Avukatsız Kıbrıs halkı: Mültecilere karşı hırsızları savunan avukatların vatansızlığı

Aziz Şah – Kürtler için kullanılan bir tanım vardı eskiden “avukatsız halk” diye…

On yıllardır bedeller ödeyerek verdikleri mücadele ile bugün Kürtler dünyada en çok “avukat”ı olan halklardan biridir.

Filistinliler bugün dünyada en çok savcısı olan halktır. İsrail’i soykımla itham eden nice insan evladı Filistin’in gönüllü savcısıdır.

Kıbrıslıların ise ne avukatı ne savcısı vardır.

Ne Kıbrıslıları savunacak avukat vardır, ne de işgalciyi savaş suçları ile itham edecek savcı!

Çünkü en başta Kıbrıs’ın kendi evlatları Kıbrıs’a ihanet etmiştir. El oğlu ne yapsın?

***

Dün gene telefonum çaldı: İsrail’in 13. Kanalı’ydı arayan…

Geçen hafta aradıklarında konuşmadım, günlerce ısrarla aramaya devam ettiler.

Düşündüm taşındım, baştan aradıklarında açmaya karar verdim.

Çünkü ne iş çevirdiklerini bilmek gerek!

Arayan Elon adında bir gazeteci…

İşgal edilmiş Filistin’de Filistinlilerden gasp edilmiş topraklar üzerinde yaşayan bir yerleşimci.

Kıbrıslılardan gasp edilen toprakların üzerine yerleşim birimleri inşa edip satan Simon Aykut’u soruyor!

Tarihin ironisi…

Daha doğrusu soracak insan bulamamış!

Simon Aykut’un avukatı ve işgal rejimi İsrail’in Büyükelçisi ile görüşmüş. Onlar dışında konuşacak ve bilgi alacak kimseyi bulamıyormuş…

-Peki, kimseyi bulamıyorsunuz ve kimseye ulaşamıyorsunuz da beni nereden buldunuz, dedim.

Güldü…

-ChatGBT buldu, dedi.

Güldüm…

Yapay zeka tavsiye etmiş beni!

Ne günlere geldik…

-ChatGBT’ye sordum, dedi.

Yapay zeka da Simon Aykut davası konusunda benim yazılarımı tavsiye etmiş.

***

O bana sordu, ben ona sordum. İsrail’den gelen telefonu açmaktaki amacım bilgi almak…

İsrailli gazeteciye sorduğum sorulardan öğrendiğim en önemli şey, “her ağacın kurdu kendinden olur” gerçeğidir!

İsrail medyasını Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı kışkırtan Simon Aykut’un avukatı olmuş.

İki avukat var duruşmaya giren: Maria Neophytou ve Nicoletta Charalambidou…

Avukat şöyle demiş:

-“Kıbrıs Cumhuriyeti Simon Aykut’u müzakere masasında koz olarak kullanmak için tutukladı”…

Sonra ise bununla çelişen bir soru sordu İsrailli gazeteci:

-Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki rejim neden Simon Aykut’a sahip çıkmıyor?

Madem ki “müzakere kozu”dur, neden sahip çıkmıyorlar?

Aykut’a sahip çıkıp işlediği suçları mı sahiplenecek Türkiye?

İnşaat şirketleri ve emlakçılar Türkiye elini kirletmesin diye savaş suçları için kullandığı eldivendir. Kullandı ve attı!

***

-“Kıbrıs Cumhuriyeti Simon Aykut’u müzakere masasında koz olarak kullanmak için tutukladı” demiş Kıbrıslı avukat!

-Her ağacın kurdu kendinden olur…

Bu avukatlık ya da hukukçuluk değildir!

İşte bunu duyunca Kürtler için bir zamanlar kullanılan “avukatsız halk” tabiri geldi aklıma…

Kıbrıslı avukatın açıklaması temelinde bu davanın “politik bir dava” olduğu propagandasını yapmak için hazırlıklara başladılar.

Trajikomik olan ise,

-“Ben anlamadım Kıbrıs’taki işgal nedir? Ve bunun Simon Aykut’la ne alakası var?” dedi İsrailli gazeteci.

1948’den beridir Filistin’i işgal ederek ve soykırım yaparak “bu toprakları bize tanrı vadetti” diyen Siyonistlerin Kıbrıs’taki işgali anlamasını bekleyebilir misiniz?

-Anlamayacak bir şey yok, dedim ona.

-Türkiye 1974’te Kıbrıs’ı işgal etti, Kıbrıslıları evlerinden ve topraklarından kovdu. Simon Aykut da gasp edilen toprakların üzerine inşaat yapıp satıyor. Hırsızdır!

Bunun üzerine işgal edilmiş Filistin’de yaşayan Siyonist çok ironik bir soru sordu:

-Kıbrıslı Rumların tapusu var mı?

Söyleyin ey Kıbrıslı mülteciler…

Siyonist hırsız size soruyor!

-Tapunuz var mı?

Filistinlilerin varlığını inkâr edenler Kıbrıslıların tapularını sorgulamaya başladı.

***

Sonrasında ise konuşma bambaşka bir yere geldi:

Devam etmekte olan Simon Aykut davasının savcısı ile görüşmek istiyorlar-mış!

Ayrıca daha da tehlikeli bir talepleri var:

-Davada 114 tanık-şikayetçi var. Onların isimlerini istiyorlar!

Tanıklarla görüşüp afişe etmek istiyorlar…

Bu gazetecilik değil, tetikçiliktir.

Yerleşimcibaşı ve toprak gaspçısı Simon Aykut için bir propagandaya hazırlanıyor İsrail medyası.

Filistin ve Kıbrıs meseleleri günden güne iç içe geçecek. Bu kaçınılmaz olandır. Çünkü işgalin ve yerleşimci sömürgeciliğinin doğası aynıdır…

-Filistin’e ihanet eden Kıbrıs’a ihanet eder, Kıbrıs’ı savunmayan Filistin’i savunamaz!

Toprakları gasp edilen Kıbrıslı mültecileri önce yalnızlaştırdılar, şimdi şeytanlaştırıyorlar. Tek “mağdur” ise toprak hırsızları oluyor!

Kıbrıs Türk Barolar Birliği toprak hırsızlığını “KKTC hukukunda yasal” diye savundu.

Simon Aykut’un avukatları ise mahkeme salonunda “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yargı yetkisi yok” diye işgali savundu.

Avukatlara karşı savcı olmak da bize düştü…

About the author