
Aziz Şah – İşgalciler, siyonistler ve faşistler kendi yaptıklarıyla karşısındakini suçlar her zaman.
Misal işgalci yerleşimci Erhan Arıklı’ya bakın: Kıbrıslıları ırkçılık ve faşistlik ile suçlar her fırsatta.
Filistinlilerin topraklarını işgal eden siyonistler ise,
-“Bu topraklar bizimdir, işgalci Araplardır. Biz topraklarımızı onlardan geri alıyoruz” der. Sayısız belge ve ifade vardır bu şekilde.
Kıbrıs’ta da aynı propaganda yöntemi uygulanır.
Kıbrıs Cumhuriyeti 1974’ten beridir Türkiye’nin işgali altındadır. 1964’ten beridir Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkmak için planlar yapılır…
Türk işgal rejiminin dalkavuklarının söylediği en yaygın yalan ise şudur:
-“Kıbrıs Cumhuriyeti Rumların işgali altındadır”.
Türkiye Kıbrıs’ı işgal ettikten sonra 200.000 Kıbrıslı Rum ve Ermeniyi yerinden etti. Daha sonra çıkardığı yasa ile Rum ve Ermenileri kendi vatanında “yabancı” ilan ederek mallarını gasp etti. Kıbrıslı Türkler ise Türkiye’nin işgali altında “gelen Türk, giden Türk” politikasıyla yarı yarıya göç ettirildiler.
Peki, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı söylenen en yaygın yalan nedir?
-“Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıslı Türkleri vatansız bırakıyor”…
-“Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıslı Türklerin vatandaşlık, insan ve yaşam haklarını gasp ediyor”…
En marjinal örneği veriyorum size…
Seçim kampanyası sırasında Niyazi Kızılyürek’in ağzından çıkan sözlerdir bunlar. Bay Niyazi’nin seçimde ektiği nefret tohumları bugün serpildi işgal rejiminin bütün dalkavuklarının ağzında sakız oldu. O günlerde uyarmıştık kendisini “bu kadar nefret tohumu ekme” diye!
Türk işgal rejiminin Kıbrıs’ta en küstahça işlediği suç toprak hırsızlığıdır. Kıbrıs’ın %37’sini işgal eden Türkiye, inşaat şirketleri aracılığıyla gasp ettiği toprakların statüsünü kalıcı olarak değiştirmek için yerleşim birimleri kuruyor.
İşgal rejiminin dalkavukları ise Kıbrıs Cumhuriyeti’ni hukuku bir silah olarak kullanarak Kıbrıslı Türklerin mallarını gasp etmekle suçluyor.
Filistinlilerin zeytinlerini çalıp “bunlar bizim zeytinlerimizdir” diyen siyonistlerden farkınız yoktur…
***
Yakın Kıbrıs tarihi Özel Harp Dairesi tarihidir.
Özel Harp Dairesi tarihi ise korkuyla ve yalanla kitlelerin terörize ve manipüle edilerek yönetilmesi tarihidir.
Yalan ne kadar başarılıysa o kadar yaygınlaşır. İlk kimin söylediğini unutursunuz. Saçma bir yalanı sorgulamadan tekrar edersiniz.
-“Rumlar Bayraktar ve Ömerge camilerini bombaladı” yalanıyla başladık…
Bugün o kadar ucuzladı ki yalan,
-“Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıslı Türklerin kiminle evleneceğine karışamaz”a kadar geldi.
Bomba patlatanlardan daha tehlikelidir bu kadar ucuz yalanlara inanıp sorgulamadan tekrar edenler…
***
Cami bombalayan tetikçilerden sosyal medyada sabah akşam aynı yalanları tekrar eden dalkavuklara yol bağladık.
1974’ten önce cami bombalayan tetikçiler Kıbrıslıları ayrıştırmak ve savaş koşullarını hazırlamak için yaptı yapacağını…
1974’ten 50 sene sonra sosyal medyada sabah akşam -bıkmadan ve usanmadan- Kıbrıslı kimliği, Kıbrıs Cumhuriyeti ve Kıbrıslı Türklerin “mağduriyeti” üzerine yalanlar üretenler ve manipülasyon yapanlar ise Türkiye’nin toprak ve nüfus üzerinde işlediği savaş suçlarını meşrulaştırmak için çalışıyorlar.
***
Bozkurt gazetesinin “İngiltere taksimi kabul etti” yalan haberiyle TMT ahaliyi sokağa dökerek 27-28 Ocak 1958 provokasyonunu gerçekleştirmişti.
O günlerde kan akıtarak ve bomba patlatarak yarattıkları etkiyi bugünlerde sosyal medya üzerinden ürettikleri yalanlar ve manipülasyonlarla sağlıyorlar.
27-28 Ocak 1958’de “Bozkurt” vardı, bugün Facebook’ta dalkavuklar var!
7 Haziran 1958’de Türk Haberler Bürosu ile 25 Mart 1962’de Bayraktar ve Ömerge Camilerinin bombalanmasına…
Bomba sesi yok artık. Bildirim sesi var!
Sosyal medyada sürekli tekrar ederek nükleer serpinti gibi yayıyorlar yalanları.
***
Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in, “Yeterince büyük bir yalan söyler ve sürekli tekrar ederseniz, sonunda halk buna inanır” desturu ile hareket ediyorlar.
1974’ten önceki yalanlar savaşın koşullarını hazırlamak içindi.
1974’ten sonraki yalanlar savaşın sonuçlarını meşrulaştırmak için. Gasp edilen toprakları ve taşınan yasadışı yerleşimci nüfusu meşrulaştırmak içindir bütün yalanlar…
***
1964’te ABD’nin hazırladığı Acheson planlarından beridir Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkmak için birçok başarısız cunta, suikast, “çözüm planı” hazırlandı. 15-20 Temmuz 1974’te darbe ve istila gerçekleşti.
Ama Kıbrıs Cumhuriyeti yıkılmadı…
Yıkılmayan Cumhuriyet’in işgal altındaki topraklarındaki savaş suçlarını Annan Planı ile temize çekmek istediler.
Yapmak istedikleri çok basit: İşgal edilen topraklar gaspçıların olacak ve savaş suçu olarak taşınan yerleşimci nüfus yasallaştırılacak.
1974’ten sonra üretilen bütün yalanların mantığı aynıdır:
-Toprak gaspını ve yasadışı nüfusu meşrulaştırmak.
***
1974’ten önceki yalanlar etnik kabileciliği kışkırtıyordu.
1974’ten sonra ise etnik kabileciliğin polisliğini yaparak her gün “Kıbrıslı” ve “Kıbrıslı Türk kimliği”ni baştan tanımlanıyor.
50 senedir yalanla “kimlik” biçiyorlar Kıbrıslılara.
“Kıbrıslı Türk”ü işte bu yüzden baştan tanımlıyorlar: Hırsızlığa kılıf bulmak için!