Biz 51 yıldır değil, 7000 yıldır Kıbrıs’tayız!

Aziz Şah – Birkaç gün önce telefonum çaldı hiç müsait olmadığım bir anda.

Filistin’i işgal ve yok eden soykırım makinesi “İsrail”in Kanal 13’ü arıyor.

-“Simon Aykut ile ilgili konuşmak istiyoruz. Avukatı ile görüştük ama sizinle de görüşmek istiyoruz. ‘Yerel sesleri’ dinlemek istiyoruz”, dediler…

Tam olarak sömürgeci ırkçılığı budur!

Kendisini sizden yukarıya koyar. Siz ise “yerel sesler”siniz onun için…

Soykırım yaparak kendine “yer” açan koloniciler için yok edilenler her zaman “yerel ses” olmuştur.

***

Koloni (sömürge) demek işgal edilen toprağa kurulan yerleşim birimi, yani “yeni yerleşilen bölge” demektir.

Yani kolonicilik-kolonizasyon-sömürgecilik işgal edilen toprağa yerleşim birimi kurmak demektir.

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde inşaat şirketleri Türk işgal rejiminin toprağı kolonileştirme aparatıdır.

Gasp edilen arazilere yapılan inşaatlar basit ticari faaliyetler değildir. Cenevre Konvansiyonu’na göre işgal altındaki toprağa yerleşim birimleri kurarak savaş suçlu işlemektedir inşaat şirketleri.

Bugün yalnızca toprak gaspından dolayı ceza ve tazminat davalarıyla yüzyüze olan inşaat şirketleri eninde sonunda Cenevre Konvansiyonu’na göre “savaş suçu”ndan da yargılanacak!

***

Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin ünlü yorumcusu hukukçu Jean Simon Pictet şöyle der:

-“Savaş sonucu işgal fiilen mülk edinme gerçeğini ortaya koysa da, toprağa yerleşilmesi gibi bir hak doğurmaz”…

Sözleşme’nin 49’uncu maddesi işgal edilen topraklarda yerleşim inşasını yasaklar:

-“İşgalci Güç, sivil nüfusun bir bölümünü işgal ettiği topraklara yerleştirmeyecektir”.

Bu maddenin Cenevre Konvansiyonu’na konmasının nedeni Nazilerin işgal ettikleri topraklarda izledikleri kolonileştirme politikalarının tekrarlanmaması içindir.

Cenevre Konvansiyonu işgal edilen toprağa yerleşim birimi kurulmasını savaş suçu sayar çünkü bu kolonizasyon eylemi toprağın statüsünü ve kimliğini değiştirmek için gerçekleştirilir.

Konu Kıbrıs’ın işgal bölgesinde “mal meselesi” diye iğrenç bir üslupla konuşulur…

Konu sadece “mal meselesi” olsa bile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre bir insan hakkıdır.

Ancak konu sadece bir insan hakkı olan mülkiyet hakkı değildir.

Konu bir ülkenin kimliğinin işgalcilere karşı savunulmasıdır.

İşte bu yüzden toprak gaspına karşı açılan her dava, yapılan her tutuklama ve verilen her ceza BÜTÜN KIBRISLILARIN YURT HAKKINI VE KİMLİĞİNİ savunan yurtsever bir eylemdir.

***

İnşaat şirketleri Türkiye adına Kıbrıs’ın vatan toprağının kimliğini ve statüsünü değiştiren bir aparattır.

Bu yüzden hep sordum: Annan Planı sırasında 2004 gibi kritik bir dönemeçte Simon Aykut’u adaya kim gönderdi? Kim yol verdi?

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde toprak satın alırken ve yabancılara konut satarken gerekli izinlerin tümü askeri istihbarat Sivil İşler’in “güvenlik soruşturması”na tabidir.

Türk ve İsrail vatandaşı Simon Aykut da bu “soruşturma”dan geçti, sonra “KKTC vatandaşı” oldu. Türk ordusunun işgali altındaki topraklarda askeri istihbarat “Sivil İşler”den aldığı izinlerle gasp edilmiş araziler üzerinde koloniler kurdu. Türk işgal rejiminin toprak gaspçısı buldozeri oldu.

İsrail’in işgal ettiği Suriye’nin Golan Tepeleri’nde kurduğu ilk koloni olan “AFİK” ismini de şirketine verdi!

***

Telefonum çaldı…

İsrail’in 13. Kanalı’ndan arayıp Simon Aykut’u soruyorlar.

-“Yerel sesleri” dinlemek istiyorlarmış!

Yani Simon Aykut bizim efendimiz oluyor, çünkü kolonizasyonun sahibidir.

Biz Kıbrıslılar da, AFİK kolonizasyonunun çeperlerindeki yerlileriz…

Duyar duymaz tüylerim ürperdi: Çünkü sömürgeci sizin yerinize geçer, sizin adınıza konuşur ve sizi bir dekor olarak kullanır: Yerel ses, süs bitkisi, vitrin, kukla…

Misal, Erdoğan ne dedi 3 Mayıs’ta Timbu Havalimanı’nda Türkiyeli yerleşimcilere hitap ederken:

-“Biz Türk milleti ve Kıbrıs Türkü olarak bu topraklarda ev sahibiyiz. 51 yıl önce buradaydık yine buradayız”…

Erdoğan,

-“51 yıldır buradayız” diyor. Çünkü işgalci olarak yerleşimciler adına konuşuyor.

Simon Aykut 21 yıldır Kıbrıs’ta işgalcidir…

Biz ise 7000 yıldır Limnidi ateşi yandığından beri Kıbrıs’tayız!

Beni arayan İsrailli gazeteci ne diyor?

-“Yerel ses olarak sizinle de görüşmek istiyoruz”…

Filistin topraklarındaki işgalci Siyonist, Kıbrıs’ta bana “yerel ses” diyor.

İşgal ve kolonizasyonda “ev sahibi” işgalci olur, topraklarda kökleri olanlar ise “yerel ses” olur.

***

Terör örgütü “İsrail”de özgür basın yoktur. Öyle kafalarına göre Kıbrıs’ı arayıp görüş alamazlar.

Yerleşimcibaşı ve toprak hırsızı Simon Aykut konusunda yazdıklarım da ortada.

İşgal edilmiş Filistin’de bilboardlarda Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ve Başkan Hristodulidis’e karşı propaganda afişleri asıldı.

Tel Aviv’de Herzog ile görüşmesinden önce Hristodulidis’e karşı eylem yaptı Siyonistler Simon Aykut için…

Simon Aykut davasını haber yapmak için beni arayan İsrail televizyonu içinse “yerel ses” oluyorum.

Çünkü yerlileri yok eden soykırımcılar için “yerel ses” her zaman en korkunç sestir!

About the author