Oz Karahan – “Her gün Türk ordusuna ‘İşgal Ordusu’ deyip, Anavatan Türkiye’yi ‘işgalci’ diye nitelendiren, ‘İşgalciden kurtulmak için işbirliği’ öneren bu kiralık beyinlerin sahiplerine “Evet ulan işgalse işgal, sen de benim esirimsin’ diye haykırıp boyunlarına esaret tasması geçirmek için neler vermezdim bilseniz.”
“Her gün inadına ayaklarımı yıkatır, canım sıkıldığında tokadı patlatırdım.”
“Sigaramı söndürmek için kül tablası falan kullanmazdım. ‘Uzat lan dilini’ derdim.”
“Sabahları kalktığımda antrenman için kum torbası aramazdım. Yorulana kadar zevk için döverdim.”
“Gece yatmadan önce ‘Tövbe ediyor musun?’ diye sorar, olumsuz cevap aldığım günün ertesinde boğazındaki tasmayı biraz daha daraltır, işkenceyi biraz daha ağırlaştırırdım.”
“İşkenceden bıktığımda hadım ederdim herifleri…”
“Sonra da ‘İşgal Ordusu’ dedikleri askerlere götürüp bildiklerini yapmalarını söylerdim.”
Bu sözlerin yazarı artık “Başbakan Yardımcınız”…
Yarın “Başbakanınız”…
Ondan sonraki gün de “Cumhurbaşkanınız” olacak.
Ve bunlar olurken “irademiz” diye sokaklarda dans eden insanların hiçbirinden bir ses çıkmayacak…
Üç maymunu aynı anda oynayarak gözlerini, kulaklarını ve ağızlarını kapatarak yaşananların geçmesini bekliyor çoğu.
Bazıları ise hala “Türkçe konuşan Kıbrıslıların iradesi federal Kıbrıs’tır” gibi zırvaların peşinde ekmek arıyor.
Artık kendinize gelmenizin zamanı geçmedi mi?
Şunu anlayınız artık:
Bir savaş suçu olarak işgal edilen topraklara gönderilen illegal yerleşik nüfusa ses çıkarmadığınız sürece senin iraden “Erhan Arıklı”dır!
Senin iraden o barış yapmak istediğin Rumca konuşan Kıbrıslıları öldürmek ile ilgili bir davadan İnterpol tarafından aranan bir kişidir!
“Benim” ile başlayan cümlelerinizle artık kimseyi kandıramadığınızı ne zaman anlayacaksınız?
Ne dünya, ne de Rumca konuşan Kıbrıslılar senin o korkak ve alt metinli cümlelerinden bir şey anlamıyorlar.
İnsan gibi dik durup “benim irademe illegal yerleşikler kullanılarak müdahale ediliyor” demediğin sürece de bu durum değişmeyecek.
Sen ne kadar uğraşırsan uğraş, yarın Arıklı’nın yapacağı her açıklama hem dünya hem de Rumca konuşan Kıbrıslı basınında “senin iraden” olarak yansıtılacak.
Ve şunu da bil:
Bu yazının başında söylenenleri yazan kişi ve bu duygu ve düşünceleri ile Kıbrıs topraklarında bir savaş suçu olarak bulunan o çoğunluğun hisleri, sana yapmak istediklerinin ve yapabileceklerinin defalarca filtrelenmiş halidir.
“Ben işgal ordusu demiyorum” ya da “bundan sonra demeyeceğim” diye de kendini kandırma.
Yapman gerekeni yapmadığın halde, bu sapık ve hasta zihniyetin ürettiği herşeyi tattıracaklar sana sadece Kıbrıslı olduğun için.
Aynı bugün illegal yerleşiklerin partisi içinde yer alan Ahmet Yönlüer’in dün sana söylediği gibi…
Üstlerinde sadece bir don ile geldikleri bu topraklarda insan yerine koyduğun bu topluluğun sana karşı duyduğu “intikam” hissini ve “Kıbrıslıların bize çektirdikleri yeter, şimdi biz onlara çektireceğiz” sözlerini kendi içlerinden birinin açıkça deşifre etmesinin üzerinden ne kadar geçti?
Boynuna 46 yıl önce geçen tasmaya ses çıkarmadığın içindir bu yaşadıkların.
Ve eğer sesini çıkarmazsan, “tövbe” etsen bile sana yapmak istediğini en hafif haliyle bağırıyor yüzüne bugün yan kapında oturttuğun cellatların…
(13 Aralık 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)