Aziz Şah – İki hastalığı var Kıbrıs Türk toplumunun…
Aşağılık kompleksi ve bağımlılık kompleksi (bağımlı olmaya bağımlılık)…
45 senedir Denktaş’tan başlayarak bütün siyasetçiler bu topluma ne kadar aciz olduğunu anlattı. “Sinek” dedi, “hap” dedi, “hiç” dedi, “gerizekalı” dedi…
Sistematik bir şekilde ne onur bıraktılar ne akıl, aşağıladıkça aşağıladılar.
Ne aşağılık bir hiç olduğuna inanan topluma “besleme” olduğu öğretildi…
2011’de doğrudan söyledi zaten Erdoğan, “beslememizsiniz” dedi…
Bir hiç olduğuna inanan toplumu Türkiye’den gelen paraya muhtaç olduğuna inandırdılar.
Önce aşağılık bir karakter yaratılır, sonra da “bağımlı olmaya bağımlı” beslemeler…
Evet, bağımlı olmaya bağımlı!
Türkiye’den para gelmeden bütçenin denkleşemediğine ikna olmuş bir kalabalık var. (Ama 2 seneyi aşkındır Türkiye’den para geldiği yok!)
KKTC piyasasında, bankalarında, kumarhanelerinde, adını daha önce duymadığınız ama tabelası olan off shore bankacıklarda milyarlar döner…
Değil yol yapmaya para, küçük bir İsviçre yaratacak para döner piyasada. Girer-çıkar…
Limanlardan kimlikle girer Türkiyeliler, para ise kimliksiz girer bu ada yarısına!
Vergisiz bir sömürge cennetidir burası…
Bir para bataklığıdır…
Para bataklığıdır ama halka da 45 sene sinek olduğu söylendi!
Paranın bataklığa dönüştüğü, hiçbir şekilde vergilendirilmediği bu yerde “besleme” olduğuna ikna oldu geçmişi gibi geleceği de zincire vurulan insanlar…
Bir protokol imzalandı Lefkoşa-Girne yolunun yapımından önce. 30 senede yapılamadı yol!
“Proje var, para yok” diye diye aklımızla dalga geçerler. Para da var, proje de var ama yapacak irade yok.
1988 yılında TC ile KKTC arasında bir protokol imzalandı. Bu protokole göre KKTC’de yolları TC Karayolları yapar. İhalelere Ankara’da çıkılır…
Mühendis Ankara’da, müteahhit Ankara’da, yol da bir türlü bitmez…
Anlatabildim mi?
Tolga Atakan çıkıp “para yok” demek yerine, böyle bir karayolları protokolü var, elimiz kolumuz bağlıdır dese, tamam. Para yok diyerek alenen yalan söylüyor…
“Yol yoksa seyrüsefer de yok” hareketinin ortaya çıkması üzerine Serdar Denktaş şöyle dedi:
“Yol konusundaki ülke gerçeklerini de unutmamak gerekir. Yollarımız Türkiye tarafından yapılmaktadır. İstimlak bedelleri ve yol bakım onarımı ise yerel gelirlerimizle karşılanmaktadır…”
1988 yılındaki protokolden bahsediyor Serdar Denktaş. Çünkü Kuzey Kıbrıs protokollerle yönetilen bir sömürgedir…
KKTC’nin kendi yolunu kendisinin yapma hakkı bile elinden alınmıştır!
1988 yılındaki protokole göre yol ihalelerine Ankara’da çıkılır, yolları Türkiye Karayolları İdaresi yapar. İstimlak parasını da Kıbrıslılar öder.
2011 yılında Kıbrıs Türk Müteahhitler Birliği iş araçlarıyla eylem yaptılar. Sloganları şuydu: “İhalelere Ankara’da değil, Lefkoşa’da çıkılsın”… Daha sonra Müteahhitler Birliği defalarca hükümetlere “İhalelere Lefkoşa’da çıkılsın” dedi. Ama olmadı!
Yol yapılmasını istiyorsanız “İhalelere Lefkoşa’da çıkılsın” diyeceksiniz. Yoksa Ciklos’taki gibi 4 genç ölür ama yargılayacak mühendis bulamazsınız!
(8 Ocak 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)