
Aziz Şah – Unutulmuş bir hikâye…
Filistinli mültecilerin 1988’de Limasol’da bombalanan Kıbrıs Cumhuriyeti bayraklı “Eve Dönüş Gemisi”ni hatırlatalım.
***
2010’da Gazze ablukasını yarmak için yola çıkan Mavi Marmara gemisine Siyonistler baskın yaparak 31 Mayıs’ta 10 kişiyi öldürmüştü.
Mavi Marmara’dan 15 sene sonra, Özgürlük Filosu Koalisyonu’nun Madleen gemisi Gazze’ye doğru 1 Haziran’da yola çıktı. 9 Haziran’da gemi Siyonist teröristler tarafından basıldı ve mürettebat rehin alındı.
***
Yıl 1988, aylardan Şubat.
9 Aralık 1987’de başlayan Birinci İntifada’dan yaklaşık iki ay sonra…
Filistinliler ulusal kurtuluş mücadelesi nasıl verilir diye ders veriyor insanlığa…
İşgal altındaki Filistin’de çocuklar tanklara karşı taşlarla mücadele ederken Filistin diasporası mücadeleyi uluslararası alana taşımak için bir gemi seferi düzenledi.
1988’deki gemi sonrakilerden farklıdır: Filistinli mültecilerin “geri dönüş” mücadelesiydi. İnsani yardım taşımıyordu, Filistinlilerin vatan hakkını savunuyordu.
Filistin’de birinci işgal harekâtı 1948’de gerçekleşti. Yaklaşık 800.000 kişi zorla yerinden edildi. İkinci işgal harekâtı ise 1967’de gerçekleşti.
Filistinlilerin geri dönüş mücadelesi için işgalden 40 sene sonra 1988’de Filistin Kurtuluş Örgütü bir gemi seferi planlar.
Yunanistan’ın Pire limanından işgal altındaki Filistin’in Hayfa limanına doğru…
Gemide zorla yerinden edilmiş 135 Filistinli, 400 yabancı gözlemci ve 300 basın mensubu yer alacaktı.
9 Şubat 1988’de Pire limanından yola çıkacaktı gemi.
Gemi “Eve Dönüş Gemisi” olarak adlandırılır.
Amacı, BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi’nin de ilan ettiği temel insan hakkı olan zorla yerinden edilenlerin evlerine dönüş hakkını pratikte savunmaktı.
Çünkü uluslararası hukuk ve insan hakları ilkeli ve tutarlı bir şekilde savunulmadığı takdirde hiçbir anlam ifade etmez.
9 Aralık 1987’de başlayan taş intifadasına 9 Şubat 1988’de gemi intifadası eklenir…
Tabii ki o gemi hiç yola çıkamaz!
Geminin varlığı bile işgal rejimine karşı ciddi bir eylemdi.
İşgal rejiminin başbakanı Yitzak Şamir,
-“Dönüş yolculuğu İsrail’e savaş açmak demektir. Bu geminin Hayfa’ya gelmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz” der.
Doğruydu dediği: Siyonist yerleşimcilerin işgal ettiği toprakların sahiplerinin evlerine geri dönüş mücadelesi işgalcilere açılmış bir savaştır.
9 Şubat’taki gemi seferine karşı MOSSAD sahneye çıkar. Önce gazeteciler sonra denizciler tehdit edilir. Yunan armatörler İsrail’in ticaret ambargosundan korkar…
Hürriyet gazetesinin gemiye binecek olan muhabiri Ceylan Göllücü’nün yazdığına göre FKÖ gemi için Türkiye’ye başvurur ancak geri çevrilir.
Ve sahneye Kıbrıs Cumhuriyeti bayraklı “Sol Phryme” gemisi çıkar…
15 Şubat’ta Limasol’da FKÖ’nün üst düzey üç yöneticisi bombalı saldırıda öldürülür.
16 Şubat’ta da “Eve Dönüş Gemisi” patlatılır.
***
1988’de hiç yola çıkamayan bu gemide din adamları da vardır. Fransız Katolik Piskopos Jacques Gailllot şöyle der:
-“İnsan hakları bölünemez bir bütündür. Katoliklerin hakları söz konusu olduğunda ayaklanıp, başka dinlere mensup olanların hakları ayaklar altına alındığında susmak çifte standarttır”…
Çok basit sözler. Çok basit. Ama iş pratiğe geldiğinde çoğunluk burun kıvırır…
Bugünkü Kıbrıs Cumhuriyeti liderliğinin bir lafı vardır, “Tarihin doğru tarafındayız” diye.
Kıbrıs’ın tarihte durduğu yer hiç değişmedi. Krallar, imparatorlar, işgalciler ve liderler değişti ama Kıbrıs’ın tarihte durduğu yer hiç değişmedi.
Kıbrıs sömürge dünyasının tam ortasında durur.
Kıbrıs ile Filistin’in işgale ve sömürgeciliğe karşı ortak mücadelesini anlatan afişler ortak tarihimizin belgesidir.
Demem o ki, Hristodulidis soykırım rejimi İsrail ile tokalaşarak tarihin yanlış tarafında duruyor olabilir…
Ama Kıbrıs tarihin doğru tarafındadır, çünkü Kıbrıs’ın kendisi bir sömürgedir.
***
-Bay Hristodulidis, dinle!
Uluslararası hukuk ve insan hakları bölünemez.
Kıbrıs’ta tüm siyasetinizi BM kararlarına ve uluslararası hukuka dayandırıyorsunuz.
Sonra da işgal edilmiş Filistin’de BM kararlarına ve uluslararası hukuka karşı soykırımcılardan yana taraf mı oluyorsunuz?
-Bay Hristodulidis!
Kıbrıs’ın ve Kıbrıslıların ayağına vurduğun zincirin bile farkında değilsin…
Filistin’e ihanet Kıbrıs’ta işgale hizmettir!
***
Bugün Ağrotur’dan kalkan uçaklar Londra’dan kalkmaktadır. Kıbrıslılara kimse sormaz Ağrotur’dan uçak kaldırırken, çünkü Ağrotur Londra’dır!
Bu yüzden Kıbrıs’ta Filistin için verilecek olan mücadele ancak Ağrotur’u Kıbrıs toprağı yapmaktan geçer…
Filistin için Kıbrıs’ta mücadele etmek üniter Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bağımsızlaştırma ve (İngiliz üsleri dahil) toprak bütünlüğünü sağlama mücadelesidir.
1988’de Filistinli mültecilerin hiç yola çıkamayan “Eve Dönüş Gemisi”ne boşuna mı Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı çekilmişti?
Daha temiz bayrak yoktu çekebilecekleri!