
Aziz Şah – Tayyip Erdoğan’ın emri ile Türkiyeli yerleşimcilerin Afrika-Avrupa gazetesine karşı gerçekleştirdiği 22 Ocak 2018 linçi bir milattı.
Gazeteyi yerle bir ettikten sonra Türkiyeli yerleşimciler “KKTC meclisi”nin damına bayrak dikip göbek attılar.
Bugün “akil adam” gibi ortaya atılan Serdar Denktaş meclis resepsiyonunda linçcibaşı Mehmet İpek ile sohbet ediyordu, Faiz Sucuoğlu kapıya çıkıp saldırganlarla kucaklaştı, Tufan Erhürman da paçalarından korku akarak perde aralığından baktı…
Bugün şamar oğlanına çevrilen kim varsa 22 Ocak linççileri ile kucaklaştı!
22 Ocak linçinden sonra hiçbir siyasetçi 22 Ocak ile ilgili konuşmadı. Olmamış gibi davrandı…
22 Ocak’taki yerleşimci terörizmi Türkiye’nin Kıbrıs’ı kolonileştimesinin bir parçası olmasaydı unutulup giderdi. Ama 22 Ocak kendini hatırlatıyor!
Çünkü 22 Ocak bir “olay” değildir, yapının parçasıdır.
İşgal canlı bir varlıktır, canlı bir yapıdır. Kurumsallaşarak “toplum”un hücrelerine işlemiş bir “yapı”dır. İşgalden bahsettiğimizde bir “olay”dan ya da “durum”dan bahsetmiyoruz. Sosyolojik olarak bir “yapı”dan, siyasal olarak “teşkilatlanma”dan bahsediyoruz. 22 Ocak ise o “yapı”nın damıtılmış halidir…
22 Ocak Kıbrıs tarihinde bir anektod ya da istisna değildir. Kendinden sonrasını belirleyen bir fay kırılmasıdır.
O gün ne uyarı yaptıysak, bugün oluyor. Şaşırtıcı hiçbir şey yok!
22 Ocak için “üçüncü harekât” da demiştik.
-Hatırlar mısınız?
22 Ocak’tan beridir “Kıbrıs’a bir harekât daha yapmalı ama bu defa ‘Kıbrıslı Türkler’e karşı” narası yükseliyor Türkiye’den!
Önce gazeteciler söyledi ekranlarda:
-“Gerekirse 70 bin Kıbrıslı Türk’ü güneye süreriz ve Kıbrıs’ı tekrar işgal ederiz!”
Şimdi ise Erdoğan’ın eski ve yeni Başdanışmanları söylüyor…
Eski Başdanışman’ı Aydın Ünal,
-“Kıbrıs’ta başörtüsüne karşı eylem yapmak, Türklüğe, Müslümanlığa, Kıbrıs mücadelesine apaçık ihanettir. 51 yıl sonra Kıbrıs’a bir kez daha ‘Barış Harekatı’ yapmak, Kıbrıs’ı kurtarmak kaçınılmaz görünüyor” dedi.
Sosyal medyada Kıbrıslılara küfreden ve tehditler savuran yerleşimcilerin söylediklerini şimdi resmi ağızlar söylüyor.
Yerleşimcilerin Kıbrıslılara kustuğu kini ve nefreti sosyal medyadan sildirip halının altına süpürenler Erdoğan’ın danışmanlarının açıklamalarını da sildirsin…
İşgali 50 sene inkâr ettiniz. 51’inci senede “bir harekât daha lazım” diyorlar!
***
22 Ocak linçinden sonra sendikal liderlik trajediyi yaşattı bize, bugün ise komediyi yaşatıyor.
22 Ocak’ta yerleşimci teröristler “KKTC meclisi”nin damında göbek atıyordu, bugün sendikalar “KKTC meclisi”nin önünde göbek atıyor.
22 Ocak linçinden sonra Sendikal Platform, Sömürge Valiliği ile anlaşıp 26 Ocak’ta kontrollü bir gaz alma yürüyüşü yaptı.
26 Ocak’ta “gaz almak” yerine Türk işgaline karşı mücadele bayrağı açsaydı sendikalar, bugün “TC Büyükelçiliği” önünde göbek atmak zorunda kalmazlardı.
22 Ocak 2018 linçi Türkçü-İslamcı hareketin Kıbrıs’ta ilk kaynaşmasıydı.
22 Ocak’ın 7. senesinde sendikalar miting meydanlarında Türklüğünü ispat etmeye çalışıyor İslamcılığa karşı!
İşgal rejimi “türban tüzüğü” ile 3 haftada 3 kat Türkleştirdi Kıbrıslıları sendikaların eliyle gönüllü bir şekilde…
Az kaldı birileri kendini jiletleyip Türklüğünü ispat edecek “Ben Rum değilim” diye haykırarak!
Senelerce Denktaş’ın sarayında semirmiş faşistlerden biri mücahitlik fotoğraflarını paylaşmış sosyal medyada Erdoğan’ın Başdanışmanı’na Türklüğünü ispat etmek için!
Nasıl bir zavallılık…
***
11 Nisan Kavazoğlu’nun katledildiği gündü, 23 Nisan Gürkan ile Hikmet’in…
Kavazoğlu’nun ölüm yıldönümünde sendikalar Denktaş’ı diriltti!
Kavazoğlu Kıbrıs’ın ve Kıbrıslıların birliği için mücadele etti.
Denktaş ise Kıbrıs’ı ve Kıbrıslıları bölüp Türkiye’ye bağlamak için…
Kavazoğlu’na karşı Denktaş’ı diriltti sendikalar!
23 Nisan’da zaten Türkiye’nin egemenliğini kutlar sendikalar(ımız). Akıllarına bile gelmez Kıbrıs’ın egemenliğini savunduğu için öldürülen Ahmet Muzaffer Gürkan ve Ayhan Hikmet!
Velhasıl ölüm ilanı ve sendikadan istifa ilanı aynı sayfada yayınlanan işçilerin, vurularak öldürülen aydınların, “bu ölüler bize lazımdır” denerek provokasyona kurban edilen sivillerin kanı vardır Küçük-Denktaş liderliğinin elinde…
Doğrudur, onlardan sonra lider gelmedi!
-Kimin aklına gelir etnik çatışma çıkarmak için cami bombalamak şeytandan başka?
Sendikacılar birikmiş tüm ilkelerimizi ve değerlerimizi çöpe attılar “türban tüzüğü”ne karşı!
Siyasal İslamcılığın panzehiri Kıbrıslılığa sarılmaktı, sendikalar Türkçülüğe sarılarak kendi ayaklarına zincir vurdular.
Kıbrıslıların konuşmasıyla alay eden Türkiyeliler “gezdirir gendi gendini” der…
LefkoşE’nin üzerinde bir hayalet dolaşıyor:
-Denktaş da gezdirir gendi gendini!
-Gelen da Türk giden da Türk, Ayşe’nin türbanlı ya da türbansız olması fark etmez, değil mi Denktaş?