(Fileleftheros gazetesi – 07/05/2024 – Frixos Dalitis)
Vizyonunun Kıbrıs’ın ayrımcılığın olmadığı anayasal vatandaşlık ilkelerine dayalı modern bir demokrasiye dönüştüğünü görmek olduğunu söylüyor.
Avrupa seçimlerinde bu kez Çevreciler Hareketi (Kıbrıs Yeşiller Partisi) ile üst üste ikinci kez aday olan Oz Karahan, Kıbrıs sorununa ilişkin siyasi pozisyonlarını ve tek devletli çözüme verdiği desteği anlatıyor.
Türkiye’nin politikalarına ve amaçlarına karşı duran Karahan, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi Kıbrıs’ın aleyhine güçlendirecek ve geleceğini tehlikeye atacak her türlü eylemine aktif olarak karşı çıkacağını belirtiyor.
Hatta Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye tanıdığı Gümrük Birliği’ne katılım ve Türkiye için hayati önem taşıyan diğer ayrıcalıkların müktesebat olarak değerlendirilmemesi ve baskı uygulamak için kullanılması gerektiğini öne sürüyor.
Üstelik, işgal ve kolonizasyon da dahil olmak üzere savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlardan Türkiye’yi sorumlu tutmak için tüm yasal ve siyasi kanalları kullanma kararlılığını vurguluyor.
Ayrıca “Kıbrıslılar Birliği”, siyasi hedefleri ve Kıbrıs halkının Kıbrıs sorununun çözüm şekline nasıl karşı durduğu hakkında da konuşuyor.
Avrupa Parlamentosu için ikinci kez aday oluyorsunuz. Neden Avrupa Parlamentosu’na seçilmek istiyorsunuz ve neden bu kez Ekolojistler Hareketi ile?
2019 yılında gazeteci Şener Levent ile birlikte Yasemin Hareketi adı altında oluşturduğumuz koalisyonda Avrupa seçimlerine katıldım. Son beş yılda dünya genelinde demokrasi, özgürlük ve halkların egemenliğine yönelik amansız bir saldırı var. Mülteci sorunu, zaten yasadışı Türk yerleşimcilerin saldırısı altında olan adamızın demografik yapısını daha da kötüleştirmektedir. Covid-19 salgını sırasında Avrupa Birliği’nin özgürlük gibi kendi ilan ettiği değerleri ayaklar altına aldığına tanık olduk. Adamızın hem işgal altındaki hem de özgür bölgelerinde çevresel tahribat devam etmekte ve telafisi mümkün olmayan zararlara yol açmaktadır. Ayrıca, adamız İngiltere ve diğer NATO emperyalistleri tarafından uçak gemisi olarak kullanılmaya devam etmekte, Filistin ve Yemen gibi bölgelerdeki masum insanların acılarını daha da arttırmaktadır.
Avrupa Birliği bu ve benzeri konularda önemli sorumluluklar taşımaktadır. Bu nedenle, mevcut liderliği bizimle birçok ortak pozisyonu paylaşan Çevreciler Hareketi (Kıbrıs Yeşiller Partisi) ile bu durumu ele almak üzere güçlerimizi birleştirmeye karar verdik.
Birisi neden sizin adaylığınızı seçsin? Seçilmeniz halinde öncelikleriniz neler olacak?
Devletimizin önceki Avrupa Parlamentosu milletvekillerinin çoğunun Avrupa Parlamentosu’nda Kıbrıs’ın özel koşullarını, özellikle de coğrafi konumunu ve devam eden Türk işgalini etkili bir şekilde anlatamadıkları açıktır.
Halkımız politikacılarımızı dinlemek için televizyonu açtığında, Kıbrıs’ta mı yoksa İsveç’te mi oldukları konusunda kafaları karışıyor. Mülteci krizi de dahil olmak üzere karşı karşıya olduğumuz pek çok sorunun temelinde Türk işgali yatmaktadır, ancak bu konu gerektiği gibi vurgulanmamaktadır.
Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi Kıbrıs’ın aleyhine güçlendirecek ve geleceğini tehlikeye atacak her türlü eylemine aktif olarak karşı çıkacağım. Avrupa Birliği tarafından Türkiye’ye tanınan Gümrük Birliği üyeliği ve Türkiye için kritik öneme sahip diğer ayrıcalıklar müktesebat olarak görülmemeli, aksine Türkiye’ye baskı yapmak için kullanılmalıdır. Ayrıca, işgal ve yerleşimci sömürgeciliği de dâhil olmak üzere savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlardan Türkiye’yi sorumlu tutmak için her türlü hukuki ve siyasi yolu kullanmaya kararlıyım.
Avrupa Birliği Adalet Divanı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve hatta Uluslararası Adalet Divanı gibi kurumlar aracılığıyla adalet arayacağım. Bu kurumlardan bazıları doğrudan Avrupa Birliği ile bağlantılı olmayıp ayrı süreçlere sahip olsa da, Avrupa’daki varlıklarını Kıbrıs’ın kurtuluşu davasını ilerletmek için kullanmak üzere bir strateji geliştirdik.
Avrupa seçimleri için oy pusulasında da temsil ettiğiniz “Kıbrıslılar Birliği” ne anlama geliyor?
Kıbrıslılar Birliği, uluslararası düzeyde Türk işgaline ve yerleşimci sömürgeciliğine karşı kampanya yürütmeye ve gerçek demokrasiye dayalı birleşik, çoğulcu ve laik bir Kıbrıs’ı savunmaya adanmış Pan-Kıbrıslı bir harekettir. Çeşitli uluslararası siyasi ittifakların üyesidir ve hem Avrupa’da hem de dünya çapında sol siyaset sahnesinde önemli bir varlığa sahiptir. Kıbrıslılar Birliği, bağımsızlık gibi değerleri destekleyen Kıbrıslıları bir araya getiren eğitim ve kültür faaliyetleri düzenlemektedir ve 2019 Avrupa seçimlerinde ve 9 Haziran seçimlerinde görüldüğü üzere diğer yurtsever güçlerle birlikte demokratik süreçlere katılmaktadır.
İki toplumlu iki bölgeli federasyon konusunda hakim görüşten farklı bir görüş ifade ediyorsunuz. Sizce Kıbrıs’ta uygulanması gereken çözüm nedir ve bu çerçeveyi değiştirmek ne kadar mümkündür?
Çerçeveler değişir ve ulusal bir stratejiye sahip olanlar tarafından değiştirilir. Türkiye’nin 1957’de önerdiği bir proje olan iki toplumlu iki bölgeli federasyon, 1977’de bir çerçeve haline geldi. O zamandan bu yana Türkiye “çözüm görüşmeleri” olarak adlandırılan dönemi yerleşimci sömürgeciliği çabalarını ilerletmek için kullandı. Şu anda da çerçevede yeni bir değişiklik yapılmasını savunuyor.
Şahsen ben, hareketimiz ve ulusal medyamızda yayınlanan son anketlere göre Kıbrıslıların çoğunluğu üniter bir devlette yaşamak istiyor. Bu arzu her zaman baskın olmuştur ancak ne yazık ki etkisiz siyasi elit hiçbir zaman halkımızın iradesini temsil etmemiştir. Ayrıca, iki toplumlu iki bölgeli federasyonun aksine, bizim önerdiğimiz çözüm Avrupa Birliği müktesebatı ile uyumludur. Dahası, hükümetlerimiz hiçbir zaman sahadaki gerçekliği değiştirecek ve Kıbrıslıların iradesini bu çerçevede ortaya koyacak ulusal bir stratejiye sahip olmamıştır. Kıbrıs’ın kurtuluşunun herşeyden önce geldiği fikrinin savunucuları olarak, gerçekleştirdiğimiz her siyasi eylem bu durumu değiştirmeyi amaçlamaktadır.
Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin bu tutum Kıbrıs Türk toplumu içinde ne kadar yaygındır?
Elimizdeki en güncel kamu verisi, 2020 yılında Kıbrıs Üniversitesi ve Kent Üniversitesi tarafından Kıbrıslı Türkler arasında yapılan ankettir. Sonuç olarak, Kıbrıslı Türklerin %52,8’i ya üniter devlet çözümünü istediklerini ya da önerilmesi halinde bunu kabul edebileceklerini belirtmişlerdir. Bu sonuçlar ve gerçekler, Kıbrıs meselesinin, Kıbrıslıların meselesi olmadığını göstermektedir. Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetleri doğru bir strateji ile büyük bir fark yaratabilecek yeterli kaynağa sahiptir. Ancak siyasi elit “Kıbrıs oyununda” kariyer yapmakla meşgul. Buna bir son vermeliyiz, aksi takdirde Kıbrıslılar olarak bu adada bir geleceğimiz olmayacak.
Kıbrıs için vizyonunuz nedir? Bunu AB aracılığıyla geliştirebileceğinizi düşünüyor musunuz?
Benim Kıbrıs için vizyonum, yabancı güçlerin bölücü politikaları uğruna toplumumuza dayatılan etnik kotaları reddederek, anayasal vatandaşlık ilkelerine dayalı modern bir demokrasi haline getirilmesidir. Tek bir seçim bölgesinde, tek bir oy pusulasında, tek bir seçmen listesinde Kıbrıslıların demokratik birliğidir. Mülteci krizlerinden çevresel kaygılara, yolsuzluktan ekonomik zorluklara kadar bugün karşı karşıya kaldığımız pek çok sorunun kökeninin Kıbrıs’ın işgaline dayandığını da kabul etmeliyiz. Çevreciler Hareketi (Kıbrıs Yeşiller Partisi) ile bu sorunlarla mücadele etmek ve Kıbrıslılar olarak vatanımızda var olmaya devam etmek için Avrupa Parlamentosu’nu yaratıcı ve etkili yollarla kullanmak için bir stratejimiz var.