2 Mayıs 1975, Kıbrıs’ta yerleşimci kolonizasyonunun 50. yılı: Türkleştirme ve Sünni-Müslümanlaştırma

Aziz Şah – Kıbrıs’ta Türk yerleşimci sömürgeciliği resmi TC Dışişleri Bakanlığı belgesine göre 2 Mayıs 1975’te başlar.

-“Kıbrıs Türk Federe Devletinin İstemi Üzerine Kıbrıs’ın Türk Bölgesindeki İşgücü Açığının Türkiye’den Gönderilecek İşgücü İle Kapatılmasına İlişkin Yönetmenlik”…

Belgede ne denir?

-KTFD’nin istemi üzerine!

Dönemin Türk işgal valisi (‘Büyükelçi’) Asaf İnhan “KTFD yönetimi”nden nüfus talebi olmadığını belirterek özetle şöyle der:

-“Kıbrıs’tan istek olmadı. Başbakan Ecevit’in ve o zaman Maliye Bakanı olan Ziya Müezzinoğlu’nun toplum yapısının takviyesi düşüncesi üzerinde durdukları anlaşılıyor.

-Kıbrıs yetkililerinin böyle bir istemi olmadığı gibi Büyükelçilik’ten de bu yönde bir yaklaşım söz konusu edilmemişti.

-Büyükelçiliğe bağlı olan Yardım Heyeti’ne Sayın Müezzinoğlu’nun bu girişimleri ile geniş bir UYGULAMA TİMİ eklenmişti; bu görevliler kendilerini uygulamalarda daha serbest hissediyor ve öyle hareket ediyorlardı”…

Ne diyor 2 Mayıs 1975 tarihli yerleşimci kolonizasyonu Yönetmenliği?

-“Kıbrıs’ın Türk Bölgesindeki İşgücü Açığının Türkiye’den Gönderilecek İşgücü İle Kapatılması”…

Kıbrıs’ın işgal bölgesine sözde “işgücü”, özde yerleşimci nüfus taşımak için yayınlanan bu Yönetmenlik’in tabi olduğu yasa 2510 sayılı temel kanundur.

-1934 İskân Kanunu’dur sözkonusu 2510 sayılı yasa. Atatürk Türkiye’sinin Türkleştirme ve Sünni-Müslümanlaştırma yasasıdır bu.

Atatürkçü 1934 Kanunu ile yürütülür Kıbrıs’ın işgal bölgesinde kolonizasyon!

1934 İskân Kanunu’nun CHP tarafından 1974 işgalinden sonra Kıbrıs’ta yürürlüğe konmasının tek bir anlamı vardır: Kıbrıs’ın işgal bölgesi artık Türkiye toprağıdır. Bu sebepten, Türkiye’deki 1934 İskân Kanunu’na göre nüfus yerleştirilecektir.

Bugün “Türk-İslam sentezi” denilen kimliğin temeli 1934 İskân Kanunu’dur.

1934 Kanunu Türkiye’yi üç bölgeye ayırır, toplumu ise üç kritere göre sınıflandırır.

Ne tesadüf ki, Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki “Askeri Bölgeler Yasası” da 3 bölgeye ayırır.

Atatürk’ün 1934 Kanunu’nun hedefi Türkleştirme ve Sünni İslâmlaştırma’dır. Bu doğrultuda üç temel üzerinde ırkçı bir apartheid (ayrımcılık rejimi) inşa edilir: Irk olarak Türk, kültür olarak Sünni İslâm ve anadil olarak Türkçe:

-Türk ırkından olan-olmayan (madde 7, 12 ve 13)

-Türk kültürüne bağlı [Sünni-İslâm] olan-olmayan (madde 10, 11)

-Soyca Türk olan-olmayan (madde 12)

1934 Kanunu’na tabi olan 2 Mayıs 1974 tarihli Kıbrıs’a yerleşimci nüfus taşınması Yönetmenliği’ne göre Kıbrıs’a yerleştirilen “ailelerin Türk vatandaşı olması ve anadillerinin Türkçe olması” şartı var.

1934 Kanunu’nda kullanılan “Türk kültürü” tabiri “Irk olarak Türk, kültür olarak Sünni İslâm ve anadil olarak Türkçe” demektir.

Atatürk’ün 1934 Kanunu’na göre Türkiye üç mıntıkaya ayrılır:

1 numaralı mıntıka: Türk kültürlü nüfusun yoğunlaştırılması istenen yerler.

2 numaralı mıntıka: Türk kültürüne asimilasyonu istenilen nüfusun nakil ve iskânına ayrılan yerler.

3 numaralı mıntıka: Yer, sıhhat, iktisat, kültür, siyaset, askerlik ve inzibat sebeplerile boşaltılması istenilen ve iskân ve ikamet yasak edilen yerlerdir.

CHP’nin Tunçeli yani Dersim milletvekili Necmeddin Sahir Sılan İskân Kanunu’nun Dersim’de uygulanmasından sonra şöyle der:

-“Türk kültürünü benimseTmek ve yaymak gibi İNKILAPÇI esaslarla bezenmiş olan İskân Kanunu, türlü bakımlarla, yurt içindeki nakillerle kültür ve idare tedbirlerini de sağlamıştır”…

Ne diyor?

-“Türk kültürünü benimseTme”: Benimseme değil, zorla benimseTme.

-“Yurt içindeki nakillerle”: Yani insanları zorla yerinden etme.

-“Türk kültürünü benimsetmek ve yaymak gibi İNKILAPÇI”: Yani ezberlediğiniz şekliyle içi boş ‘Atatürk ilke ve inkılapları’ değil, öz-hakiki Atatürkçülük!

1939’da Başbakan olacak olan Dr. Refik Saydam gönderir 1934 İskân Kanunu’nun tasarısını TBMM’ye.

Tasarının amacını şöyle açıklar: “Milli bünyeye mahsurlu unsurları İMHA ETMEK, asimilasyon ve medenileştirme, anadili Türkçe olmayan nüfusu dağıtmak ve Türk milli hars birliğini sağlamak”…

Ne diyor?

-“Anadili Türkçe olmayan nüfusu dağıtmak”.

Misal, Askeri Bölgeler Yasası’na göre Lurucina birinci derece askeri bölgeydi. Lurucinalılar evin içinde Rumca konuşurlardı. Lurucina’ya giriş-çıkışı eziyet haline getirip Lurucinalıları dağıttılar.

Türk sömürgeciliğinin ya da Atatürkçülüğün üç temel ilkesi: İmha, inkâr ve asimilasyon.

1974 işgalinden sonra Kıbrıs’a yerleşimci nüfus taşınırken kullanılan Atatürkçü/İnkılapçı 1934 Kanunu’nun amacı açıkça şöyle tanımlanır:

-“DİLDE, KANDA, KÜLTÜRDE BİRLİK”…

Kıbrıs’taki Türk işgalinin 51’inci senesinde Türkiyeli yerleşimcilerin ve Ankara’daki sömürge idaresinin Türkçe konuşan Kıbrıslılara KAN VE SOY üzerinden saldırmasını tesadüf mü zannediyorsunuz?

Erhan Arıklı’nın kafayı LİNOBAMBAKİLER’e takmasını tesadüf mü zannediyorsunuz?

Türkiye’de verdiği bir konferansta şöyle der yerleşimci faşist Arıklı:

-“Ganimeti paylaşmak için aramıza karışan, sayıları on bin olabilen LİNOBAMBAKİ’ler Rumlarla barış istiyor. Onun için, devletin en başındaki bile olsa, konuştuğunuz her Kıbrıslı Türkün bir LİNOBAMBAKİ olma olasılığını aklınızda tutun!”

Çünkü 1934 Kanunu’nda dendiği gibi “Türk kültürü” ırkta Türk, dinde Sünni Müslüman olmaktır.

-“Gündüz Hristiyan gece Müslüman olan Linobambakiler” diyor Arıklı…

Türk işgal rejiminin Sünni-Müslümanlaştırma temelinde getirdiği “türban tüzüğü” 1934 Kanunu’nun doğal sonucudur.

Türkiye’nin kolonisinde işgale karşı Türkiye’nin kurucu ideolojisi olan Atatürkçülük ile “özgürlük mücadelesi” verdiğini iddia etmek oksimorondur.

Kıbrıslı sendikacılar “Atatürk ilke ve inkılapları” diye çığlık atıyorlar çünkü başka bir şey bilmiyorlar.

Yalnız toprak sömürgeleşmedi, beyinler de çürüdü…

About the author