Toprak gaspı davaları: MAL MESELESİ DEĞİL, KÖK MESELESİDİR!

Aziz Şah – Korkmayın özgürlükten bu kadar!

Kıbrıslı mültecilerin mücadelesiyle Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından toprak gaspçılarına açılan her dava, yapılan her tutuklama ve verilen her ceza bütün Kıbrıslıların özgürlüğü içindir.

Yüzlerce yazı yazdım “ganimet”, “mal”, “toprak”, “mülkiyet” meselesi ile ilgili…

AİHM kararları ve uluslararası hukukun ortasında görülmeyen bir gerçek var:

Zorla yerinden edilen Kıbrıslı mültecilerin evlerinin ve topraklarının satılıp yağmalanması basit bir mal meselesi değildir.

303A Ceza Yasası’na göre bu bir gasp suçudur. Cezası 7 yıl hapisliktir!

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre insan hakları ihlalidir.

Cenevre Konvansiyonu’na göreyse savaş suçudur.

İnsanın köklerinden koparılarak zorla yerinden edilmesi Roma Statüsü’ne göre soykırım suçudur.

İnsan ve toplum “yasalar”dan oluşmaz: Ortak duygular, değerler, gelenekler, bağlar ve köklerden oluşur.

Gasp edilen sadece “mülkiyet” değildir…

Gasp edilen sadece “ev” ve “toprak” değildir…

Ev ve toprak “kök” demektir. Bir halkın ve ülkenin kökü…

Gasp edilen insanın doğduğu yerde kökleriyle yaşama hakkıdır.

Gasp edilen tüm Kıbrıslıların kendi kaderini tayin hakkıdır.

“Mülkiyet” bir halkın kendi kültürüyle yaşama ve kaderini belirleme hakkının temelidir. Zorla yerinden edilen insanlar köklerinden koparılır…

“Mal meselesi” kök meselesidir.

İşte bu yüzden Kıbrıs Cumhuriyeti’nde mültecilerin girişimleriyle toprak gaspçılarına karşı açılan her dava, yapılan her tutuklama ve verilen her ceza KÖK MESELESİ’dir!

Bunu anlamak ya da anlamamak sizin “özgürlük korku”nuza kalmıştır.

Özgürlükten korkmak için tek bir nedeniniz olabilir: Kıbrıs’taki işgalden rant elde ediyorsanız…

Bu savaş ve soykırım suçundan rant elde ediyorsanız, işte o zaman korkun!

Çaldığınızı kaybetmekten korkun, çünkü kaybedeceksiniz…

***

Türkiye tarafından zorla yerinden edilen Kıbrıslı mültecilerin gasp edilmiş toprakları üzerine savaş suçu olarak inşa edilen yerleşim birimlerini satan iki Macar emlakçı hapis cezası aldı.

21 suçlama için 2 buçuk yıl ve 6 gasp suçlaması için 15 ay hapis cezası alan Macaristan vatandaşları Ilona Lesko ve Melinda Ladanyi’den sonra sırada diğer gaspçılar var…

AFİK şirketinin patronu Simon Aykut ve polisin onunla bağlantılı olduğunu açıkladığı Ukraynalı emlakçı Denis Rohodin var.

Hapis cezası alan Macar emlakçılar ile aynı Kıbrıslı Türk müteahhit ailesine çalışan Alman emlakçı Ewa Künzel var.

1974’te Karavas’dan kovulan mültecinin evini pazarlayan İsrailli emlakçı Yazan Sarai Eldin var. Bir de firari Alman Martin Joseph Rikels…

Bunların hepsinin ortak bir özelliği var: Kıbrıs’ın işgal bölgesinde mültecilerden çalınmış mülkleri pazarlarken Kıbrıs’ın özgür bölgesinde de Kıbrıs Cumhuriyeti ve AB hukukuna tabi olarak ticari faaliyet yürütüyorlardı.

Yani kimsenin kaçacak yeri yok…

***

Korkmayın özgürlükten bu kadar!

-Bedeli ödenmemiş özgürlükten korkun…

Kıbrıs’ın işgalinden kısa bir süre sonra UBP’li İsmet Kotak 1980’lerin başında “Kısa zamanda milyonerler yarattık” demişti.

1950’lerde “Türk’ten Türk’e kampanyası” ve TMT’nin sopası ile yaratılan zenginler “mutlu barış harekâtı”ndan sonra çoook mutlu milyonerler oldular…

TL milyonerliğinden Sterlin milyarderliğine yol bağladılar!

Şimdilerde çok mutsuzmuşlar…

Kıbrıslı Türk sermaye erbabı işgalciden kurtarabildiğiyle ülkeden kaçıyor, servetini yabancı ülkelere taşıyor, esaretten elde ettiği serveti…

“Barış ve özgürlük harekâtı” ile elde ettiği özgürlükten kaçıyor!

Türk işgal rejimi Kıbrıslı Türk sermaye erbabını maşa olarak kullandı. Kendi savaş suçlarının ortağı yaptı. Şimdi servet el değiştiriyor…

Başkasının malına çökerek zenginleşenin gaspla elde ettiği mala çökerler!

Başkasını ezen asla özgür olamaz. Çünkü başkasını ezen kendi zincirlerini döver…

***

Korkmayın bu kadar özgürlükten…

-Bedeli ödenmemiş özgürlükten korkun!

Kıbrıslı mültecilerin şikayetiyle toprak gaspçılarına açılan her dava, yapılan her tutuklama ve verilen her ceza Kıbrıs’ın ve tüm Kıbrıslıların özgürlüğü içindir.

“Mülkiyet kişisel bir mesele” değildir. Mülteciler savaşta mülklerini kaybettiler, Kıbrıs ise kimliğini kaybetti…

Kıbrıs’ta toprak gaspı “kişisel bir mesele” değildir. İşgalci gücün toprağın statüsünü ve ülkenin kimliğini değiştirdiği savaş suçudur.

Mesele “mal” değildir, köktür!

Mal satılır ama kök satılmaz…

“Kök”ünü satan ise Kıbrıslı Türk sermaye erbabı gibi kaçacak ülke arar ama bulamaz…

Türk işgali tüm Kıbrıslıların insan hakları ve kendi kaderini belirleme hakkını gasp etti. Basit bir “mülkiyet” meselesi değildir bu!

About the author