Şener Levent – Kuşkusuz ki son zamanların en anlamlı eylemini güneyde Astromerit’teki gençler yaptı…
Gittiler ve ellerindeki çelik makaslarla ara bölgeye örülen dikenli telleri kestiler…
-Siz bizim yurdumuzu bölemezsiniz, dediler…
Sonra kestikleri telleri alıp İçişleri Bakanlığı’na gittiler…
Ve bakanlığı tellediler…
Bravo gençlere!
Yurdumuz zaten 47 yıldır bölünmüş…
Bir de siz mi böleceksiniz onu baylar?
Yönetime verdikleri bu güzel ders için kutlarım gençleri…
İnsan bir kere ölür…
Bir yurt kaç kere bölünür?
Anladım kaçakçılığı önleyeceksin…
Böyle mi önlenir?
Tek çare dikenli tel çekmek mi oraya?
İnsan ticareti ile kuzeyden güneye mülteci akınını önlemek istersen, kendi içindeki işbirlikçilere bak önce…
Yakalayabilirsen onları yakala!
Kuzeydeki kaçakçının güneyde bir işbirlikçisi var mutlaka…
Güneydekinin de kuzeyde…
Çok yazdım bu köşede…
İki toplumlu işbirliğinin en güzel örneğini kaçakçılar sergiliyorlar bu ülkede…
Risk alıyorlar…
Keşke çözümcü ver barışçılar da onlar kadar risk alabilselerdi…
Kaçakçılar yasadışı iş yapıyorlar…
Onlar ise yasal…
Egemenlerin kendi çıkarlarını korumak için önümüze koydukları yasaları çiğnemeden neyi başarabiliriz ki?
Hiçbir meşru yanı kalmamış hayatımızın…
Mevcut yasalar ancak teslimiyetçiliğe götürür bizi…
Kurtuluşa değil…
Askerliğe de, askeri tatbikatlara da boyun eğmemizi talep ediyorlar bizden…
Bunlar için yasalar yapıyorlar…
Uymak zorunda mıyız?
Uymadığımızda bizi cezalandıracaklar ve hapse mi atacaklar?
Atsınlar!
Direne direne kazanacağız diyen siz değil misiniz?
Direnin öyleyse…
Bu memlekette yerinden sökülüp atılması gereken heykeller ve anıtlar var…
Kim sökecek?
Şövenistlik ruhunu kim gömecek burada?
Değiştirilmesi gereken nice sokak ve cadde isimleri var…
Kim değiştirecek?
Kaçakçılar başarıyorlar ve ancak dikenli tellerle mücadeleye zorluyorlar onları…
Biz neden yıkamıyoruz hala bizi ayıran duvarları?
Yurdumuzun bir yarısından diğer yarısına neden hala yurtdışına gider gibi gidip geliyoruz?
Yasa koyucular öyle istiyor da ondan mı?
***
Anladım kaçakçılığı önleyeceksin dikenli tellerle…
Peki, bundan çok daha tehlikeli olan uyuşturucuyu nasıl önleyeceksin?
Leymosun limanı ile Larnaka Havaalanı’na da mı dikenli tel çekeceksin?
Bak yedi bitirdi toplumu bu meret…
Önleyemiyorsun ama…
Yurtdışından yurdumuza akan uyuşturucunun da Rum ve Türk işbirlikçileri var…
Yıllardır işleri tıkırında…
Bu işte para çok…
Bu paracıkların dağılımından sebeplenir en ummadığın makamlarda oturanlar da…
Yakalayabilirsen yakala!
***
Bak altın pasaport ticaretinden milyonlar kazandılar da ruhun sezmedi…
Doğruyu söyleyen birkaç kişi de çıkmasa farkına varmazdı kimse…
Oraya da niye dikenli tel çekmedin ki…
E, balık baştan koktuysa, ne yapayım ben sana…
Kendi kendini de yakalayamazsın ya…
Bal tutan parmağını mı yalar?
Yala öyleyse yala!
***
Tepelerden ve dağlardan silinecek çok bayrak var bu memlekette…
Kim silecek?
Bilmem bunun da bir yasası var mı?
Yoksa her isteyen istediği tepeye ve dağa bir bayrak boyar mı?
Eğer yasası varsa ve bunları silmek bir suç ise, o yasayı çiğnemeden yapabilir miyiz bunu?
Bölünmüş adamız bölünmüş kalsın diye…
Bu adada şöven ruh hiç ölmesin diye…
Bir asır hep ateş-kes durumunda kalalım diye…
Bizi koyun gibi gütsünler diye…
Yapılıyor tüm bu yasalar…
Direne direne kazanacaksak, bu yasaları çiğnemeden kazanabilir miyiz?
***
Dikenli telleri çelik makaslarla kesen gençlere selam olsun…
Ve hepimize örnek olsun!
Bu eylemle yeni ufuklar sundular bize…
Yurtseverlik budur işte!
Bölünmüş yurdumuzu bir de siz bölemezsiniz efendiler…
İnsan bir kere ölür…
Bir yurt kaç kere bölünür?
(24 Mart 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)