Mafya basdiş yemez

Aziz Şah – 13/03/2024

İşgalin 50’inci yılına yakışır bir 2024 yaşıyoruz.

Silah zoruyla topraklarından sürülen Kıbrıslı Rumlardan geriye kalan ne varsa telaşla imha ediliyor…

Bir daha dönüp geriye bakmayacakmış gibi yağmalıyorsunuz. Tek yön bilet almış gibi, arkanıza bakmadan yağmalıyorsunuz…

Sanki arkadan atlı kovalıyormuş gibi “batan geminin malları” gibi satılıyor her şey…

İstiladan sonraki ilk günlerdeki bolluk yok artık. Varoşa soygununa benzemiyor bu yağma. Girne limanındaki lüks yat ve kotraları birbirine bağlayıp Türkiye’ye götürmeye de benzemiyor. Çatal bıçak takımlarından çamaşır bulaşık makinelerinden evlerin pencere çerçevelerine kadar çalıp savaş gemileriyle Türkiye’ye taşımaya benzemiyor 2024 soygunu…

Rumlardan kalan ganimet fabrikalar ve hammaddelerle Bülent Ecevit’in Maliye Bakanı Ziya Müezzinoğlu’nun örgütlediği “Sanayi Holding” suyunu çekti. Bir vida bile kalmadı geriye…

50 sene tek bir çivi çakmadan sadece yağmalayarak ve nüfus yığarak vahşice kolonileştirildi Kıbrıs’ın kuzeyi.

50 senelik işgalin özeti: Işıksız sokak lambaları, yolsuz caddeler, kanalizasyonsuz gecekondu gezegenleri, seks kölelerinin pazarlandığı kerhaneler, apartman üniversiteleri, lüks oto galeriler, Rumlardan çalınmış toprağın üzerinde kumarhaneler, sanal bet çeteleri, insan kaçakçılarının Doğu Akdeniz istasyonu ve “satılık arsa” tabelaları…

Dönümü 100 bin Sterline satılan portakal bahçelerine geldi sıra. Taşınmaz Mal Komisyonu Rum mal sahiplerine portakal bahçeleri için dönümüne 1000 Sterlin veriyor.

İşgalcinin 100 bin Sterline sattığı bir dönüm için Rum mal sahibine 1000 Sterlin teklif ediliyor. Öyle bir yağma, öyle bir telaş, batan geminin son arsaları bunlar…

1000’e karşı 100 binlik bir vurgun!

İşgalin 50’inci yılı kutlamalarında Türkiye Rumlardan kalan son portakal bahçelerini elden çıkarmaya karar verdi.

“Ganimetçi” deriz kestirmeden, “en sadık ganimetçi” narenciye üreticisidir. Bugün hâlâ bütün imkânsızlıklara rağmen narenciye üretimi yapan “küçük üreticiler” toprağa olan sadakatlerinden bunca yıl bu eziyete katlandılar. Güneyde kalan topraklarına bakar gibi baktılar 50 sene narenciye bahçelerine…

“Toprak insanları”dırlar, en son onlar kaldı. Bahçe kendi yağında kavrulduğu sürece üretmeye devam ettiler. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ambargosu ve ithalat-ihracat birliklerinin baskısıyla güneyde bıraktığı toprağına bakar gibi bakan “en sadık ganimetçi” narenciye üreticileri de 50’nci yılda sahneden çekiliyor.

50 senelik istiladan geriye biraz narenciye bahçesi kalmıştı. Şimdi sıra onlarda…

Kıbrıs Cumhuriyeti Başsavcılığı’nın Akan Kürşat’ı yargılamadan davaları düşürmesiyle, dönümü 100.000 Sterlinlik bu vurgunu kim durdurabilir?

Bay Hristodulidis, anlattınız mı bunları BM Genel Sekreteri Guterres’in kişisel temsilcisi Holguin’e? Yoksa siz de mi bilmezsiniz, Kıbrıslı Rum mültecilerin 100.000 Sterline satılan bir dönüm portakal bahçesinin Taşınmaz Mal Komisyonu’ndaki değerinin 1000 Sterlin olduğunu?

Türk işgal rejiminin iki ayağı vardır: Toprak hırsızlığı ve kara para.

Her şey bu dört kelimenin etrafında döner: Lokomotif ve lokomotif olmayan bütün sektörler, hayali ve gerçek spekülasyonlar, kârhane-kerhane-kumarhane düzeni.

50 yılda Türkiye’nin Kıbrıs’ın işgal bölgesinde kurduğu rejimin havai fişek gösterisinin tam ortasındayız…

Halil Falyalı’nın Türk mafyası tarafından öldürülmesiyle sanal bet ve kumarhanelerde ilk havai fişek patladı!

Kıbrıs Cumhuriyeti Başsavcılığı Akan Kürşat’ı yargılamaya ve cezalandırmaya cesaret ve cüret edebilseydi bir havai fişek de “emlak sektörü”nde patlayacaktı.

Oto galeri alanında da çok ciddi bir patlama var. 2022 yılında 850 civarında galeri vardı. Şu anda 1060 galeri var!

1990’larda Kıbrıs’a kumarhaneleri taşıdıkları gibi AKP’nin ikinci on yılında apartman üniversitelerini de taşıdılar. Bu apartman üniversiteleri diploma satmak için kurulmadı; esas görevleri kara para aklama, servet transferi, paranın dolaşımı için “kanalizasyon” görevi görmek…

İşgalin 50 yıllık meyvelerinden ortaya saçılan “kurtçuklar” basdiş yemez…

Her konuyu olduğu gibi apartman üniversitelerinde satılan diplomaları da tamamen yanlış anladınız…

Konu Kıbrıslılarla ilgili değil, konu ne zaman Kıbrıslılarla ilgili oldu ki?

(13 Mart 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author