
Aziz Şah – İşgal bölgesinde Ekim 2025’te Türkiyeli yerleşimcilerin oylarıyla bir kez daha seçim yapılıyor…
1974 işgali bir milattır ancak Türkiye’nin Kıbrıs’ı işgalinden önce de toplumumuzda hiç özgür seçim yapılmadı.
Özel Harp Dairesi Başkanı Kemal Yamak “Ankara’da yapılan özel bir görüşmede” şu kararın alındığını yazar anılarında: “Cumhurbaşkanı Muavini”nin Dr. Küçük olmasını Albay Turgut Sunalp önerdi. Küçük’ten sonra da yerine Denktaş’ın geçmesine karar verildi.
Şöyle der Yamak: “Bu görüş kabul edildi. Aynen de tahakkuk edildi”…
Dr. Küçük’e karşı aday olan Zeka Bey’in adaylığını TC Elçisi çektirdi.
Sonra Dr. Küçük Ankara’ya çağrıldı. “Yeyceklermiş beni, benim etim düdüklü tencerede bile pişmez” diyerek gitti. Özel Harp Dairesi’nde Denktaş’tan yana adaylıktan çekilmesi için uyarıldı…
Buna karşın, “Bütün bunlara rağmen seçime girersem ne olur?” diye sordu Kemal Yamak’a Dr. Küçük.
Yamak cevap olarak şöyle dedi:
-“Kendiliğinden görevi cemaat liderine devretmiş bir cumhurbaşkanı olarak veya seçime girmiş, seçilmemiş, seçilememiş bir cumhurbaşkanı olarak ayrılmak, sizin tercih ve takdirlerinize bağlıdır Sayın Küçük”…
Sonra da Denktaş’a karşı aday çıkan Ahmet Mithat Berberoğlu’na silah çektiler.
1974 öncesi Kıbrıslı Türk toplumunun “seçim” tarihi budur.
***
Zeka Bey’i Dr. Küçük için hesaba çektiler. Dr. Küçük ve Berberoğlu’nu Denktaş için hesaba çektiler. Otuz sene sonra Eroğlu’nu Denktaş için hesaba çektiler. Denktaş’ı da Mehmet Ali Talat için hesaba çektiler…
Yaşlı Küçük’e çekip yerine genç Denktaş’ı geçirdiler. Yaşlı Denktaş’ı çekip yerine genç Talat’ı geçirdiler.
2005’te Ankara’nın koltuğa oturttuğu Talat’ın 2010 seçimindeki halini Kıbrıs Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas anılarını yazdığı “Sessizleştirilen tarih” kitabında şöyle anlatır:
-“Talat, birlikte görüntü vermemiz ve görüş birliklerini açıklamamızı çok istedi, çünkü bunun 2010 Nisan’ında yapılacak sözde seçimler sonrasında Kıbrıs Türk toplum lideri olarak devam etmesine çok yardımcı olacağına inanıyordu.
Aslında, zaferine kesin gözüyle bakıyordu. Çünkü bana Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini destekleyeceğini söylüyordu.
Nitekim, Erdoğan’ın ve partisinin Mehmet Ali Talat’tan her tür desteği çektiği ve el altından Derviş Eroğlu’nu desteklediği ortaya çıktı”…
Talat’ın ikinci kez sözde “Toplum Liderliği” seçimine girerken seçim sonucuna dair tek dayanağı Tayyip Erdoğan’ın kendisini destekleyeceğiydi.
Alışmış kudurmuştan beterdir.
2009 yılında sızan ses kaydında, seçimlere müdahale edip Tayyip Erdoğan’ı CTP’yi kazandırmaya çağırdığını söylüyordu Mehmet Ali Talat:
-“Ben zaten onlara söyledim… Yardım edin CTP’ye de kazansın… Çeşitli yollardan mesela, kriz nedeni ile paket yapın. Ben bunu da söyledim Erdoğan’a”…
Kıbrıs’ı ve Kıbrıslıları kurban ederek Türkiye’yi diplomatik olarak 20 sene rahatlatan Mehmet Ali Talat’ı ikinci defa seçmedi Ankara.
Türk Dış Politikası için hangisi uygun maşaysa onu seçer Ankara!
Talat ile rahatladı Türkiye batıda. Eroğlu ile rölantiye aldılar “Kıbrıs meselesi”ni.
Doğalgaz bulununca “Kıbrıs meselesi” yeniden hararet yaptı.
Talat’ın seçimi kazanmak için nasıl Erdoğan’a bel bağladığını Hristofyas yazar anılarında.
Akıncı’nın nasıl seçtirildiğini ise Kıbrıs Cumhurbaşkanı Anastasiadis adına gizli diplomasi yapmak için Türkiye’ye giden Makarios Druşotis “Crans Montana” kitabında yazar.
Berikat Türk generalleri ve diplomatları ile Kıbrıslı Rumlar anılarını yazıyor!
Akıncı, 2012-14 döneminde Anastasiadis ile Erdoğan arasındaki gizli diplomasinin sonucunda seçilir.
Druşotis karşılıklı olarak Türkiye ile nasıl anlaştıklarını anlatır: Müzakereci Mavroyannis’in isteği üzerine AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi İtalyan Federica Mogherini, İtalyan şirketi ENİ’yi Kıbrıs’taki sondaj programını askıya alma konusunda ikna eder. Buna karşılık Türkiye de 6 Nisan 2015 tarihinde biten Navtex’ini yenilemez.
“Bu şekilde işgal altındaki topraklardaki seçimlerden sonra görüşmeler başlayabilecekti” der Druşotis.
Ama Druşotis şunu da söyler: “Eroğlu kazansaydı bile görüşmeler başlayacaktı”…
Türkiye’nin yerleşimci kolonisinde % 61 oyu Mustafa Akıncı rüyasında bile göremezdi Ankara’dan bu desteği görmeseydi.
2015’te Akıncı yerleşimcilerin oyuyla kazandı, 2020’de yerleşimcilerin oyuyla kaybetti.
2005’te müdahaleden memnun olan Talat, 2010’da çöp deliğine atıldı. 2015’te müdaheleden memnun olan Akıncı, 2020’de çöp deliğine atıldı.
***
Her seçimde “bu defa farklı, bu aday farklı” diye işgal rejimi meşrulaştırılıyor. Her seferinde işgal altında bu oyunu oynamayı kabul etmek işgalci adına manipülasyon yapmaktır!
Sandık matematiğinde Türkiyeli yerleşimciler Kıbrıslıların iki katıdır. Kimin seçildiğinin hiçbir önemi yoktur, kimin seçtiğidir önemli olan. Sandık Ankara’nındır, irade Ankara’nındır.
Yapılması gereken tek şey, yasadışı Türkiyeli yerleşimcilerin seçtiği “toplum lideri”nin Kıbrıslı Türkleri temsil etmediğini göstermektir.