İşgal bölgesinde “türban krizi”: Yerleşimci kolonisinde “bahar temizliği”

Aziz Şah – Kıbrıs’ın işgal bölgesinde her seçim dönemi yerleşimci sömürgeciliği için bir planlama dönemidir.

2025 Ekim’inde de seçim var. Sözde “KKTC Cumhurbaşkanı”nı seçecek Türkiyeli yerleşimciler…

Evi tertiplemenin altın kuralı önce evi dağıtmaktır: Önce dağıtırsınız, tozu alır temizlik yaparsınız, sonra yeniden düzenlersiniz.

Türk işgal rejimi de yerleşimci kolonisinde yeni dönem için “bahar temizliği”ne başladı.

Önce “türban tüzüğü” getirdiler. Ortaokullarda türbanı serbest bırakıp sonra geri çektiler tüzüğü…

Türkiyeli yerleşimcileri ve Kıbrıslı yurtseverleri ortaya döktüler. Tertiplemek için…

Erdoğan’ın tabiriyle “iç cephenin tahkim edilmesi”dir bu: Muhalifler tasfiye edilir, gerici güçler toparlanır, iç cephe tahkim edilir.

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde yaptıkları da budur: Yerleşimcileri toparladılar, Kıbrıslı yurtseverlere de yoklama çektiler.

Çünkü sömürgeci sürekli kriz ve şiddet üreterek yönetir.

Seni boş bırakmayacak meşgul edecek ki özgür(lüğünü) düşünemeyesin!

İşgalcinin dayattığı gündemlerle uğraşırken düşünemeyen bir hayvana dönüşerek insanlıktan çıkar sömürge tebaası.

Türk işgal rejiminin son dayatması “türban” da aynen böyle bir meseledir.

Kıbrıslıların sorunu değildir “türban”. Türk yerleşimci sömürgeciliğinin konusudur:

-75 senedir Türkiye’de kökleşen siyasal İslamcılık meselesini Kıbrıs’ın işgal bölgesinde tüzük ya da yasayla çözebilir misiniz?

***

Yarım asırdır Kıbrıs’ın işgal bölgesini Türkiye yönetir.

20 Temmuz 1974’ten önce de Kıbrıslı Türk toplumu Özel Harp Dairesi komutanlarının istibdadıyla yönetilirdi. O zamanlar BEY yönetimi denirdi adına: Bayraktar (Özel Harp Dairesi) -TC Elçisi-Yönetim (Küçük-Denktaş).

20 Temmuz 1974’ten aylar önce Dışişleri Bakanı Turan Güneş kendisini Ankara’da ziyarete giden Kıbrıslı aydınlara şöyle demişti:

-“Orada benim valim var”…

Kıbrıs’ta TC Elçiliği her zaman “valilik” oldu Türk Devleti’nin gözünde.

1974’ten beridir de Kıbrıs’ın işgal bölgesini TC Elçisi, GKK komutanı ve KTBK komutanından oluşan Üst Koordinasyon Kurulu yönetir.

2005 yılında bir resepsiyonda dönemin KTBK komutanı Korgeneral Hasan Memişoğlu CTP’li Özkan Yorgancıoğlu, Eşref Vaiz ve Fatma Ekenoğlu’na şöyle der:

-“1974’ten beri bu ülkede ateşkes koşulları vardır. Türkiye Genelkurmayı’na bağlı bir Kolordu’nun sorumluluğunda CTP hükümet ortağı olmuştur. Bölgenin tüm sorumluluğu Kolordu komutanına aittir. O bölgede sizin de İŞ OLA bir Parlamentonuz vardır, Başbakanınız, Cumhurbaşkanınız vardır”…

1974 işgalinin 51’inci yılına girerken Türkiye Genelkurmayı’na bağlı Kolordu’nun sorumluluğunda ortaokullarda “28 Şubat” artığı denilerek “türban” krizi çıkarıldı!

Türk ordusunun iki generali ve “elçi” dedikleri bir Sömürge Valisi yönetir burasını…

Ne “28 Şubat”ı ne “türban” krizi!

Türk Devleti bugüne kadar onlarca yasa çıkardı Kıbrıslılara karşı. Çıkardığı yasalarla bir apartheid rejim kurdu. Önce Kıbrıs’ın işgal bögesini “birinci, ikinci ve üçüncü derece askeri bölgeler”e ayırdı, sonra insanları pembe-mavi-beyaz kimliklendirme ile apartheid inşaasına başladı. Kimlik rengine göre insanların mülkiyet hakkını gasp etti. Eşdeğer Yasası ile güney göçmenlerini mülklerinden “feragat” ettirdi, Ermeni ve Rumları “yabancı” ilan edip mallarına el koydu, Maronitlerin mallarını gasp etmek için ayrı yasa çıkardı.

Tıkır tıkır işledi sistem…

GKK Yasası’nı çıkardı: “Güvenlik Kuvvetleri Komutanı ve kilit personeli TÜRK ASILLI yurttaşlardan seçilerek atanır”. Kendine “Kıbrıslı Türk” diyenlere “Siz Türk değilsiniz” dediler…

1974’te Türk ordusu Kıbrıs’ı işgal ettiğinde anadili Türkçe olan toplumun “Türk asıllı” olmadığını yasa ile mühürledi Ankara!

Sonra İTEM, Bileşik Faiz, KDV, Muhaceret, Bilişim Suçları, Özel Hayatın Gizliliği, Belediyeler Yasası geldi ve meclisten geçti…

Kavgasız patırtısız!

Tıkır tıkır işledi sistem…

Çok çok 1-2 gün grev oldu. Sonra CTP “tarihsel misyonu”nu yerine getirip sendikaları eve gönderdi. Yasa geçti, demokrasi şöleni devam etti!

Bugüne kadar hep böyle oldu…

Türk işgal rejimi bugüne kadar yaptırdığı onlarca sömürge yasası gibi “türban yasası”nı da halledebilirdi sessiz sedasız kimsenin ruhu duymadan.

Külliye’yi yaparken “KKTC meclisi”ne mi sordular? İmam hatip açarken sordular mı?

-Peki, “türban yasası” için neden sorsunlar?

Soru açıktır:

-Bugüne kadar onlarca yasayı sessiz sedasız geçiren Türk işgal rejimi neden “türban tüzüğü” ile gürültü çıkardı?

-Çünkü amaç üzüm yemek değildir. Amaç üzümleri postallarla ezmek, bağcıyı da takunya ile linç etmektir!

Türkiyeli iki general ve TC Büyükelçisi yönetir Kıbrıs’ın işgal bölgesini. Ama Türkiyeli yerleşimciler “türban tüzüğü” yüzünden Kıbrıslıları linç ediyor. Kıbrıslılar da bu sorun yüzünden birbiri ile kavga ediyor…

İşte, ırkçı sömürgeci sistem böyle işler!

About the author