Oz Karahan – Konsesyonal ve üniter Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüşten sonraki hedefin “çoğulcu demokrasi”ye geçiş olması önemlidir.
Bu geçişin gerçekleşebilmesi için en önemli etkiyi, şüphesiz kültür ve eğitim alanlarında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasama organlarında Rumca konuşan ve Türkçe konuşan Kıbrıslıların birlikte alacakları kararlar yaratacak.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal düzeninin yeniden tesisinden sonra yapılması gereken şey kademeli olarak anayasadaki ayrılıkçı öğelerden kurtulunmasıdır.
Rumca konuşan Kıbrıslı toplumunun içerisinde de bu yönde büyük bir fikir birliği mevcuttur.
Burada izlenecek yol basittir.
İlk önce tüm Kıbrıslıların kolaylıkla hemfikir olacağı gibi anayasadaki ayrılıkçı terminoloji güncellenecektir.
“Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” prensibi bu noktada en önemli kılavuzdur.
İşte bu güncelleme ile birlikte ilk anayasal düzenin restorasyonu noktasında ele alınması gereken konu “cemaat meclisleri”dir.
Çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasına göre kültür, eğitim ve öğrenim konuları cemaat meclislerine bağlıdır.
Ancak bugün pratikte bu böyle değil.
1963-64 anayasal krizinde Rumca konuşan Kıbrıslıların dile getirdiği bir konu da “Eğitim Bakanlığı”nın kurulmasıydı.
Ve şu anda anayasaya aykırı olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nde bir Eğitim Bakanlığı bulunmakta.
Ne yazık ki, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kendi elimizle hediye ettiğimiz için bu bakanlıkta Kilisenin etkisi çok fazla.
21. yüzyılın da getirdiği modernleşme ile Rumca konuşan Kıbrıslıların büyük bir kısmının da bu durumdan pek memnun olmadığını söylemek yanlış olmaz.
“Laik eğitim” sesleri gün geçtikçe yükseliyor burada.
Şu anda Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yaşayan Rumca konuşan ve Türkçe konuşan Kıbrıslılar öğrenimlerini aynı okullarda alıyorlar.
Halihazırda Limasol’da Türkçe konuşan ve Rumca konuşan nüfus aynı okullarda birlikte ders görmektedir.
Adanın güneyinde Türkçe konuşan Kıbrıslı nüfusun çok az olması sebebiyle Türkçe eğitim verilen sınıflarda, Gurbetler ve Türkiye’den Kıbrıs’a siyasi sebeplerle sığınmış Kürtler ile birlikte eğitimlerine devam etmekteler.
Türkçe konuşan Kıbrıslı öğretmenler ile birlikte…
Ortak milli eğitim bakanlığı denemesi için laboratuvar niteliğinde örnekler de mevcut anlayacağınız.
Üniter devlete geçişten sonra bir Rumca konuşan ve bir Türkçe konuşan başkana sahip bir eğitim bakanlığı oluşturulması, ortak eğitim konusunu kökünden çözecektir.
Bunun için cemaat meclislerinin kaldırılması veya ilk etapta eğitim ve kültür konularındaki yetkilerinin alınması yeterlidir.
Elbette bu bakanlık ve genel olarak Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası da çağdaş, demokratik ve en önemlisi laik değerler üzerinde revize edilmelidir.
Yapılacak bütün değişikliklerin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasal organlarında, demokratik olarak gerçekleşmesi gerektiğini söylememe zaten gerek yok.
Kısa bir geçiş süreci belirlenerek Rumca konuşan ve Türkçe konuşan Kıbrıslıların ortak, modern ve Kıbrısçı bakış açısı üzerine (Kıbrıslılık bilinci doğrultusunda) oturmuş bir müfredat oluşturması, Kıbrıslıların ortak vatanlarında kaderlerini tayin edebilmelerinin tek yoludur.
“Kıbrıslı” bir eğitim sistemi ile bir “asimilasyona” uğrayacaklarını savunan part-time Kıbrıslı federasyoncular da dahil olmak üzere tüm bölücü ve ayrılıkçı zihinlere, şu anda içinde bulundukları “toplumsal yok oluşu” hatırlatınız.
Çünkü bugün Kıbrıs sorununa alternatif olarak sundukları “gettocu” çözümler neticesinde Türkiye tarafından özgürlükleri ve bu adadaki varlıkları hızlı bir şekilde ellerinden alındığı için asimile olma kısmını fazla hissedemiyor oldukları görülmekte.
(29 Mart 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)