Oz Karahan – “İşgalci Türkiye Kıbrıs’tan defol” yazıyordu pankartta…
Gençlerin açtığı o güzel pankart ortalığı darmadağın etmeye yetti.
“İşgal”i dile getirmeleriyle birlikte işgal rejimi altında kurulmuş siyasi parti ve örgütlerin hepsi sırtını dönüverdi bu gençlere.
Bundan tam bir sene önce 23 Mayıs 2021 tarihli “İllegal yerleşikleri savunmak insanlığa karşı işlenen suçtur” başlıklı yazımda hatırlatmıştım.
“İşgal bile demenize izin var bugüne kadar!
Ancak iradenizi ve görüşme masasındaki temsiliyetinizi bile tamamıyla elinizden alan Türkiyeli illegal yerleşikler konusu hakkında Kıbrıslıların çoğunluğu ve dünya ile aynı sayfada olmak yürek ister.”
O zaman “bugüne kadar” diye belirttiğim izinin yavaş yavaş ortadan kaltığı açık.
Bu açıklığın sebebi ne bu gençlere yapılacak polis ve yargı baskısı, ne de birilerinin sırt dönmesi.
Bu açıklığın tek sebebi işgal rejimi anayasasına tabi olarak kurulmuş tüm sözde sol yapılar tarafından “işgal” sözcüğünü kullanan bu gençlere “ırkçılık” çamuru atılıyor olması.
Burada bir şeyin altını çizmemde fayda var.
Bugün bu gençleri savunmaya çalışan bir avuç insanın yaptığı gibi konuyu anlamamazlıktan gelmeyeceğim.
Çünkü bu gençlere ırkçılık çamurunu atanlar aynı zamanda bu topraklarda uluslararası hukuka ve dünya ilericilerinin vicdanına uygun olarak “yerleşimci sömürgeciliğine” karşı mücadele veren bizlere de aynı çamuru yıllardır atmaktalar.
Bu çamuru atanların, işgale karşı mücadele ve illegal yerleşiklerin bu topraklar üzerindeki varlığına karşı mücadele arasında kurduğu bağlantı doğrudur.
Kıbrıs’ta “işgal var” deyip bazılarının yaptığı gibi işgalin en büyük aracı olan yerleşimci sömürgeciliğini görmezlikten gelmek tutarsızlık ve adiliktir.
Bugün, Kıbrıslılar Birliği’nin Kıbrıs’ı temsil ettiği ve dünyanın en büyük uluslararası ilerici ittifakı konumundaki Halkların Uluslararası Mücadele Birliği (ILPS) tarafından organize edilen global bir panelin Doğu Avrupa bölümünün moderatörlüğünü yaptım.
Panelden önce canlı bir şekilde bağlantı kurduğumuz dünya solcu örgütleri ve Filistinlilerin mitingi sırasında hepbirlikte atılan “Yerleşikler defolun” sloganları hala kulağımdayken bu cümleleri yazmaktayım.
Sizler bu yazıyı bütün bunların ertesi günü okuyacaksınız.
Elbette yazımın başında belirttiğim pankartı açan gençleri şahsen tanımadığım için yerleşimci sömürgeciliğine karşı bir duruşları var mı bilmiyorum.
Ama eğer böyle bir duruşları varsa, onlara naçizane tavsiyem oturup da kendilerine “ırkçılık” çamurunu atanlara veya onları “işgalin illegal yerleşiklerle ne alakası var ki” diye savunmaya çalışanları anlamaya ya da laf anlatmaya çalışmamalarıdır.
Çünkü “herşeyi bilen” insanların çok olduğu bu topraklarda bunlara bir şeyler anlatmaya çalıştığınız her saniye mücadelenizi boşa harcadığınız saniyedir.
Bu adada işgale ve yerleşimci sömürgeciliğine karşı verilen mücadele barikatların öteki tarafındaki Kıbrıslılar ve tüm dünya ilericileri tarafından selamlanmaktadır.
Laf anlatmaya çalışarak boşa vakit harcayacağınız kişilerin kıskacındaki Türkçe konuşan Kıbrıslılara, “dünya halkları ile birlikte” ve dünyanın kabul ettiği dilde gerçekleri anlatmak ise verebileceğiniz en önemli mücadeledir.
(22 Mayıs 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)