18 Mart’ta Cenevre’de müzakere, 19 Mart’ta İstanbul’da darbe

Aziz Şah – 17-18 Mart’ta Cenevre’de Kıbrıs toplantısı oldu, heyetler daha geri dönmeden 19 Mart’ta Türkiye’de “darbe” oldu.

Yarını belli olmayan bir Türkiye’nin ipine bağlıyız…

Kıbrıs’ın yakın tarihi 1960’tan itibaren Türkiye ve Yunanistan’daki muhtıralarla, cuntalarla, darbelerle ve diktatörlüklerle şekillenmiştir. 1974’ten sonra Yunanistan’da darbe olmadı ama Türkiye’de ardı arkası kesilmedi…

Eskiden generaller okurdu muhtıraları, şimdi mahkeme kararları ile yapılıyor darbeler. Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Can Atalay gibi davalarda okunan kararlarla Türkiye anayasasızlaştırıldı.

Erdoğan’ın istibdad rejimi “AİHM kararları bizi bağlamaz” noktasına geldi.

Geçenlerde yayınlanan Rule of Law Index’te Türkiye’nin bugünkü hukuki durumu 1900 yılının gerisine düştü. Yani Abdülhamid istibdadının gerisine…

Erdoğan’ın “AİHM kararları bizi bağlamaz” siyaseti bizi bağlar!

Çünkü Türk işgali altında Kıbrıslıları bağlayan bütün kararları AİHM aldı.

Ayrıca “AİHM kararları bizi bağlamaz” demek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bizi bağlamaz demektir.

Hâl böyleyken Kıbrıs’ın işgal bölgesinde Tufan Erhürman ve mahdumları “Türkiye’de olanlar bizi bağlamaz, onların iç meselesidir” diyor…

CTP, Özker Özgür’ün eliyle İTEM Yasası’nı yaptığı gün idam sehpasında Kıbrıslıların boynuna ipi doladı.

30 senedir boynumuza dolanmış iple, CTP’den doğru yola gelmesini beklersiniz. Eleştirerek işgal işbirlikçilerini düzeltemezsiniz. Onlar Kıbrıslıları yok etmek için vardır.

Tufan tarihe 22 Ocak linçi sırasında paçalarından alçaklık akarak Dianellos’un perde aralığından bakarken geçti…

Tufan ve onun gibilerin her açıklamasında bokta boncuk arar gibi anlam aramayı bırakın artık!

Bugün Ekrem İmamoğlu özelinde “sustuğu” için Tufan’ı yerden yere vuranlar yarın “hocam” deyip saygı gösterecek…

-Saygı gösterdiğiniz kişi kadar saygıyı hak edersiniz!

***

Türkiye’nin işgali altında yaşarken Türkiye’de olan her şey dönüp dolaşıp bumerang gibi bizim kafamıza ener.

Ekrem İmamoğlu’na yolsuzluk ve terör suçlaması getirildi.

Çünkü Kürtler ile sadece AKP ittifak yapabilir. Kürtler istibdadın tebaasıdır…

İmamoğlu’na terör suçlamasının nedeni seçimde “Kent Uzlaşısı” adı altında DEM ile ittifak yapmasıdır.

Kürtler ile seçim ittifakı yaptığı için terörist oldu İmamoğlu!

Ekrem İmamoğlu’nun hapse konması ve “turpun büyüğü” olarak CHP’nin 12 Eylül’de olduğu gibi kapatılmasıyla başarıyla tamamlanabilir ancak bu darbe girişimi…

Bugün İmamoğlu’nun başına gelen ilk kez olmuyor: 12 Eylül darbesinin yönetim organı Milli Güvenlik Konseyi 1983’te seçime girecek adayları belirliyordu. Kim aday olabilir, kim aday olamaz! Bugünse Erdoğan seçiyor rakibini…

Devlet Bahçeli’nin “PKK lideri Abdullah Öcalan gelsin TBMM’de konuşsun” diye başlattığı sürecin sonunda DEM ile ittifak yaptığı için İmamoğlu terörle suçlanıyor…

Bir yandan Öcalan’ın hapisten çıkması konuşulurken diğer yandan İmamoğlu’nun hapse girmesi arasında da çelişki yoktur.

Erdoğan “iç cepheyi tahkim edeceğiz” derken söylediği buydu: PKK üzerinden Suriye ve Irak Kürtlerine nüfuz ederken içeride de istibdadın inşasını tamamlamak.

Kürtlere kendi istedikleri “barış”ın şartlarını dayatırken iç cephede de muhalafeti şekillendirmek.

Türkiye’de kitlelerin ayağında CHP prangası olduğu için AKP’nin önü açıktır.

Daha geçenlerde, “Biz içerde muhalefet, dışarıda Türkiye partisiyiz” diyerek Erdoğan’ın dış politikasına angaje olan CHP, İmamoğlu’na yapılan darbeden sonra “hukuk olmayan yere yabancı sermaye gelmez” diye tepki verdi…

Yabancı sermaye diktatörlüğü daha çok sever: Sendika yok, grev yok, insan hakları yok, istediğin ormanı maden yap, istediğin dağı taş ocağı, istediğin kıyıyı yağmala…

Türkiye’de kitleler CHP prangasından kurtulursa AKP’den de kurtulacak. Tarihi onlar yapacak: Kendi ülkeleri, kendi kararları.

Biz Kıbrıs’a bakalım…

Anayasasızlaştırılmış, AİHM kararlarını tanımayan Türkiye tamamen seçimsiz bir istibdad rejimine doğru yol alıyor.

Türkler ve Kürtler kendi açılarından değerlendirsinler 19 Mart darbesini. Biz Kıbrıslıyık, Kıbrıslı olarak bakalım meseleye…

***

18 Mart’ta Cenevre’de BM gözetiminde Kıbrıs, Türkiye, İngiltere ve Yunanistan görüştü. Heyetler ülkelerine geri dönmeden Türkiye’de darbe oldu…

Böyle bir işgalcimiz var: Ertesi gününü kestiremeyeceğiniz bir Türkiye var karşınızda.

18 Mart’ta Cenevre’de Kıbrıs’ı görüşüyor, ertesi gün 19 Mart’ta Erdoğan’ın en önemli rakibi hapse giriyor…

-Türkiye’nin Kıbrıs’ta altına imza koyacağı herhangi bir anlaşmaya uyacağını mı zannedersiniz?

About the author