Oz Karahan – 30 Mayıs 2021 tarihinde Kıbrıs’ın özgür bölgelerinde Temsilciler Meclisi seçimleri gerçekleşti.
Bildiğiniz gibi toplamda 80 sandalyeli meclisin 56 sandalyesi Rumca konuşan Kıbrıslılara, 24 sandalyesi ise Türkçe konuşan Kıbrıslılara ait.
Türkçe konuşan Kıbrıslıların Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki makamlarını kendi rızaları ile terketmesinden sonra meclis dahil tüm makamlardaki sandalyeleri boşta.
Bu sebeple geçtiğimiz günlerde seçimler sadece Rumca konuşan Kıbrıslıların sandalyeleri için gerçekleşti.
Bunun altını çizmekte önem görüyorum, çünkü yine bu seçimlerde Kıbrıs’ın işgal bölgelerinde “neden Kıbrıslı Türkler gidip oy vermediler ve ELAM’ın seçilmesine izin verdiler” ya da “seçim pusulasında neden sadece Yunanca yazıyor” ya da “kesin hükümette ELAM olacak” tarzı birçok eksik bilgiye dayanan şey duydum.
Yine işgal bölgelerinde seçim sonrasında öne çıkartılan konu ELAM’ın oylarını artırması oldu sadece.
Bu konu ile ilgili de birçok kişi özel olarak ulaşıp fikrimi sordu.
Bugün bu köşeden kısa bir analiz yapmak isterim.
Öncelikle Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 yılında kurulduğundan bugüne anayasal olarak başkanlık sistemiyle yönetilen üniter bir devlet.
Temsilciler Meclisi’nin yetkileri oldukça kısıtlı.
Partilere ve siyasi yapılara kürsü sunmaktan daha fazla bir yetkisi olduğunu söylemek biraz yalan olur.
Bunu sadece meclisin yetkisi dahilinde değil, buradaki siyasi atmosferi de işin içine katarak söylüyorum tabii ki.
Bu seçimler hakkında Kıbrıslılar için en büyük hayal kırıklığı, ELAM’ın oylarını bir miktar artırması değil, DİSİ’nin tekrar birinci parti çıkmasıdır.
Anastasiadis’in başkanlık döneminde içine karıştığı yolsuzluk ve skandallar ve parti yetkililerinin de bu skandalların içinde çokça yer alması burada büyük rahatsızlığa yol açmıştı.
Ama gelin görün ki aynı Türkçe konuşan Kıbrıslılar gibi Rumca konuşan Kıbrıslılar da seçim öncesi söylenip, seçim zamanı o pastadan bir dilim ya da kırıntı almak umuduyla ezber bozmadı.
ELAM’ın sandalye sayısını bir tık artırmasının sebebi, DİSİ ve AKEL gibi siyasi eliti oluşturan partilerin yolsuzluklarına karşı insanların bir tepki göstermek istemesiydi.
İkinci sebebi ise, Kıbrıs’ın özgür bölgelerinin şu anda Avrupa’da mülteci sayısının nüfusa oranı noktasında birinci sırada yer alması.
Özellikle Türkiye’nin ve işgal rejiminin Türkiye’den ve kuzey bölgelerden mültecilerin özgür bölgelere geçişi için teşvik ettiği ve göz yumduğu biliniyor.
Mültecilerin diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi yerli halkın sahip olmadığı çeşitli avantajlara da sahip olması, pandemi sırasında hayatları eskisi gibi olmayan halk kesiminin canını sıkıyor.
Temsilciler Meclisi seçimleri sırasında propaganda noktasında kimsenin gündeminde Kıbrıs sorunu ya da Türkçe konuşan Kıbrıslılar gibi konular yok.
Konuşmalarda bu konuların açılması dahi müsaade edilmemekte, meclisin bu konuda bir yetkisi olmadığı için.
Bu sebeple kuzeyde yapıldığı gibi ELAM’ın yükselişi ile bu konuları bağdaştırmak abesle iştigal.
Zaten sadece seçim zamanı da değil, diğer zamanlarda bile bu iki konunun halkın gündeminin kaçıncı sırasında olduğu ayrı bir yazı konusu.
Bir de AKEL var…
Bir siyasi parti yerine ihtiyarlar heyeti ve ayrıcalıklı çocuklarının tarikatı olan AKEL yakın tarihindeki en düşük oyu aldı ve oyları daha da düşmeye devam edecek.
Türkiye’nin siyasi partisi olarak görülen AKEL’in tek problemi bu değil.
Aynı zamanda gerçek halktan kopuk olan siyaseti ve faaliyetleri sebebiyle yüzde 20 civarında oyu olsa bile toplumun yüzde 10’unu belki yansıttığını söyleyebilirim.
Burada biraz yaşarsanız AKEL’in en alt kademesinden en üst kademesine, yolsuzlukta DİSİ’den önde ve Kıbrıs sorununa karşı bakış olarak ELAM’dan geri kalmayan onlarca kişi ve ailenin varlığını görebilirsiniz.
Bunları kötü ya da iyi şeyler olarak söylemiyorum.
En nihayetinde bunlar bizim insanlarımız ve acilen ihtiyacımız olan “çözüm” sonrasında buhar olup uçmayacaklar.
Anlatmak istediğim bütün bu insanların ve yanlışların varlığının sebebi “demokrasi” değil, bu topraklarda her zaman namuslu, onurlu ve doğru insanların az olduğu gerçeğidir.
Bu sebeple Rumca konuşan Kıbrıslıları seçimlerinden dolayı yargılarken, önce kendinizin nerede durduğunu görüp aynaya bakmanız gerekmektedir.
(7 Haziran 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)