3 Mayıs 1944’te Türkçü faşizmin doğumundan 3 Mayıs 2025’te “külliye” açılışına: İNSANLIK ONURUNU SAVUNMAK

Aziz Şah – 3 Mayıs 1944 Türkiye tarihinde büyük bir kırılmadır. Bir soğuk savaş ideolojisi olarak bir ucu Alman faşizmine diğer ucu ABD emperyalizmine dayanan Türkçü faşizmin doğum tarihidir.

3 Mayıs’ta Türkçü faşizmin babası Nihal Atsız ile Türk edebiyatının kilometre taşı Sabahattin Ali arasındaki hakaret davası mahkemeye taşınmıştı.

Nihal Atsız 1944 Şubat ve Mart’ında dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na iki tane açık mektup göndererek “komünist” olarak fişlediği bir dizi aydını jurnalleyip hedef tahtasına asmıştı.

Sabahattin Ali’den ayrı, bugün bütün edebi klasiklerin Türkçe okunmasını sağlayan dönemin Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve hâlâ saygıyla anılan Pertev Naili Boratav gibi aydınlar hedef yapıldı.

Türkçü faşist Nihal Atsız önce üniversite öğrencilerini hedef alır:

-“… devlet bilmeden koynunda yılan besliyor. Kızıl gözlü, sinsi ve zehirli yılanlar… Bu yılanlar yarın birer doktor olup yurt köşelerinde vazife aldıkları zaman vatanı arkadan vuracaklar. Bekledikleri kızıl sabahı Türkiye’ye getirecek olan yabancı ordulara ajanlık edeceklerdir…”

Üniversite öğrencilerinden sonra aydınların isimlerini hedef tahtasına asarken şöyle der Nihal Atsız:

-“Bunlar, paraşütle inen bozguncu casuslar gibi ülkemizin üniformasını giymiş olduklarından her Türk bunları seçemezdi”…

Bugün hâlâ Türk edebiyatının en çok okunan yazarlarından olan Sabahattin Ali’nin öldürülmesine giden süreç bu mektuplarla başlar…

3 Mayıs günü Türkçü faşistler kitlesel bir miting yaparak tarih sahnesine çıkarlar.

3 Mayıs yalnızca Sabahattin Ali için sonun başlangıcı değildir.

Türkiye’de anti-komünizm bayrağı altında başlayan uzun savaşın miladıdır 3 Mayıs 1944. 1950’de siyasal İslamcılığın kuluçkası olacak olan “Komünizmle Mücadele Dernekleri”ne giden yol döşenir.

Bugünkü AKP Türkiye’sine uzanan yolun taşları o gün döşenmeye başlar…

Ertesi sene, Aralık 1945’te Tan Matbaası baskını gerçekleşir.

İkinci Dünya Savaşı koşullarında anti-faşist ve demokrasi yanlısı yayın yapar Tan Gazetesi.

CHP’den ayrılan bir grup ile Tan’cıların “Görüşler” diye bir dergi yayınlaması üzerine CHP İstanbul İl Başkanlığı tarafından örgütlenen faşistler ellerinde demir çubuklar, baltalar ve kırmızı boyalarla yürüyüşe geçer.

Gerekçe şudur:

-“Görüşler” dergisinin G’sini ters çevirince “orak” oluyormuş!

4 Aralık 1945’te Cumhuriyet gazetesinin “Bunun çekici nerede?” diye saldırmasından sonra matbaa basılır.

Tan Gazetesi’nin sahibi Zekeriya Sertel şöyle anlatır:

-“4 Aralık 1945 gününün sabahı üniversiteli faşist gençler ellerinde önceden hazırladıkları baltalar, balyozlar ve kırmızı mürekkep şişeleriyle matbaaya saldırdılar. Orada bekleyen polisler olup bitene seyirci kaldılar. Görevlerini yapmaya kalkmadılar. Göstericiler, baltalarla matbaa kapısını kırıp içeri girdiler. Makinaları balyozlarla kırdılar. Binanın camlarını indirdiler. İçindeki eşyayı kırıp döktüler. Sonra ellerinde kırmızı boya şişeleriyle (Serteller nerede?) naralarıyla bizleri aramaya koyuldular. Amaçları, bizi çırılçıplak soyup üzerimize kırmızı boya dökmek ve sonra önlerine katıp sokaklarda (İşte kızıllar,) diye sergilemekti”…

Yolun üzerinde de ne kadar başka gazete ve kitabevi varsa basarlar…

Aziz Nesin meşhur “Ey Türk Faşisti!” yazısını yazar:

“(…) Ey faşist yumurcakları! Vazifen matbaaları yıkmak, makineleri ısırmak, namuslu vatanperverleri parçalamaktır. Muhtaç olduğun kazma, balta, Halk Partisi”nin ambarlarında mevcuttur”…

Sabiha-Zekeriya Sertel Türkiye’yi terk eder…

Görüşler Dergisi’nde adı geçen aydınlar üniversiteden atılarak sürgüne gider, ya da Sabahattin Ali gibi öldürülür ya da Aziz Nesin gibi Sivas Madımak katliamına kadar yürür…

İşte her şey 3 Mayıs’ta Sabahattin Ali-Nihal Atsız davasıyla başladı.

1945 Tan Matbaası Baskı’nından 6-7 Eylül 1955 pogromuna ve 1993 Sivas Madımak katliamına uzun bir yol bağlanır.

Ve bugün faşistler “3 Mayıs”ı Türkçülük günü olarak anar.

***

Kıbrıs’taki Türk işgal rejiminin 50’nci yıl “anıtı” olarak diktiği “Külliye”nin 3 Mayıs’ta açılacağını duyduğumda 3 Mayıs 1944’ten bugüne Türkiye tarihi film şeridi gibi geçti gözümün önünden…

3 Mayıs 2025’te gasp edilmiş Ermeni arazileri üzerine yapılan “külliye” açıldı.

3 Mayıs 1944 nasıl ki Türkiye için bir milatsa 3 Mayıs 2025 de Kıbrıs’ta Türk işgali ve yerleşimci kolonizasyonu için bir milattır.

O günden beridir korkakların korkaklığı, alçakların alçaklığı, sürüngenlerin sürüngenliği bile değişti…

Ve fakat Türkiye hâlâ Sabahattin Ali’yi ve Aziz Nesin’i okuyor.

İşte bütün mesele bu: İnsanlık onuru!

About the author