Hakan Fidan’ın Cenevre’de arkasına saklandığı kum torbaları

Aziz Şah – Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği 2017’de Crans Montana’da kaldığımız yerden devam edelim demek için Cenevre’ye gitti.

Nerede kaldık Crans Montana’da?

Mevlüt Çavuşoğlu “Güvenlik ve garantileri 15 sene sonra görüşelim” dedi. Guterres de konferansı dağıttı…

Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise -bir sürpriz olmazsa- 2021’de Cenevre’de kaldığımız yerden devam edelim diyecek…

Nerede kaldık Cenevre’de?

Çavuşoğlu “KKTC’yi tanıyın” dedi, Anastasiadis de Maraş’a karşılık Mağusa ve Ercan limanlarının açılmasını önerdi. Ercan’dan doğrudan uçuşların ve Mağusa limanından AB’ye ticaretin başlamasını Türkiye reddetti.

2021’de Türkiye masaya “KKTC’yi tanıyın” demek için 6 maddelik bir paket koydu. BBC de bu paketi “diplomatik kaynaklar”a dayandırarak önceden açıklamıştı…

BBC’ye bakarak olun!

Çünkü “Türk tezi” diye bildiğiniz ne varsa İngiliz tezidir.

Gene bir İngiliz diplomat “kimin patron olduğunu” hatırlatmak için Hakan Fidan’dan önce açıklayabilir Ankara’nın önerilerini…

2017’de Crans Montana’da “son akşam yemeği”nde Mustafa Akıncı konuşmamıştı. Çavuşoğlu ile Anastasidis arasında geçmişti konuşma…

2021’de Cenevre’de gene Çavuşoğlu ile Anastasiadis tartışmıştı. Hatta Mağusa ve Ercan limanlarının açılmasının teklif edildiğini de Çavuşoğlu açıklamıştı. Nasıl reddettiğini anlatmıştı…

2025’te Cenevre’de Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hristodulidis ile Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan konuşacak.

2021’de “Cenevre’ye süs bitkisi olarak götürüldük” demişti Tufan Erhürman.

Dün fotoğraf paylaştılar Ercan’dan: Kurtlar Vadisi film afişinden fırlamış gibi yarım düzine takım elbiseli CTP, UBP, DP ve YDP’li Cenevre’ye gitmek için poz verdi. TDP’li ve HP’lileri aralarına almadılar. Halbuki alsalardı “milli birlik” tam sağlanmış olurdu…

“Milli birlik” demişken bir rapordan bahsedeyim…

Şu federalistlerin ne kadar sahtekâr ve ikiyüzlü olduklarını anlamanız için!

“İki toplumlu” etkinliklerde Maraş göçmeni Rumlara sarılıp ağlarlar: “Acıların bayramı olmaz”, “acıların üzerinde piknik olmaz”, “savaşın kazananı olmaz” gibi gibi lakırdılar bitmez…

Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi’nden (AKPA) Piero Fassino Kıbrıs’ın işgal bölgesine gelerek Maraş konusunda araştırma yaptı. Partilerle görüştü…

Bay Fassino raporuna ne yazdı UBP ve CTP arasındaki fark için?

-Aralarında görüş farkı yoktur!

Mr. Fassino raporunda şöyle diyor:

-“Çoğunluk partileri ve muhalefetin Maraş’la ilgili spesifik meselenin kapsamlı bir çözümden önce ve bu çözümün dışında çözülemeyeceği konusunda görüş birliği vardı”…

Yani UBP ve CTP’liler İtalyan parlamentere aynı hikâyeleri anlattı. Maraş’ın yasal sahiplerine iadesine karşı çıktılar…

İki devletçiler ve federalist partiler BM kararlarında öngörüldüğü gibi Maraş’ın sahiplerine iadesine karşı çıkıyor.

Tufan ve CTP işte bu yüzden Cenevre’ye gitti…

Daha önce birçok kez yazdım: Strasbourg’ta yapılan Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi toplantılarına katılan ilk heyette UBP’den Olgun Paşalar, CTP’den Naci Talat ve TKP’den Alpay Durduran vardı.

Denktaş, Alpay Durduran ve Naci Talat “milli dava”ya zarar verebilirler diye rahatsız olur.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin boş duran iskemlesi için, “Bir sandalye elde edeceksiniz de ne olacak?” diye tepki gösterir Denktaş.

Hakkı Atun şöyle savunur onları:

-“Muhalefet parti temsilcileri ile hemen hemen her zaman görüşlerimiz örtüşür, herhangi bir fikir ayrılığı ve sürtüşme söz konusu olmazdı. Büyük bir uyum ve demokratik yaklaşım içinde AKPA’daki temaslarımızı sürdüğümüzü rahatça söyleyebilirim”…

50 senedir uluslararası toplantılara gidenler “milli dava”ya zarar vermeye teşebbüs etmediler.

Ankara için işlevleri basittir: Dünyaya karşı vitrin olarak kullanılırlar, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı ise mevzideki kum torbasıdırlar.

Tufan Erhürman Cenevre’ye gitmeden Rumları suçlamaya başladı:

-“Herhangi bir Kıbrıslı Türk’ün hiç başkan olamayacağı bir düzende siyasi eşitlik yoktur”…

Sosyal medyada bir Kıbrıslı şöyle dedi Tufan’a:

-“GKK’dan ve KKTC Merkez Bankası’ndan bahseder herhalde”…

Bu kadar basit aslında. Ahali ahmak değil, demagojinizden usandı, sizin ne halt olduğunuzu da biliyor.

İsyan etmiyorlarsa çaresizliklerindendir. Çaresizliği sağmaya devam edin…

50 senedir itfaiye teşkilatı bile Ankara’dan yönetilir.

-Yangını işeyerek mi söndürelim?

About the author