Güneyin Emekçileri yolun kendisidir

Aziz Şah – Güneyin Emekçileri yolu tuttu yürüyor. Yolu yürürken yol oldu Güneyin Emekçileri. Bütün Kıbrıs’a giden yol…

Larnaka’ya, Limasol’a, Baf’a, Lefkoşa’ya ve köylere dağılacaklar…

Bir işçinin çalışmasının tek bir amacı vardır. Ev…

“Ev” kelimesi o kadar büyük anlamlar içerir ki! Bütün kavga bir ev ve içindekiler içindir. Gerisi teferruattır… Dünya bir evden ibarettir! Bir evle yetinmeyenler evin manasını da hiç öğrenemezler…

Kapı açıldı ve geçip gittiler. Kiminin kalacak yeri var, kimi arabasında yatacak. Evini arayacak… Gap gacak, döşek yiyecek, evlerini sırtlarına aldılar…

Kendi yurtlarında mülteci oldular! Kuraldır: Bir mülteci varsa onu kovan da vardır…

Kuzeydeki rejim kovdu Güneyin Emekçilerini. Türk’ten Türk’e kampanyasına çomak soktukları için sorun olarak gördüler onları…

1950’lerde iki toplumlu sendikalarda nasıl istifa ettirdilerse işçileri, öyle kovdular kuzeyden Güneyin Emekçilerini…

Alıştılar çünkü Lefkoşa’nın sokaklarında tekbir getirerek kelle isteyenlere. “Ela re, ela” diye ekmek ve hürriyet isteyenler hazımsızlık yaptı…  

Herkes Tatar’a ve Özersay’a öfke kustu. Çünkü bu diyarda herşey onlardan sorulur…

Ne TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı ne AKP Temsilcisi…

Ne TC Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü ne Teknik Heyet…

Ne Elçilik ne Komutanlık…

Herşey bu diyarda Tatar ve Özersay’dan sorulur değil mi?

Ol mahiler ki derya içredir, deryayı bilmezler, diye bir söz vardır. O balıklar ki denizin içindedir, denizi bilmezler. Sizin hesap da o!

Tatar ve Özersay’ı sorumlu tutarak öfke kusanlara baktım. İçtima aldım! Hiçbiri yoktu Güneyin Emekçilerinin eylemlerinde…

Bir elin parmakları kadar insan destek verdi Güneyin Emekçilerinin eylemlerine. Kafası bozdukça göç etmekten bahsedenler vardır. “Bu ülkeden bir halt olmaz, gideceğim” diyenler. En çok onlar kızdı bu duruma; onlardan hiçbiri gelip destek vermedi Güneyin Emekçilerinin eylemlerine…

Bunlar ya hayatlarında hiç yurtdışına çıkmamışlardır ya turist olarak bulundukları ülkelerde yaşamayı kolay sanırlar…

Özendikleri ülkelerde ödenmiş bedellerden hiç haberleri yoktur, tepeden inme haklara konacaklarını sanırlar turist gibi göç edince…

Suriye’de bir duvar yazısı vardır. “Ülkemi terk etmeden önce, herşeyi yaptım, bunu bil” yazar…

Durmadan atıp tutarsınız, çekip gideceğim diye… Ama gidemezsiniz! 21. yüzyılda her yer cehennemdir, gidecek yer yoktur! 1970’lerde “Gastarbeiter” bekleyen bir Almanya yok bugün, “fish and chips” dükkanı açıp köşeyi döneceğiniz bir İngiltere yok, Amerikan rüyası kabusa dönmüş… 

Gideceğiniz yerde kimse sizi çiçeklerle karşılamayacak!

Atıp tutuyorsunuz, gideceğim diye… En çok bu yüzden öfkelendiniz eylemlerine katılıp destek vermediğiniz Güneyin Emekçilerinin durumuna…

Suriye’deki duvar yazısını yazabilir misiniz siz?

Gitmeden önce herşeyi yaptınız mı?

O zaman hiçbir yere gidemezsiniz…

Gidemeyeceksiniz de…

Ya kalmak için savaşacaksınız ya da çürüyeceksiniz bu diyarda…

İyi bakın Güneyin Emekçilerine, onlar ne yaşıyorsa bu memleket onu yaşayacak!

(10 Haziran 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author