‘‘Külliyeye bakın, külliyeye!’’

Aziz Şah – Külliye’nin önünde pankart tutarken Asya bebeği düşünüyorum…

SMA Tip-1 hastası Asya bebek için bir ayı aşkın her sabah Lefkoşa’nın çemberlerinde, kavşaklarında, yol kenarlarında pankart açmıştık geçen sene. Asya’nın sağlık hakkını ve yaşam hakkını savunmak için…

UBP çok rahatsız olmuştu Asya için pankart açmamızdan, üst düzey UBP’lilere denk geldik birkaç kez, konuyu bilmediklerini Bakanlar Kurulu’na taşıyacaklarını falan söylediler, çıktıkları ekranlarda öfke ve panik içindeydiler. Yetkili değillerdi ama biz onlara yetkiliymişler gibi muamele edip bir bebeğin hayatından sorumlu tutunca dengeleri bozuldu… 

Ardından kitlesel bir eylem oldu, polis Asya’nın yaşam hakkını savunanları darp etti. (Savcılık uygun görürse bir ara o darp davası da görülecek…) Elçilik tarafından Türkiye’ye tedaviye gönderildi Asya, sonra da TC vatandaşı olmadığı için tedavi edilmeden geri gönderildi, aile de Asya da eziyet çekti sadece. Kıbrıs Cumhuriyeti doktorlu hemşireli bir ambulans uçak gönderip Asya’yı ülkesine getirerek bu eziyete son verdi…

Biz pankart açtık, Asya gönüllüleri eylem yaptı, KTÖS Kıbrıs Cumhuriyeti’ne mektup yazdı… Sonunda Asya’cık bilmem kaç milyon Euroluk tedaviyi Makarios Çocuk Hastanesi’nde gördü. Yeni öğrendim ki Asya için uğraşanlardan biri de DİSİ Lideri Averof Neofitu’ymuş, Leymosun’da Klerides’e yakın bir çevre özel olarak uğraşmış Asya’nın Kıbrıs Cumhuriyeti’nde tedavi edilebilmesi için…

Asya vakasında ilk kez bu kadar sıcak hissettik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin nefesini. Bu topraklardaki TEK DEVLET GERÇEĞİni…

Temmuz sonunda ailesi açıklamıştı Asya’nın ayakları üzerinde durabildiğini, Ağustos ayında ise nefes alabilmesi ve beslenebilmesi için gerekli 4 kalem ürünü ‘‘KKTC devleti’’ sağlayamadığı için bulmaya çalışıyorlardı.

KKTC diye bir şey yoktur. KKTC olmadığı için yurttaş olarak insan haklarımız yoktur. Türkiye Cumhuriyeti uluslararası politikada bir koz olarak Kıbrıslı Türkleri rehin tutarken insan haklarımızı gasp ediyor. 6-7 ayda TC vatandaşlık işlemi yapılamadığı için, yani ‘cumhuriyet yurttaşı’ olmadığı gerekçesi ile tedaviye gönderildiği Ankara’da tedavi göremeden geri geldi Asya. Biz Asya bebekle insan haklarımızın nasıl gasp edildiğini gördük…

TC’nin Kıbrıs’taki işgal rejimi bizim Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki yurttaşlık haklarımızı gasp ediyor. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin topraklarının yüzde 37’sini işgal ederek insan haklarına erişimi ortadan kaldırıyor. İnsanlıktan çıkarıyor işgal insanı…

Ağustos ayında Asya’nın 4 kalem tıbbi ürünü edinemediğini gazetemizin manşetine çektik, Denktaş’ın ‘‘Söyleyin onlara burası bağımsız bir cumhuriyettir’’ dediği bu Askeri Bölge’de… Gazetemizde Asya’nın haberi çıkınca, tepeden aracı birilerini koydular beni aradılar, ‘‘yalan söylüyorlar herşey verildi kendilerine Eczacılık’tan’’ dediler. Ben de onlara ‘‘Tekzip edin basalım gazeteye, yalancı deyin Asya’nın ailesine’’ deyince sustular… Cesaret edemediler!

Bu işgal rejimi hiçbir şeyden korkmuyor. Savaş suçu işlemekten, uluslararası mahkemelerde yargılanmaktan, zincirsiz hürriyet talep eden bizim gibilerden korkmuyor!

Ama Asya’dan çok korkuyorlar… Asya’nın durumunun konuşulmasından korkuyorlar. Yoksa Asya’nın çektiği acı ve yaşam hakkı umurlarında değil…

Asya için pankart açarken UBP’nin rejim bekçisi olarak korkusunu gördüm.

4 gündür Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla yapılan Külliye inşaatının önünde ‘‘Külliyeye hayır’’ diye pankart açıyoruz.

Külliyeye karşı pankart açarken de CTP’nin rejim bekçisi olarak korkusunu gördüm.

Pazartesi açtık pankartı, daha birinci gün, birkaç saat sonra örgütler toplantıya çağrıldı.

Külliye inşaatı başlayalı bir ayı aşkın bir zaman geçti. 3 Ekim’den beridir toplantı yapıyor örgütler. Politik partiler politika yapmaktan ölesiye korkuyor. Kendisine ‘öncü’ diyen partiler öncü gibi hareket etmekten öcü gibi korkuyor!

Ama iplerini tutamadıkları 5 kişi Külliye inşaatının önünde pankart açınca telaşa düştüler.

CTP külliye inşaatından rahatsız olmadı, külliyenin önünde birilerinin pankart açıp ‘‘Külliyeye bakın, külliyeye!’’ demesinden korktu…

UBP de Asya bebeğin acı çekmesini umursamıyordu, ama adı gazeteye ve pankartlara yazılınca panikliyor…

(3 Kasım 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author