Kıbrıs(lı) Türk solunun deligömleği

Aziz Şah – Kıbrıs(lı) Türk solu nedir diye sorulsa, ‘suni bir kimliğin esiridir’ derim…

Makarios, EOKA ve AKEL’e kızıp Türk, Türkiye’ye kızıp Kıbrıslı olup, ülkesinin neresi olduğuna bir türlü karar veremeyen kimlik sorunudur.

Ülkesinin neresi olduğuna karar veremediği için kime hitap edeceğini bilmeyen muhatapsızlıktır.

Ülkesinin neresi olduğuna karar veremediği için, ülkesinde ‘ulusal sorun’u kiminle çözeceğini, kiminle ittifak kurup Kıbrıslıların kendi kaderini tayin hakkı mücadelesi vereceğini bilmeyendir.

Ülkesinin işgal rejimi (KK)TC mi, işgal altındaki Kıbrıs ülkesi mi olduğuna karar veremediği için işgalcisine kardeş olarak seslenen, ülkesi işgal altındaki Rumca konuşan Kıbrıslılara da komşu olarak seslenen bir dilsizliktir.

Kendisini işgal rejimi ile bir gördüğü için kendine karşı mücadele edemeyince çıkmaz sokaklarda adres arayandır.

İşgal rejimi (KK)TC’yi ülke sayıp, işgal rejiminin yerlilerin toprakları ve demografik yapısı üzerinde yürüttüğü yerleşimci sömürgeciliğini ekonomik kalkınma, emeğin birliği ve halkların kardeşliği sayan bir azınlık psikolojisidir.

İşgal bölgesinde azınlığa düştüğünü bildiği için, demografik yapısının yok edilmesini ve yerleşimci sömürgeciliğinin yarattığı yıkımı görmezden gelerek, işgalcinin gözünde ‘iyi çocuk’ rolü yapıp hayatta kalabileceğini zanneden bir umutsuzluktur.

İşgalcinin yürüttüğü planlı ve sistematik yerleşimci nüfus sömürgeciliği ve yerli Kıbrıslıları göç ettirme politikası karşısında herşeyin farkında olup, buna karşı zor olanı seçerek topyekün bir sömürgecilik karşıtı mücadele vermek yerine, kolayı seçip işgalcinin dayattığı hukuki, siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal ve psikolojik zemini kendisinin tercihi olarak kabullenendir.

İşgalcinin dayattığı asimilasyon ve entegrasyon (ilhak) zemininde, bir yandan TC’nin yürüttüğü kültürel soykırım politikalarından şikayet edip, diğer yandan bu sistematik asimilasyonun yok ettiği Kıbrıslılık kimliğini savunanlara karşı ‘Kıbrıslı milliyetçisi-ırkçısı’ diye saldırıp duran azınlıkta olma halidir.

İşgalcinin içinde azınlıkta kaldığı için, işgale biat etmeyenlere, herşeye rağmen Kıbrıs’ı insanı ve toprağıyla bölünmez bir bütün olarak görenlere tutulan kindir.

İşgalciye atamadığı taşı sömürgecinin giydirdiği deligömleğini yırtmaya çalışanlara atarak, içinde azınlık olduğu çoğunluk taşıma yerleşimci nüfusa kendini ispat etmeye çalışan bir çaresizliktir.

Kıbrıs(lı) Türk solu nedir diye sorulsa, ‘işgalcisine kendini ispat etmeye çalışırken içinde biriktirdiği kin kendi kınını kesendir’ derim…

Asimilasyon, ilhak ve göç ettirme politikaları ile kimliği yok edilirken ‘kimlik siyaseti değil sınıf mücadelesi’ diyerek kendisine karşı yürütülen kansız soykırımı savunan; ‘gelen Türk, giden Türk’ siyasetine ‘gelen emekçi, giden emekçi’ diye kılıf geçiren, içine düştüğü azınlık ruhiyesiyle sömürgeci çoğunluktan merhamet bekleyen zincirsiz esarettir.

Sınıf mücadelesi ile sömürgeciliğe karşı bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini birbirine karşıt göstererek araya çektiği perdede sömürge rejiminin kuklası olandır.

Kıbrıs(lı) Türk solu nedir diye sorulsa, ‘korkularından dolayı Kıbrıslı olamayan ve verebileceği mücadeleleri veremeyendir’ derim…

Sömürgecinin ortadan kaldırdığı ülkesinde aklı ilhak edilmiş, işgal altında azınlık ruhiyesiyle ÜLKE GERÇEĞİnin yerine kendisine biçilen deligömleğini giyendir Kıbrıs(lı) Türk solu.

Size ait olmadığınız kimlikler giydirerek, deligömleğine soktu Türk sömürgeciliği. Azınlık olma haliyle hayatta kalmak için kendi adınızı inkâr eder oldunuz. Önce adınızı söyleyip, Kıbrıslı olun. Sonra ÜLKE GERÇEĞİnize dönün yüzünüzü. En azından deligömleğinin içinde korkudan ölmemiş olursun, özgür ölürsünüz…

(22 Nisan 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author