Aziz Şah– Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Alman emperyalizminin Avrasya’ya açılma stratejisi olarak Berlin-Bağdat tren yolu projesi vardı…
Tren yolu hattının güzergâhı üzerinde büyük kıyımlar, etnik temizlikler, sürgünler yaşandı…
Ermeni, Rum, Süryani ve diğer gayrimüslimlerin başına gelenler sadece Anadolu’nun Türkleştirilmesi ve Müslümanlaştırılması için yapılmadı.
Sürgün ve soykırımdan geçirilen Hristiyan halkları Alman emperyalizmi kendisine rakip olarak görüyordu…
100 sene sonra Berlin-Bağdat tren yolu hattı doğalgaz boru hatları olarak karşımızdadır…
Bugün mesele Berlin-Bağdat arasında değil sadece, dallandı budaklandı…
100 küsur sene önce bu coğrafyanın başına Berlin-Bağdat tren yolu hattı yüzünden ne geldiyse, bugün de kuzey Irak ve kuzey Suriye’den Doğu Akdeniz’e açılan koridor yüzünden aynıları geliyor…
Doğu Akdeniz’de de biz varız!
100 küsur sene önce hat üzerinde Ermeniler ve Rumlar yaşardı…
100 küsur sene sonra hat üzerinde Ezidiler ve Kürtler yaşar(dı)…
100 senede aynı hat, aynı kıyım!
Soruyorlar bugün: Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?
Hele hele İdlib’te ne işi var?
Türkiye’ye verilen görev 100 küsur sene önce Berlin-Bağdat güzergâhını temizlemekti…
Türkiye’ye verilen görev bugün de kuzey Irak ve Suriye’den Doğu Akdeniz’e açılan koridorun güvenliğini sağlamaktır…
Suriye’de Türkiye’nin işi bu…
Hele hele İdlib yok mu İdlib!
Bakın haritaya, koridor nereden gelirse gelsin, Akdeniz’e ulaşmak için İdlib’ten geçmek zorundadır!
100 sene önce Alman emperyalizmi, 100 sene sonra ABD emperyalizmi Türk egemenlerine aynı görevi verdi…
Mültecilere konut yapma bahanesi ile 30 kilometreye yerleşip çıkmayacağını bu yüzden söylüyor Erdoğan…
O 30 kilometre Amerikan koridorudur…
ABD açısından fark etmez kuzey koridorunun adı İhvan cumhuriyeti olmuş, adı Rojava olmuş, adı Kuzey Suriye-Irak Türk Cumhuriyeti olmuş…
İşgal edilmiş, istila edilmiş, istimlak edilmiş, ilhak edilmiş, iltihak edilmiş, istirdat edilmiş…
ABD açısından hiç fark etmez…
Önce bölgeyi IŞİD’e temizlettiler, IŞİD’e karşı başta Kürtler olmak üzere, Arap, Süryani, Çeçen, Ermeni, Müslüman, Hristiyan ve Ezidi toplulukların bir arada kardeşçe yaşadığı Rojavalılar zafer kazandı…
Sonrasında Rojava-ABD ilişkileri gelişti…
Türk Devleti’nin Kürt öldürme saplantısı Rojava’yı hedef yaptı. ABD emperyalizmi çekildi aradan, cihatçılarla birlikte Türk ordusu bölgeyi temizledi…
ABD emperyalizmi için koridorda kimlerin yaşadığının bir önemi yoktur. Laik Kürtlerle çalışmak daha kolay olabilirdi ABD açısından ama Kore savaşından beridir yatırım yaptıkları Türkiye’yi Kürtlere tercih etmezler…
Tek doğru şudur:
Doğu Akdeniz’e açılan koridorda Suriye Arap Devleti’nin egemenliğini ve İran ile Rusya’yı istemiyor…
Çünkü bu koridor İran ve Rusya’ya karşı bir hattır…
Çokça yazdığım meşhur NABUCCO projesi gibi bu koridor da Rusya ve İran’a karşıdır…
NABUCCO projesinde Kafkasya, Orta Asya ve Ortadoğu gazı Suriye koridoru üzerinden Akdeniz’e ulaşacaktı. Anlaşması 2009’da imzalandı. İran ve Rusya’ya karşı yapılan bu projeye Esad müsaade etmedi. Bu yüzden “Esad gitsin” naraları atıldı, atılıyor, atılacak…
Çünkü Esad Amerikan koridorunda tıpa oldu; 2011’den beridir süren savaş tıpayı açmak içindir…
Tıpayı kimin açtığı, koridorun nasıl temizlendiği, hattın güvenliğini kimin sağladığı ile ilgilenmiyor ABD…
Önemli olan koridorun açık olması!
Bu yüzden Ezidiler kıyımdan geçirilirken izlediler…
Bu yüzden Haziran 2014’te Musul düşene kadar IŞİD’i zevkle izleyen Obama, Haziran’dan Ağustos’a kadar izlemeye devam eden Batı, ne zaman ki IŞİD Musul’dan sonra Erbil ve Bağdat’a, yani petrol işine tehdit olmaya başladı, o zaman başladı bombardıman…
Ve ne hikmetse 79 ülkenin yer aldığı “IŞİD Karşıtı Koalisyon” çaresiz kaldı bir avuç çapulcu karşısında…
2014 Haziran’ında IŞİD’in Musul’u işgali sayesinde işgalden hemen önce Ankara ile Erbil arasında imzalanan petrol anlaşması uygulama olanağı buldu…
Erdoğan ile Barzani arasında 50 yıllık bir petrol anlaşması imzalanmıştı. Teknik olarak Irak Kürt Yönetimi’nin Bağdat’tan bağımsız bir şekilde Ankara ile anlaşma imzalaması mümkün değildi…
Irak anayasasına göre petrol bütün Iraklılarındır. Irak Kürdistanı’nda çıkan petrolün parası Bağdat’a aktarılmak zorundadır; Irak’ın diğer bölgelerinde çıkan petrolün gelirinin %17’sini Bağdat da Kürt Yönetimi’ne aktarmak zorundadır.
Erdoğan ile Barzani arasında imzalanan anlaşma ile anayasa delindi. Eğer IŞİD ortaya çıkıp Musul’u almasaydı bu anlaşma hayat bulamayacaktı. Bağdat yönetimi IŞİD’le savaştığı için fırsattan istifade 50 yıllık Kürt-Türk petrol hattı işletilmeye başlandı…
ABD emperyalizmi açısından bütün mesele koridor meselesi…
İster İslamcı, ister laik, ister Kürt, ister Türk ABD emperyalizmine fark etmez…
Basra-Akdeniz hattı çalışabilir durumda olsun yeter!
Bugün Basra-Akdeniz hattının tıpası İdlib’dir. İdlib düşerse Afrin’e kadar temizlik yapacak Rusya-İran-Suriye ittifakı…
AKP de söylüyor bunu: “İdlib’den çıkarsak Afrin’den de çıkarırlar bizi”… Bu düşünce biçimine “Domino Kuramı” der Sam Amca. İslamcılar düşünmeyi Yankee’den öğrendi…
Doğu Akdeniz’e açılan Amerikan koridorunun düğümü İdlib’te atılmıştır…
Türkiye’nin İdlib’teki işi koridorun güvenliği, müteahhitliği ve komisyonculuğudur…
21 Mart 2009’da TC Başbakanı Ahmet Davutoğlu şöyle diyor:
“ABD ile Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar, enerji güvenliği konularına ilişkin yaklaşımımız neredeyse aynıdır. O yüzden ABD ile ilişkilerimizde önümüzde altın bir işbirliği dönemi var. Türkiye küresel düzene, çevresinde alt bölgesel düzenleri yeniden kurarak katkıda bulunacak ve bu da Soğuk Savaş sonrasının yeni dünya düzeni olacaktır”…
Bundan tam 4 ay sonra 13 Temmuz 2009’da Davutoğlu’nun “ABD ile Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar, enerji güvenliği konularına ilişkin yaklaşımımız neredeyse aynıdır” sözü NABUCCO projesinin imzalanmasıyla sonuçlanır…
Davutoğlu bugün muhalefette olsa da fikirleri her daim AKP’nin pratiğinde yaşıyor…
NABUCCO anlaşmasının imzalanmasından sonra AKP’nin açılımlar dönemi başladı…
Kafkasya’da enerji güvenliği için Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerini çözmek şarttı…
AKP “Ermenistan açılımı” yapar…
NABUCCO’nun olmazsa olmazı Suriye…
“Kardeşim Esad” ile Erdoğan tatile gider…
Petrolün olmazsa olmazı Kürtler…
Kuzey Irak ve kuzey Suriye’de çoğunluk Kürt!
Bir de “Kürt açılımı” yaparlar, sonradan adı değişir “Demokratikleşme süreci” olur…
AKP’nin iç-dış politikalarına bir dönem damga vuran Ermenistan, Suriye ve Kürt açılımları Davutoğlu’nun deyimi ile “Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar, enerji güvenliği” içindir…
ABD’nin NABUCCO doğalgaz boru hattı için Kafkasya’da ve Ortadoğu’da siyasal zemin hazırlanacaktı…
Ermenistan ve Kürt açılımları milliyetçiliğe ve savaş çığırtkanlığına kurban gitti. AKP için tek amaç para kazanmaktı oysa…
İlk adım Ermenistan açılımıyla atıldı. NABUCCO boru hattı Kafkas ve Ortadoğu gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacaktı…
Para kazanabilmek için “siyasi pürüzler” törpülenmeliydi… Ama inkâr edilen Ermeni soykırımı ve Ermenistan-Azerbaycan arasındaki sorunlar boru hattına/Ermenistan açılımına engel çıkardı…
Türkiye Ermeni sorununda adım atacak, Ermenistan Karabağ’da adım atacak ve ortada buluşacaklardı. Azerbaycan’ın elinde de gaz silahı vardı, rest çekti…
Kars’a Türk-Ermeni dostluğunun sembolü bir heykel bile dikildi “insanlık anıtı” adında. Erdoğan beğenmedi heykeli, “ucube” deyip yıktırdı. Heykel “ucube” olduğu için değil, Ermenistan açılımı tutmadığı için yıkıldı…
Kürt açılımı başladı sonra…
“Demokratikleşme süreci” ile 100 yıllık meseleyi çözüyoruz dediler…
Devlet töreni ile İbrahim Tatlıses ve Şivan Perver’i Diyarbakır’da sahneye çıkardılar, Abdullah Öcalan’ın mektubunu okudular.
Açılım savaşa dönüştü. Cezaevlerini on binlerce Kürt ile doldurdular. Oluk oluk kan aktı…
Hiçbir açılım başarılı olmadı. Çünkü amaç Ermeni ve Kürt sorunlarını çözmek değil, NABUCCO boru hattının güzergâhını temizlemekti…
Ermenistan açılımı Kafkas petrol-doğalgazına açılmak içindi…
Kürt açılımı Musul-Kerkük petrollerine açılmak içindi…
Suriye açılımı da Kafkas-Arap-Orta Asya gaz-petrolünün Akdeniz’e taşınması içindi…
Erdoğan-Esad aileleri birlikte tatile çıktı. Türkiye-Suriye ortak bakanlar kurulu yapıldı. Türkiye-Suriye-Lübnan-Ürdün serbest ticaret anlaşması imzalandı.
Ne zaman ki Erdoğan Esad’a Rusya’ya karşı Amerikan boru hattı NABUCCO’yu önerdi. Esad koydu postasını, çekti restini…
Ermenistan-Kürt-Suriye açılımları için senelerce uğraştı AKP, olmadı. Sadece yanlarına kalan tek kâr NABUCCO projesini Esad çökerttikten sonra Irak Kürdistanı ile Ankara’nın imzaladığı 50 senelik petrol anlaşması. Nispeten başarılı oldular! Kürt açılımının da amacı Musul-Kerkük petrollerine ulaşmaktı…
İşte!
Türkiye’nin İdlib’te ne işi var?
NABUCCO’yu başka bir isimle hayata geçirebilmek için kuzey Irak-kuzey Suriye hattında Amerikan koridorunu temiz ve güvenli tutmaları gerek.
Türkiye’nin İdlib’teki bütün işi gücü budur…
İdlib Türkiye’nin Akdeniz/Mavi Vatan açılımı açısından da kilit önemdedir.
Rusya-İran-Suriye için İdlib can alıcı önemdedir…
ABD emperyalizmi için de İdlib Rusya ve İran’a karşı cephedir…
Rusya-İran-Suriye ateşi kendi eliyle tutuyor…
ABD ateşi Türkiye’ye tutturuyor…
Bütün mücadele bundan ibarettir!
İdlib muharebesi Doğu Akdeniz’deki enerji mücadelesinin düğümüdür. ABD ile Rusya arasındadır bu mücadele…
Ölen Türk askerleri Amerikan çıkarları için ölüyor…
Ölen Türk askerlerinin öldürdüğü Suriye Arap Ordusu’nun askerleri ise memleket savunmasında ölüyor…
Adı barış pınarı olsa da akan su değil kandır…
Adı güvenli bölge olsa da güvensiz bir Amerikan koridorudur!
Muhammed Mağut’un şiiri ile bitirelim:
“Zeheptü ila Ayn el Arab,
Ve lem ecid lâ aynen ve lâ Araben!”
Yani;
“Arap Pınarı’na gittim,
Ne pınar buldum ne Arap!”
(1 Mart 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)