Bir çift postal, bir çift çorap ve bir piyanonun 45 senelik hikâyesi

Aziz Şah – 20 Temmuz’un ilk ganimetinin bir çift postal olduğunu dinledim büyüklerden…

Öldürdüğü Rumun ayağındaki postalları bir çırpıda çıkaran mücahit kendi ayağına geçirir… 

-Tam ayağıma göreymiş, der…

Bu hikâyeyi 10 küsur senedir tekrar tekrar dinlerim… Hiç yazmadım ama… Ta ki Ecvet komutanın ayağında çürümeden sapasağlam kalmış çorapları duyana kadar…

Çıkardık dedikleri toplu mezardan çıkarmadıkları, gömdük dedikleri mezara gömmedikleri, insanlığıyla anılan Ecvet komutan…

Toplu mezarda üniforması çürümüş üzerinde…

Ama çorapları sapasağlammış…

Gömdük dedikleri yere gömmedikleri “ilk şehit”…

Farkında mısınız meselenin ciddiyetinin?

45 senedir 1974’ün ilk şehidi gömülemedi…

Bu “savaş bitmedi” demektir!

İçinde olduğu söylenen mezarda değil…

Ölülerimizi bile gömemedik!

Aramızda dolaşıyorlar…

Ölüler…

Ölülerimiz…

Gömemediklerimiz…

Gömmeyi bile beceremediklerimiz…

45 senedir ayağındaki çoraplar sapasağlam, çürümemiş. Şimdi o çorapları ailesine mi vereceksiniz? Bitmedi mi zulmünüz?

Savaşın “ilk ganimeti” bir çift postaldır diye dinledim. O postalla yürüdük 45 yılı… 46’ncı yıla girdik. Ganimet postalla yürüdüğümüz yol da, vardığımız yer de ortada…

45 yıldır 1974’ün ilk şehidi Ecvet komutanın içinde olduğu sanılan mezarda olmadığı ortaya çıktı…

15 yaşında Ecvet komutanın yanında mücahitlik yapmış bir “çocuk”la yürüdük Cemal Gürsel Caddesi boyunca…

Nam-ı değer Abohorlu ile…

15 yaşında bir çocuk mücahitti…

Şurada BM askeri vardı, burada mevzi vardı…

Girne kapısında gençler piyasa yapardı…

En güzel kıyafetlerini giyerlerdi, diye anlattı…

Girne kapısındaki Atatürk heykelinin dikildiği günü, heykele bomba atılan günü tane tane anlattı…

15 yaşında Ecvet komutanın “koruması”nda mücahitlik yapan o çocuk Atatürk heykelinin dikildiği günü gördü…

Ben de o heykelin önünde tekbir getirenlerin Afrika gazetesine karşı nasıl yürüdüğünü gördüm…

Bugün günlerden 22 Ocak…

Afrika’nın linç edildiği gün…

Televizyondan linçi izleyen eski mücahitlerin, “Biz bugünler için mi mücadele ettik, bize bunu Rum bile yapmadı” dedikleri gün…

Atılan taşlara karşı yazı yazdığımız masalarla barikat kurduğumuz gün bugün…

Çocuk mücahidin dikilişini gördüğü Atatürk heykeline 2018’de mazgal deliğinden baktığımız gün…

Bir Kızılderili atasözü der ki, başkası hakkında yargıya varmadan önce onun makosenlerini giyeceksin. 45 senedir “ilk ganimet” postalla yürüdük bu yolu. Ama varamadık o “başkası” hakkındaki yargıya…

45 senedir “ilk şehit” toprağın altında üniforması ve çorapları ile yatır. Ama yatır dedikleri mezarda yatmaz…

Aramızda dolaşır…

Huzursuz…

Bizim hikâyemiz bir çift postal ile bir çift çorabın hikâyesidir…

Şehit çocuğu, “ilk şehid”in çocuğu olduğu için küçük Nilgün’e bir piyano hediye gönderir bir komutan savaştan sonra. Başka bir komutan ise küçük Nilgün’e gönderilen piyanoya el koyar ve kendi çocuklarına götürür… 

Bizim hikâyemiz küçük Nilgün’e gönderilen ama el konulan o piyanoda çalınamayan şarkıdadır…

15 yaşında Ecvet komutanın yanında mücahitlik yapan “çocuk”, 46 sene sonra Cemal Gürsel Caddesi’nde yürürken bana bir soru sordu:

-Ecvet komutanın cenazesi ne zaman?

Bizim hikâyemiz bu soruda gizli…

(22 Ocak 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author