
Aziz Şah – Bugün tek bir örnek üzerinden size Taşınmaz Mal Komisyonu’nun nasıl bir HIRSIZLIK AYGITI olduğunu anlatayım…
Buradaki “hırsızlık” üç anlamda kullanılıyor: Mülkün maddi değeri, zaman ve adalet anlamında.
Dinleyin…
***
2017 yılında Taşınmaz Mal Komisyonu’nda kapanan bir dava var: 77/2010 sayılı Jasmine Court Otel ve yoldan denize 86 dönüm arazinin davası.
Jasmine Court Otel Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki Türk sömürge rejiminin en önemli sembollerindendir.
Neden mi?
1990’larda Türkiye’de kumarhaneler tasfiye edilip Kıbrıs’ın işgal bölgesine taşındı. Yani Türkiye pisliğini, mafyasını, kara parasını Kıbrıs’a taşıdı.
İlk gelen de öldürülen Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal’dı. Topal ailesinin kirasındadır Jasmine Court…
Bu anlamda tarihi bir öneme sahiptir Taşınmaz Mal Komisyonu’ndaki Jasmine Court Davası.
Otel ve 86 dönüm arazinin yarısı Royal Bank of Scotland’a aittir, diğer yarısı ise Ermeni bir aileye ait…
Sadece arazinin değeri 150 milyon Sterlin, otel-kumarhanenin değeri 100 milyon Sterlin…
2017 yılında duruşma sonucunda kapandı bu dosya. Taraflar karşılıklı olarak istinaf etmeyeceklerini bildirdiler.
Maddi değeri yaklaşık 250 milyon Sterlin değerindeki otel ve araziye ödenmesi için TMK’da biçilen değer 22.7 Milyon Sterlin!
%10 değerinin altında…
TMK’da malın değerinin nasıl belirlendiği konusunda bir kriter yoktur. Hırsızlık da orada başlar. Bugüne kadar konuştuğum bütün avukatlar “TMK’nın gasp edilen mallara belirlediği bedel %10’un altındadır” dedi. Ortalama 1 milyon Sterlin değerinde arazinize karşılık alacağınız 80 bindir. Taksit taksit senelerce. O da öderlerse!
Jasmine Court’un ve arazisinin maddi değeri 250 milyon Sterlin…
Jasmin Court’ta bugüne kadar Milyarlarca Sterlin döndü…
TMK’nın biçtiği değer ise 22.7 Milyon Sterlin!
Buna hırsızlık değil de ne denir?
Ama hırsızlık bu kadarla da kalmıyor: Bu sadece mülkün maddi değerinden yapılan hırsızlıktır.
2017’den bugüne 8 sene geçti. Tek kuruş ödeme yapılmadı. İşgal rejimi ne zaman isterse o zaman yapacak ödemeyi ya da yapmayacak!
İşgal rejiminin Taşınmaz Mal Komisyonu Yasası’nda faiz yoktur. Yani Mülkün %90’dan fazla değerini çaldılar, 8 senedir de faizini çalıyorlar.
Ama Ermeni ailenin itiraz edebileceği bir mahkeme yok. Çünkü Taşınmaz Mal Komisyonu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi himayesinde bir HIRSIZLIK AYGITI’dır. Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki gasp rejiminin parçasıdır!
***
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’nin toprak üzerinde işlediği savaş suçlarını “tazminat” ile meşrulaştırmak için “Taşınmaz Mal Komisyonu” (TMK) kurdurdu.
Tarihte eşi benzeri yoktur bu yaşadığımızın:
-Yabancı bir ordu bir ülkeyi işgal etti. Ve işgalin adı “mülkiyet meselesi” oldu!
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de işgalci devlete, işgal ettiği toprakların %10 değerinin altında bedel ödeyerek gaspı yasallaştırma ruhsatı verdi. Bunun için Taşınmaz Mal Komisyonu kuruldu.
Komisyon’un iki olayı vardır: Tüzüğü ve Yasası.
TMK Yasası ve Tüzüğü, Komisyon çalışmasın diye hazırlandı. Ya da daha doğrusu, Türk işgal rejimi zorla yerinden ettiği Kıbrıslılara işkence etsin diye hazırlandı.
TMK yapısı itibarı ile hem işlememesi hem de hakkınızı aramanızı engellemek için kuruldu.
AİHM’in ruhsatı ile Türk işgal rejimine kurdurulmuş bir kurt kapanıdır TMK…
-Taşınmaz Mal Komisyonu’nda içine gireni yemek kanundur!
İki teknik detay var:
-TMK Yasası askeri bölgelerde işlemez. En başta Varoşa’da işlemez. Başvurup ölene kadar beklersiniz…
-TMK Tüzüğü’ne göre “KKTC içişleri bakanı” imza atmadan varılan hiçbir anlaşma (sulhname) işleme konmaz. TMK dosyaları bu şekilde yıllarca bekletilebilir. Mal sahibi ölene kadar. Amaç mülkiyet sorununu çözmek değil, zorla yerinden edilen Kıbrıslıları ölene kadar süründürmektir…
Silah zoruyla toprağından kovulmuş olan Kıbrıslılar tuzağa düşüp TMK’ya başvurduktan, yaklaşık 10 sene uğraştıktan sonra, malının değerinin %10’unun azını tazminat olarak kabul ettikten sonra bir anlaşma imzalanır. Buna “sulhname” denir. Bu, “imzayı attıktan sonra bir hak iddiasında bulunmayacağım” demektir.
Bu anlaşmayı zorla yerinden edilen Kıbrıslı ile “KKTC İçişleri Bakanlığı” imzalar. İşgal rejimi senelerce imzayı atmadan “sulhname”yi rafta bekletir. Jasmine Court Davası’nda Ermeni aileye yapıldığı gibi…
AİHM işgal rejiminin eline bir tecavüz aparatı verdi: 1974’te mağdur edilen insanların mağduriyetine mağduriyet eklemek için kullanır işgal rejimi TMK’yı.
O imza atılmadan “sulhname” senelerce bekletilir. Toprağından kovulan Kıbrıslıların gidebileceği ve şikayet edebileceği bir mahkeme de yoktur. Çünkü AİHM kapıyı kapattı…
Anladınız mı neden Kıbrıslı Rumlar Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemelerinde tazminat ve ceza davaları açıyor?
İşgalin aşağılamasına ve işkencesine direnmek için!