Brüksel’e giden boru hatları Alevi mezarlarından geçer!

Aziz Şah – 2011’de “Aleviler mezara, Hristiyanlar Beyrut’a” diye başladı “Suriye devrimi”…

IŞİD’in Suriye kolu olan Nusra/HTŞ’nin lideri Ebu Muhammed el Colani’nin Şam’da bomba yüklü araçlarla 2011’de başlattığı Suriye cihadı rotasından şaşmadan ilerliyor…

14 sene önce bomba yüklü araçlarla Şam’a saldıran Colani, şu anda Başkanlık Sarayı’nda oturuyor.

Alevilere yönelik katliam konusunda, infazları kabul ederek “Suriye bir hukuk devletidir” diyor!

Colani Batılı emperyalistler için ‘Cumhurbaşkanı’dır, cihatçı çeteler için değil…

Suriye’de bir devlet yok, cihatçı çeteler var. Görevleri henüz tamamlanmadı…

Cihatçılar Şam’ı ele geçirdiğinde “azınlık hassasiyeti” zortlatan Avrupa Birliği de Alevilere yönelik etnik temizliğe arka çıktı “Esad yanlısı unsurlar” diyerek…

Avrupa Dış Eylem Servisi’nden yapılan açıklamada şöyle dendi:

-“Avrupa Birliği, Suriye’nin kıyı bölgelerinde geçici hükümet güçlerine yönelik olarak Esad yanlısı unsurlar tarafından gerçekleştirildiği bildirilen son saldırıları ve sivillere yönelik tüm şiddet olaylarını şiddetle kınamaktadır”…

Haritayı çizen emperyalistlerin cihatçılara verdiği görev etnik ve mezhebi homojenleştirmedir.

“Alevi bölgesi” denen kıyı şeridi bütün ticaret yollarının, enerji rotalarının ve askeri jeostratejinin düğümlendiği noktadır.

Alman emperyalizminin Berlin-Bağdat tren yolu projesinden beridir böyle rotaların güzergâhı etnik temizlikten geçirilir.

-1915’te Ermeniler, 2014’te Ezidiler, 2025’te Aleviler…

Bugün Suriye’de soykırım yapılan bölge söylendiği gibi ‘saf’ bir Alevi bölgesi değil. Çünkü 14 yıllık savaş boyunca cihatçıların işgal ettiği Hama, Humus, Halep ve İdlib’den kaçan halkın sığınmasıyla bölge “Sünnileşti”…

1920’lerde Fransız sömürgeciliğinin 5 devletçiğe böldüğü Suriye haritası senelerdir hatırlatılır. Hatta Şam’ı kaybettikten sonra Esad’ın son çare olarak Lazkiye-Tartus hattında “Alevi devleti” kuracağı senaryosu pazarlandı.

Buna karşın bu senaryoyu dillendirenler dahil Suriye içindeki ve dışındaki hiçbir güç sahili Alevilere bırakmak istemez. Çünkü Akdeniz’e açılan kapıdır orası…

Katar-Suudi Arabistan-Ürdün-Suriye-Türkiye hattından Avrupa’ya ulaşacak olan NABUCCO doğalgaz boru hattı ile Suudilerin Trans-Arap petrol boru hattı Suriye’nin kana bulanmış sahilinden geçer…

Körfez ülkeleri için Suriye’deki rejim değişikliği petrol ve doğalgazı Akdeniz’e ulaştırmak için vazgeçilmezdi. Bu gaz ve petrolün alıcısı da Avrupa Birliği’dir! Bu yüzden Brüksel HTŞ’ye yönelik saldırıları kınadı…

Alevileri barındırırlar mı sahilde? Katliamların nedeni para, kılıfı mezhepçilik!

Yaşanan Alevi kırımı basit bir mezhepçi vahşet değil. Suriye haritasını boyama defteri gibi kullanan emperyalist mühendisliğin bir tasarımıdır.

ABD emperyalizminin düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü 2015’te “Suriye’yi yeniden inşa etmek: ABD’nin en umutsuz savaşı için yeni bir strateji” başlıklı raporunda Kürtler, Dürziler ve Sünnilerden oluşan bir konfederasyon tasarlamıştı.

İsrail’in düşünce kuruluşlarından The Institute of National Security Studies ise “İyi, kötü ve çirkin: Suriye devletini bölmek” başlıklı 2015 tarihli raporunda Nusayri, Dürzi, Kürt ve Sünni devletçiklerine böler Suriye’yi 1920’lerde Fransızların yaptığı gibi…

Bu haritaları çizenlerin hesap etmediği tek bir şey vardır: Hiçbir bölgede saf bir etnisite ve mezhep yaşamaz.

Emperyalistler, sömürgeleştirdikleri ülkelerin haritalarını ırkçı-mezhepçi apartheid zihniyetiyle çizer. Kıbrıs’ta da “iki bölgeli iki toplumlu” diye kırmızı ve maviyle çizdikleri gibi…

İngiltere’nin ünlü Ortadoğu muhabirlerinden Robert Fisk bunu şöyle anlatır:

-“Suriye’yi her zamanki gibi ırkçı görüşlerimiz ile okuyarak ülke haritasını bu düşüncelere göre şekillendirmekteyiz. Esad ailesinin köklerinin dayandığı Alevi dağları ve Kardaha şehrini kırmızıya boyayın. İslamcılar Şam’ı ‘özgürleştirecekleri’ zaman Esad’ın da dahil olduğu %12’lik Alevi azınlık için burası mı yaşam alanı olacak? Ortadoğu’da bu gibi kesin ayrımları çok seviyoruz. Hatırlarsanız Irak’ta da Şiiler hep haritanın aşağı tarafında, Sünniler ortasında, Kürtler de yukarıda idi. Lübnan için de aynı şeyi yapmadık mı? Şiiler en altta –her zamanki gibi-, Şiiler doğuda, Sünniler Sayda ve Trablus’ta, Hristiyanlar doğuda ve Beyrut’un kuzeyinde. Halbuki bir kez bile olsun Batılı bir gazete İngiltere’nin Bradford şehrini Müslüman ve Müslüman olmayan diye renklere ve bölgelere ayırmadı. Aynı şekilde Washington’u zenci ve beyaz mahalleler diye ayırmadı. Eğer öyle olsa idi o zaman batı medeniyetimizin de kabilelere ve ırklara ayrılması gerekirdi. Halbuki sadece Arap dünyası bu ayrıştırmayı hak ediyor!”

About the author