“Burası da Türkiye Cumhuriyeti’dir”

Aziz Şah – 13 Ocak Cuma günü gazetemizin üçüncü sayfasında bir haber vardı. Sayfaları gördüğümde “manşettir be bu!” dedim…

Ama manşette Tayyip Erdoğan’ın atadığı Din İşleri Sömürge Komiseri Ahmet Ünsal vardı…

Üçüncü sayfada Ercan’da polisleri darp eden Ali İnal isimli TC Vatandaşı’nın haberi vardı.

Havaalanında polisleri darp eden Ankaralı Ali haykırıyordu:

-“Burası da Türkiye Cumhuriyeti’dir”…

Tasarrufundaki elektronik sigarayı gümrüğe vermesini isteyen polisi “Burası da Türkiye Cumhuriyeti’dir, sigaralarımı vermem” diyerek darp etti.

Eksik söyledin re malaga…

-“Biz size kurtardık, biz olmasaydık Rumlar size kesecekti, kan döktük aldık… Bakııın! Havalimanınızın adı olan ‘Ercan’ı bile biz koyduk! Dr. Küçük’ün adını koymak istediniz, müsaade etmedik” diyecektin re malaga Ankaralı Ali.

Bu haberi gördüğümde 15 Haziran 2019’da “FAŞİST TERÖRÜN SON UYARISI!” başlıklı yazımı hatırladım:

Adam 31 Mayıs’ta mandıraya giriş yaptı…

2 gün sonra, 2 Haziran’da Lefkoşa Surlariçi’nde evinin önünde oturmakta olan vatandaşı bıçakladı…

Ve ona “Bundan sonra burası bizim, ev de bizim” dedi…

13 gün önce oldu bu olay!

2 Haziran’da bu bıçaklama yaşandıktan sonra Surlariçi’nde palalı bıçaklı çeteler “bölge paylaşım kavgası”na tutuştu…

“Devlet”e çeteleşme hakkında bilgiyi Mehmet Harmancı 8-9 ay önce verdi…

Polis kan akana kadar çetelere yol verdi. “Yürü ya kulum” dedi!

2 Haziran’da Surlariçi’nde vatandaşı bıçaklayan zat “Bundan sonra burası bizim, ev de bizim” dedi…

9 Haziran’da gazeteye Surlariçi’nde evlerin kapılarına asılan bir kağıt ulaştırdı bir vatandaş…

Sivas’ta, Çorum’da, Maraş’ta Alevilerin kapılarına konan çarpı işareti gibi…

Samatya’da gayri müslimlerin kapılarına çizilen çarpı gibi…

Surlariçi’nde Kıbrıslıların kapılarına asıldı…

Kaliteli kağıda basılmış bir faşist parola!

“Bizim olduğumuz her yer bizimdir!”

Çarpı yerine bunu astılar kapılara…

Kör ve romantik hümanist liberallerimiz “ötekileştirilmiş öfkeli çocuklar” olarak bakıyor bu çetelere…

Bu sorunu dile getirenleri de “Orta ve üst sınıf, elit, beyaz ve statü aşığı bir ırkçılık”la itham ediyorlar…

Eğer Afrika’nın karikatür davasında Savcılığın tanıklığını yapan haraç, kundaklama, hırsızlık ve cinsel tacizden sabıkalı “ötekileştirilmiş öfkeli çocuklar”ı zahmet edip gelip mahkemede izleselerdi biraz kafalarına dank ederdi…

Kimlik politikası bataklığına saplandı bu liberal arkadaşlar ama Kıbrıslı yurtseverleri “kimlik politikası” yapmakla suçluyorlar. Vejetaryenlik, hayvan hakları, cinsel politikanın kimlik politikasına gömüldüler. Proleter sınıf politikası da umurlarında değil, işgal de!

Ne ekmek ne memleket!

Gerçekten Norveç’te politika yapar gibi politika yapıyorlar ama bilmiyorlar ki Norveç’te de beyaz üstün ırkçı faşistler vardır!    

Tarihler çok önemli. Olayın organize olduğunu gösteriyor bize. Üst yönetimin alt yönetimdeki organizasyonu…

2 Haziran’da bıçaklama oluyor. Potansiyel katil, ev sahibi Kıbrıslıya “Bundan sonra burası bizim, ev de bizim” diyor…

7 gün sonra 9 Haziran’da Afrika’ya vatandaşlar kapılarına “Bizim olduğumuz her yer bizimdir” yazılarının asıldığı bilgisini getirdi. İlginçtir ki üzerine basıldıkları kağıt da kaliteli kuşe kağıdı!

2 Haziran ile 7 Haziran arasında da Surlariçi’nde palalı çete kavgası yaşanıyor…

Tesadüf mü bir haftada yaşanan bu üç olay?

Sadece kimlikle girişler yüzünden mi oluyor bu olaylar?

Bir haftada bu kadar tesadüf olmaz!

Arif Hoca’nın başından geçen bir olayı hatırlattı bu vaka…

Lapta’da evinde oturuyor. Evi izleyen iki kişiyi görmüş Hoca. “Noldu be gençler, nere bakarsınız? “demiş.

“İlerde bu araziyi ve evi alacağız da ona bakıyoruz” cevabını almış…

Bu yaşananlar paramiliter faşist terörün uyarısıdır. Korkmayın, umutsuzluğa kapılmayın, uyanın!”

***

2019’da yazdığım bu yazının son cümlesindeki gibi “uyanın” demiyorum artık, çünkü uyumuyorsunuz, herşeyin farkındasınız, işgalden ve yok oluştan kurtulmak da istemiyorsunuz!

(15 Ocak 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author