
Aziz Şah – 29 Mart 2025, AKİT manşet attı: “Yavru vatanı ‘yerli Rumlar’dan kurtaramadık”…
Eylül 2020, yer AKİT TV: Beş gazeteci açık oturumda ‘medenice’ tartışıyor. Üzerinde mutabakata vardıkları görüş şu:
-“Gerekirse 70 bin Kıbrıslı Türkü güneye süreriz ve Kıbrıs’ı tekrar işgal ederiz!”
Bu görüş Türkiye tarihinde marjinal değildir.
Ermeni soykırımından bugüne, İzmir Yangını, Varlık Vergisi, Dersim Soykırımı, 6-7 Eylül 1955, 1964 kovmaları, 1 Mayıs 1977 katliamı, Maraş, Çorum, Sivas… Diyarbakır Cezaevi, Madımak, Vedat Aydın cinayetinden Kutlu Adalı’ya, Hayata Dönüş Operasyonu, Hrant Dink’den Tahir Elçi’ye, Roboski’den Soma Katliamı’na uzanan Türkiye tarihinde kan ve demirle olan hiçbir şey “marjinal” değildir.
Beş sene önce…
Eylül 2020’de AKİT TV’de bir gazeteci,
-“Gerekirse 70 bin Kıbrıslı Türkü güneye süreriz ve Kıbrıs’ı tekrar işgal ederiz!” diyor. Diğer dört gazeteci de onaylıyor…
Programda bunu söyleyen gazeteci 2010 döneminde Kıbrıs’a gelmiş…
Muhtemelen Erdoğan’ın Kıbrıslılara “besleme” dediği günlerde yapılan Toplumsal Varoluş Mitinglerine geldi.
Yani Kıbrıslı Türklerin meydanları doldurabilecek kadar “nüfus”u olduğu günlerde…
Gazeteci şöyle diyor:
“Ben normalde ümmetçiyim, oraya gittiğimde müthiş derecede milliyetçi bir damar depreşti içimde. Kendimi şöyle bir tartışmanın içinde buldum Girne Üniversitesi’nde…
-‘Kaç kişisiniz’ dedim ‘70 bin kişiyiz’ dediler…
-‘İşte o 70 bin kişiyi adanın diğer tarafına süreriz, yeniden burayı işgal ederiz’ dedim”…
Sene 1997, aylardan Ağustos…
Refah-Fazilet-AKP geleneğinden gelen Pendik Belediye Başkanı’nı Denktaş Kıbrıs’a davet eder. İslamcı Başkan da yanında AKİT gazetesinin muhabirini getirir, altı gün boyunca yazdığı seri yazı ile nefretini kusar…
Mehmet Hasgüler “Enosis ve Taksim Politikalarının Sonu” kitabında aktarır bu yazı serisinden pasajlar.
Kilise gördüğünde saldırmamak için kendini zor tutar. Girne’nin “Helen” ve “Hristiyan” görüntüsüne dayanamaz. Karpaz’da mahsur yaşayan 300 civarındaki Rumu gördüğünde ise çileden çıkar…
1997’den bugüne değişen tek şey Rumlara duydukları nefret Kıbrıslı Türklere döndü.
-“Yavru vatanı ‘yerli Rumlar’dan kurtaramadık”…
AKİT’e bu manşeti attıran üç tane yerleşimcidir:
Birincisi Türk Yahudisi Simon Aykut’un krallığı olan Trikomo’dan “milletvekili” olan yerleşimci Yasemin Öztürk…
Diğeri Hala Sultan İmam Hatibi’nin müdürü ve AKP’nin kurdurduğu “Kıbrıs Türk Eğitimciler Sendikası (KIB-TES)” Başkanı Himmet Turgut…
Üçüncüsü de Derinya’dan sonra her provokasyonun başı Erhan Arıklı…
Yerleşimciler ne işe yarar?
-Sömürgeci anakarayı koloniye karşı kışkırtmaya yarar. İşlevi budur: Yok edicidir.
Seneler önce AKP Kıbrıs’ın işgal bölgesinde yerleşimcilere sendika kurdurmaya başladığında uyarmıştık. 22 Şubat 2018’de “Sendikalarımıza operasyon çekiliyor!” başlığı altında yazmıştım.
Yazı şöyle başlıyordu: “AKP Kıbrıs’ta öğretmen sendikalarına karşı bir operasyon yürütüyor. Bu operasyonun adı Kıbrıs Türk Eğitimciler Sendikası… Ne KTÖS ne de KTOEÖS kendilerine karşı kurulan sendikanın ne anlama geldiğini ciddiye almışa benziyor”…
Yazı şöyle bitiyordu: “Türkiye’de DİSK’e ve KESK’e yıllar önce çekilen operasyon bugün bizim sendikalarımıza çekiliyor… Şimdiden uyaralım!”
İşin aslı, işgal rejiminin yerleşimcilere sendika kurdurmasına bile gerek yoktu. Çünkü sendikaların üyelerinin ezici çoğunluğu yerleşimci…
2021’de BMBP’nin bir toplantısında büyük bir sendikanın başkanı şöyle dedi:
-“Benim Türkiyeli üyelerim var, Türkiye karşısında tavır koyamam”…
BMBP, Türkiye’ye girişi yasaklanan Kıbrıslılar için TC Elçiliği’nin önüne gittiğinde,
-“Bizim TC Devleti ve halkı ile hiçbir sorunumuz yoktur” demişti…
Bugünkü provokasyon sendikaları bitirme hamlesinin son adımıdır: “Go Home” diyen kalmasın diye…
2009 yılında Mehmet Ali Talat, Zerren Mungan ve Hasan Erçakıca arasında geçen bir konuşmanın ses kaydı sızmıştı. KTÖS ve KTOEÖS başta olmak üzere sendikaları nasıl bitireceklerini konuşuyorlardı…
Sendikaları bitirme planlarını şöyle anlatıyordu bu üç kafadar:
Talat: “Görünen odur ki Türkiye ile beraber ciddi tedbir alacağız. Bizim ciddi sıkıntımız burada sendikalar olacak”…
Erçakıca: “Bir ay grev yaparlarsa, bir aylık maaş ne kadardır Zerren? Kasalarındaki grev fonlarından ödesinler bakayım!”
Mungan: “Bir aylık maaş 80 milyon”…
2009’da CTP’nin “sendikaları bitirme” planı 2025’te AKP’nin elinde…
Sendikalar parasızlıkla bitmez. Sosyal tabanı yok olunca biter: “Gelen Türk, giden Türk; gelen emekçi, giden emekçi” diye biter…