Soyadı KKTC olanın adı Kıbrıs değildir!

Aziz Şah – Türk işgal harekâtının 2021’deki yıldönümünde Erdoğan’ın yapılması için talimat verdiği “Külliye” otobüslerle taşınan yerleşimcilerin tekbirleri eşliğinde açıldı.

22 Ocak 2018’de tekbirlerle Afrika gazetesini taşladılar…

3 Mayıs 2025’te de tekbirlerle Külliye’yi açtılar.

***

Külliye açılırken Girneli mültecilerin çağrısı üzerine Ay Demet’te yapılan eylemdeydim.

Türkçe konuşan Kıbrıslılar olarak toplanma alanına geldiğimizde 1974’te zorla yerinden edilen Girnelileri bir sevinç kapladı.

Bir mülteci eylemine bu kadar çok “Kıbrıslı Türk”ün katılımı ilk kez oluyor…

-Neden ilk defa, diye sormak da acı veriyor…

İlk kez tüm etnik ve dinsel kökenlerden Kıbrıslılar olarak 50’nci yılda işgale karşı ortak bir eylem yaptık 20 Temmuz 2024’te Pankıbrıslı Özgürlük Hareketi olarak.

İşgalin 49’uncu yılında oluştu Pankıbrıslı Özgürlük Hareketi.

İçinde tüm etnik ve dinsel kökenlerden Kıbrıslıların olmadığı bir mücadele etnikçi kabileciliğe saplanmaya makhumdur.

Kıbrıs Kıbrıslılarındır derken Rumca-Türkçe-Ermenice-Latince-Maruni Arapçasıyla söylüyoruz.

Kıbrıs’ı bir bütün olarak görmüyorsanız, tamamının bir bütün olarak kurtuluşu için mücadele etmiyorsanız ve sadece “Kıbrıslı Türklerin yurtsuzlaşması”ndan acı çekiyorsanız Erdoğan’ın dediği gibi sizin “soyadınız KKTC’dir”!

***

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde yaşayanların unuttuğu işte tam olarak budur:

-Kıbrıs’ta “tek başınıza” değilsiniz, Kıbrıs “sadece sizin” değildir, “yok edilen” sadece siz değilsiniz!

-Kıbrıs “burayı vatan bilen” yerleşimcilerin değildir: Zorla yerinden edilen Kıbrıslılarındır!

-Kıbrıs’ın işgal bölgesinde yaşadığımız toprak, zorla yerinden edilen Rumca konuşan Kıbrıslılara aittir. Toprağın esas sahiplerini unuttuğunuz sürece yok olmaya mahkumsunuz. Çünkü başkasının mücadelesini inkâr eden kendi varlığını inkâr eder.

-Çünkü sadece sizin olmayan bir şeyi tek başınıza savunamazsınız!

Haftalardır Türkiye’den ve Türkiyeli yerleşimcilerden, yandaş medyadan, trollerden, Erdoğan’ın danışmanlarından ve Erdoğan’dan tehdit, hakaret ve aşağılama dinliyorsunuz…

-70 bin Kıbrıslı Türkü güneye sürüp Kıbrıs’ı yeniden işgal edelim, dediler.

-Kıbrıs’ı Rumluktan kurtaramamışız, dediler.

-Bir harekât daha yapalım ama bu defa Rumumsu “Kıbrıslı Türklere” karşı, dediler…

Bunların bile anlamını kavramadınız. Yüzünüzü nereye döneceğinizi dahi anlamadınız…

Bu tehditleri edenlere Türklüğünü ispat etmek için sendikacılar podyumda birbirleri ile yarıştı.

İlkokul çocuklarının müsameresi gibiydi. Dizildiler sıra sıra…

Atatürk şiiri okuyanlar mı istersiniz, Ayşe’ye aşkını ilan edenler mi, Atatürkçülük ilkelerini tahtaya kalkmış çocuk gibi sıralayanlar mı, dedelerinin mücahitliğini anlatanlar mı!

Türkiye’nin ve Türkiyeli yerleşimcilerin Kıbrıslıları yok etme fikrine karşı yaptığınız konuşmalarda her şey oldunuz: Türk oldunuz, Atatürk oldunuz, Denktaş oldunuz, Ayşe oldunuz…

Ama esas kimliğinizi yitirdiniz:

-Kıbrıslı olmak!

Kıbrıslılığınızı yok etmek için saldıran Türkiye’ye Türklüğünüzü ispat ederek siz kendi Kıbrıslılığınızı yok ettiniz.

***

Unuttuğunuz işte tam olarak budur: Türklüğünüzü ispat etmek için kurduğunuz cümlelerin Kıbrıs’ın özgür bölgesinde bir karşılığı var.

Nedir o bilir misiniz?

-Samimiyet ve güven ile ilke ve tutarlılık.

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde başka, özgür bölgede başka konuşabileceğinizi mi zannediyorsunuz?

Sendikacıların yaptıkları konuşmaları tercüme edip okuyorlar, pankartlarda ne yazdığına, ne bayrağı taşıdığınıza ve ne slogan attığınıza bakıyorlar.

Tek bir Rumca-Türkçe pankartınız yok çünkü aynı cümleyi iki dilde aynı anda kuramıyorsunuz: Aynı cümleyi güneyde başka, kuzeyde başka söylüyorsunuz!

Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşı olarak başka, KKTC vatandaşı olarak başka konuşabileceğinizi mi zannediyorsunuz?

Podyumlarda boy gösteren siyasilerin ve sendikacıların tamamı güneyde başka konuşur, kuzeyde başka konuşur!

İşte, Kıbrıslı Türkleri yok edecek olan budur…

***

Külliye’nin açılışı sırasında “şaha kalkmış atın üstünde elinde kılıçla güneye doğru saldırıya geçen Atatürk heykeli”nin altında bir eylem vardı:

-Eski kıdemli yargıç Tacan Reynar ve kadim dostum Halil Karapaşaoğlu’nun içinde olduğu eylemciler “İRADE BİZDE” diye pankart açtı.

Erdoğan’ın uçağı Kıbrıs’a indiği anda polis saldırıp eylemcileri gözaltına aldı, Erdoğan Timbu Havalimanı’na gidince de serbest bıraktı!

Bu saldırı neden oldu bilir misiniz?

5 haftadır hemen hemen her gün eylem yapan sendikalar sadece Erdoğan’ın geldiği gün eylem yapmama kararı aldı.

İşgal rejiminin gücü sizin “mış gibi” yaptığınızı bilmesidir…

Halil dostum “İnsan direnir ve konuşur” diye haykırdı. İnsan düşünür de…

Çünkü yaptıklarınızın ve yapmadıklarınızın sonuçlarından siz sorumlusunuz!

About the author