Zeytin kıyameti

Aziz Şah – 100 dönümlük arazi cayır cayır yandı…

Köylünün arpası…

Balyalar…

Akdenizlinin makisi…

İnsanlığın çam ağaçları…

Üretici birlikleri ayağa kalkacak mı? Traktörleri ve biçerdöverleri ile Lefkoşa’yı zapteden köylüler güneşe akın edecek mi?

Arpa fiyatları için memleketi silkeleyen hayvan üreticisi yanan arpanın ve balyaların hesabını soracak mı?

Peki ya anti-militaristler…

Ekoloji ve çevre dernekleri…

“Barış hemen şimdi”ciler…

“İki devletli çözüm” istediği için Kudret’e ve Tatar’a söylemediğini bırakmayan ama onlara “iki devletli çözüm” dedirten Ankara’ya tek bir söz söylemeyenler…

O zaman bırakın bütün memleket yansın…

Hâlâ soruyorlar asker dağdaki “KOMANDO” yazısını neden kaldırmamış. Turistlere kötü imaj sunuyormuş…

Doğu Akdeniz’de savaş gemileri fink atarken dağlardaki şovenist sloganların ve sembollerin silinmesini mi bekliyorsunuz?

Çocuklara silahlı ve üniformalı 23 Nisan törenleri yaptırılırken neden susuyorsunuz ey barışsevicileri?

Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılsa da bu topraklarda, burası Ortadoğu’dur…

Burası birinci, ikinci ve üçüncü derece askeri bölgeden oluşur…

Bu yangının sorumlusu kim diye soruyorlar!

“Hepimiz suçluyuz” nakaratı yine…

Sanırsınız izmaritten çıktı yangın!

Parmağınız yanarken bile parmağınızın arkasına saklanıyorsanız suçlu sizsiniz!

Askerin attığı toplar yüzünden cayır cayır yanarken 100 dönüm bir haber okumaktaydım…

İsrailli yerleşikler ve askerler Filistinlilerin tarlalarını ateşe verirken videoya yakalandı…

Ne aksi tesadüf…

Middle East Monitor’ün haberi…

Videoya yakalanmalarına gerek de yok ayrıca: Siyonist yerleşikler sistematik olarak özellikle Filistin’deki zeytin ağaçlarını kıyımdan geçirmektedir. Bilmeyen yok zeytin kıyımını…

Mayıs ortasında Filistinlilerin tarlalarını ateşe veren işgalci İsrailliler kameralara yakalandı…

BM belgelerine bile not düşüldü “Zeytin yakmak ve kıymak insanlık suçudur” diye…

Ne videoya yakalanmalarının ne BM belgelerine not düşülmesinin bir yaptırımı var…

Homeros’un destanlarından 1948’den sonra Filistin’de Siyonist yerleşiklerin ve Kıbrıs’ta 1974’ten sonra arazi mafyasının baltasına uzandı zeytin ağacının hikâyesi Akdeniz’de…

Peisandros’un baltası iyice parlatılmış zeytin odunundandı…

Herakles’in topuzu…

Odysseus’un gerdek yatağı zeytinin toprağa kenetli kökündendi…

Evliliğin ve mülkün temeli zeytin köküydü…

Adalet mülkün temeli değildi. Zeytin kökünden yataktı mülkün temeli antik Yunan’da…

Olympia’da galiplerin başına yabani zeytinin dallarından taç takılırdı…

Değerli tenekelerden madalyalar sonradan icad oldu. Önce zeytin vardı…

Fikret Demirağ der ki:

“Ey betoncular! Hiç düşündünüz mü, üstüne beton çektiğiniz tarlayı nasıl sürüp ekecek hayat? Toprak kendi içinde bir uğultuya dönüşüp kendi nükleer bombasıyla kendini havaya uçurduğu zaman, hepimizin de hayatı havaya uçmayacak mı? Ya da ne yüzle bakacağız, ‘tohum’ betonu çatlatıp inatla sunduğu zaman yeni filizlerini?”

(30 Mayıs 2019 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author