Kıbrıs’ta türban, takke, kara çarşaf provokasyonları: Türk işgal rejiminin son oyunu

Aziz Şah – Kıbrıs’ın işgal altındaki topraklarında Türk yerleşimcileri kullanarak okullarda kara çarşaf, türban ve takke provokasyonu başlattı Türkiye Cumhuriyeti devleti…

Yerleşimci sömürgeciliği yerlilerin kanlı ya da kansız yok edilmesiyle onların yerini taşıma yerleşimcilerin almasıdır.

Şu an Kıbrıs’ın işgal bölgesinde “inanç özgürlüğü” diye yürütülen operasyon yok edilen Kıbrıslıların yerine taşınan yerleşimcilerle yeni bir toplum yaratılması projesidir.

Geçen hafta yazdım. Kadim bir dostum ile sohbet ederken lise öğrencisi Kıbrıslı bir genç bıçak gibi sözümüzü kesti:

-“Sınıfımda üç tane Kıbrıslı var, biri benim” diye…

O yazıdan sonra başka gençlerden mesajlar aldım. Bir tanesi diyor ki,

-“Benim sınıfım gene iyi, 6 kişi var. Diğer sınıflarda o kadar da yok”…

Taşıma yerleşimci nüfusun içinde eritme potasında yok olan gencecik Kıbrıslıların çektiği acıdır bu görmediğiniz ve görmezden geldiğiniz!

İşgal rejimi politikalarını çoğunluk üzerine yürütür. “Kıbrıslı Türklerin asimilasyonu” gibi bir önceliği yoktur Türkiye’nin. Azınlıktır Türkçe konuşan Kıbrıslılar…

İstanbul’da Ermeni ya da Rum sorunu diye bir şey var mı? Sorun yaratamayacak kadar azdırlar. “Kıbrıslı Türkler” de Türkiye’nin gözünde aynıdır…

Eskiden dizilerde İstanbul Rumları ile eğlenirlerdi, şimdi komedi programlarında Kıbrıslı Türkler ile…

Politika planlanırken azınlığa değil, çoğunluğa göre şekillenir. TC Devleti’nin önceliği de işgal ettiği topraklara taşıdığı yerleşimci nüfusu kimliklendirmektir. Buraya sürekli olarak nüfus boca edilir. Başıboş bırakılamaz bu nüfus…

Kıbrıs’a taşınan yerleşimcilerin 12 Eylül’ün standart Türk-İslam kimliğine sahip olması gerekir ki, işgal edilmiş topraklarda bekçi olsunlar…

Yerleşimci işgalin akıncısı ve bekçisidir.

Son türban düzenlemesi de Kıbrıs’ın işgal bölgesine iskân edilen yerleşimciler içindir. Türkiye’nin gözünde Kıbrıslı Türkler zaten “gidicidir”…

Varlığınızı armağan ettiğiniz ve “garantör” olarak “vazgeçmeyiz” dediğiniz Türkiye’nin Kıbrıs politikasını anlamadınız mı daha?

Türkiye’nin Kıbrıs planında “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı olan Kıbrıslı Türk toplumu” yoktur!

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı olan Kıbrıslı Türkler Türkiye için kanı bozuk dinsiz Linobambakilerdir!

Senelerce Kıbrıs’ın işgal bölgesinde “bakanlar kurulu”na TC Büyükelçiliği’nin ikinci adamı katıldı Linobambakilere güvenmedikleri için.

Yerleşimci nüfusa faşist YDP’yi kurduran Büyükelçi İnal Batu kaldırdı “bakanlar kurulu” toplantılarına TC elçiliğinin ikinci adamının katılması uygulamasını.

TC elçiliğinin ikinci adamı çıktı “bakanlar kurulu”ndan, yerine bir YDP’li girdi. Ardından diğer partiler ile girdiler…

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde her bakanlıkta TC Elçiliği personelinden oluşan komisyonlar vardır. 14 Ocak 2023’te yayınlanan yazımda şöyle dedim:

-“Geçtiğimiz haftalarda ‘Eğitim Bakanlığı’ndaki Elçilik komisyonu toplandı. Kıbrıslı öğretmenlerin kılık kıyafeti konuşuldu toplantıda. Beğenmiyorlarmış öğretmenlerimizin kılık kıyafetini, ayar çekecekler.

Türbanlı öğretmen gönderildiğinde Türkiye’den buraya, liberallerimiz ‘inanç özgürlüğü’ diye savunmuştu. Bu duruma karşı çıkan sendikacılar vardı o günlerde, liberallerimiz onlara ‘İslamofobik’ diyordu. Bugünlere böyle geldik… Sen Siyasal İslamcılığın üniforması türbanı savundun ama o senin kıyafetine karışacak!”…

Bu kavga uzun yıllardır var. Bir zamanlar KTÖS ciddiye alınır bir sendika iken TC işgal valiliğinin avlusuna kara çarşaf attıydı öğretmenler. Senelerce yargılandılar…

Bugün okullarda türbanlı kadrolu öğretmenler vardır. Alıştıra alıştıra…

15 sene önce türbanlı öğretmenleri “inanç özgürlüğü” diye savunan kullanışlı aparat liberaler şimdi çocukların başına geçirilen türbana “inanç özgürlüğü” diyor.

Bugüne kadar okula başı açık giden çocuklar, “bir gece ansızın” değiştirilen tüzükle “sade bone ve bandana” diye okula türbanla, kara çarşafla, takke ile gitmeye karar verdi!

Kuran kursları ve Hala Sultan imam hatibi açılırken CTP’nin gerekçesi taşıma nüfusun ‘ihtiyacı olduğu’ydu. Çünkü 2005-8 arasında tek seferde 54.000 yerleşimciyi vatandaş yaptı CTP hükümeti.

“Ha tenis kursu ha Kuran kursu” diye cehenneme giden yolu döşeyen cellatlarımızdan Ferdi Sabit Soyer şöyle anlatır bu durumu:

-‘‘Kuran kurslarının resmi olarak açılmasına izin verdik. Niye mi? Türkiye’den gelen işçiler kayıtdışı çalışıyordu. Biz onları kayıt altına aldık, onlar da ailelerini getirdiler”…

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde Türk yerleşimci sömürgeciliğinin okullarda türban, takke, kara çarşaf ile örgütlediği provokasyon basit bir laiklik konusu değildir. Türk işgalinin kolonizasyon projesidir.

Atatürk’le Türkleştirdiler, türbanla tebaalaştırıyorlar.

Özel Harp Dairesi’nin bir elinde Nutuk vardır, diğer elinde Kuran!

About the author