AİHM ve Uluslararası Ceza Mahkemesi Kıbrıslılar ve Filistinliler için kurulmadı!

Aziz Şah – AİHM’in kapısını Kıbrıslılara 1975’ten 1989’a kadar mücadele eden zorla yerinden edilmiş Kıbrıslı kadınların Women Walk Home hareketi açtı. Kadınların son eylemlerinden birinde işgal rejimi tarafından tutuklanan Titiana Loizidou’nun davasıyla açıldı kapı.

Kıbrıslı kadınların mücadelesiyle açılan kapıyı AİHM kapattı. Hak (sadece tazminat!) isteyenler işgal rejiminin “iç hukuku”na başvursun, dedi. Böylece AİHM sorunun parçası oldu.

İşte bu yüzden yeni bir yol açtı zorla yerinden edilen Kıbrıslı Rumlar: İşgal rejiminin “iç hukuku” yerine Avrupa Birliği Adalet Divanı kararıyla Kıbrıs’ın işgal bölgesinde yargı yetkisi olan Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemelerine dayandılar.

-Demokrasilerde çareler tükenmez!

Zorla yerinden edilen Kıbrıslı Rumlar -daha önce AİHM’de olduğu gibi- Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemelerinde de binlerce dava açarsa AİHM’in, BM’nin ve emperyalizmin Kıbrıs’a dayattığı ırkçı apartheid düzen uluslararası ölçekte sorgulanmak zorunda kalınacak!

***

AİHM yalnızca Kıbrıslılara değil, zorla yerinden edilen Kürtler ve Türkiye’de hak arayan yığınlar için de kapılarını kapatarak “TC iç hukuku”nu yetkili gösterdi.

-Türkiye’de gidebilecekleri bir “iç hukuk” mu var? İç hukuk olmadığı için AİHM’e gidiyor insanlar, AİHM de kapıyı kapatıyor!

Geçen hafta Arif Hasan Tahsin Vakfı’nın düzenlediği toplantıda avukat Öncel Polili -daha önce de birkaç kez duyduğum- önemli bir anektod aktardı.

Bir AİHM yargıcı şöyle demiş: “Biz Kıbrıslıların davalarına bakmak için kurmadık bu mahkemeyi”!

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin savcısı Kerim Han da Siyonist terör örgütü lideri Netenyahu ve terörist “savunma bakanı” Galant için tutuklama emri çıkardığında en tepeden tehdit edilince şöyle demişti:

-“Üst düzey bir yetkili bana kaba bir şekilde ‘Bu mahkeme Afrika ve Putin gibi haydutlar için kuruldu’ dedi”…

Evet, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve AİHM İsrail ve Türkiye’nin savaş suçlarını yargılamak için kurulmadı.

İşte bu yüzden, AİHM zorla yerinden edilen Kıbrıslılara işgal rejiminin “iç hukuk”unu dayatarak tarihte bir ilke imza attı: Yabancı bir ordunun işgal ettiği vatan toprağının %10 değerini ödeyerek işgalin meşrulaştırılması!

AİHM Kıbrıs’ta Türk işgali için işledi bu insanlık suçunu, Trump ise soykırımdan sonra Gazze’yi “riviera” yapacağını ilan ederek yaptı.

-Tarihte parayla yasallaştırılan işgal var mı?

***

AİHM’de dava açılamadığı için Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki yargı yetkisini tescillediği Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemelerinde açılıyor davalar.

Türk işgal rejiminin sözcüleri sürekli olarak “Bu işin arkasında Hristodulidis ve Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti var” diyor. Keşke öyle olsaydı…

-Zorla yerinden edilen Kıbrıslılar dosya hazırlayıp polise şikayette bulunmak zorunda kalmasaydı keşke!

Hukuk mücadelesi el yordamıyla ilerliyor…

Bakın nasıl buldular Kıbrıs Cumhuriyeti iç hukuk yolunu:

Toprak gaspçısı müteahhitlere ve emlakçılara açılan davalardan önce önemli bir dava daha vardı: Şekersavas Davası.

Meşhur Girnelilerden Şekersavas 2016’da Türkiye aleyhine bir dava açtı Kıbrıs Cumhuriyeti’nde.

Mahkeme dedi ki: Yabancı devletler yerel mahkemelerde yargılanamaz. Ama Kıbrıslı Rumların mallarını gasp eden kişiler yargılanabilir.

Başka bir yazıda tarihi değeri olan Şekersavas Davasını detaylı bir şekilde yazarım.

İşte bu şekilde, zorla yerinden edilen Kıbrıslılar el yordamıyla ilerletiyor hukuk mücadelesini…

Şekersavas davası reddedildi ama kararı yeni bir yol açtı.

AİHM Kıbrıslılara kapıyı kapattığı için ya yeni bir yol bulunacak-tı ya yeni bir yol açılacak-tı!

AİHM’in yolunu Kıbrıslılara 1975’te Varoşa’nın kapısına dayanan zorla yerinden edilmiş 30.000 kadının başlattığı ve 1989’a kadar devam eden Women Walk Home mücadelesi açtı.

1975’te 3 gün yağmurun altında bekleyen 30.000 kadına BM askerleri barikat oldu. O kadınların Varoşa’ya girmesine izin verilseydi işgal 50 sene sürmeyecekti!

Bu işgal ve ırkçı bölgelere dayalı apartheid düzen sürsün diye vardır BM ve AİHM!

Nasıl der Nâzım?

-Bunca yalan, “Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız bu ölümlü, bu yaşanası dünyada, bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir”…

About the author