Aziz Şah – Küresel salgın…
Mülteci sürgünü…
Savaş tufanı…
Sosyal patlamalar…
Kıtlık arifesi…
Dibimizde Suriye, Irak, Libya savaşları devam ediyor…
İran Korona salgınını en sert yaşayan ülkelerden biri. İran hem Korona ile mücadele ediyor hem de ABD emperyalizminin değnekçiliğini yaptığı küresel kapitalizm tarafından İran’a çok ağır ambargolar uygulanıyor. Elindeki imkanlar Korona’ya yetmiyor…
Kuzey Kıbrıs’ta izolasyon ve ambargolar var diye zırzır zırlayanlar gerçekten ambargonun ne olduğunu bilmiyorlar ya da kendilerini çok önemli zannediyorlar büyük insanlık ormanının ortasında…
Irak’a, Küba’ya, Libya’ya, İran’a onlarca yıl başta ilaç olmak üzere ambargo uyguladı dünya. Yüz binlerce çocuk öldü yok yere…
Şu anda hem salgın var hem ambargo var hem savaş var, yakında kıtlık da başlar…
Senelerce IŞİD karşısında “çaresiz” kalan “IŞİD karşıtı koalisyon” IŞİD ortadan kalkınca İran karşıtı koalisyona dönüştü. Irak’ta gene ABD üssü vuruldu, karşılığında Suriye’deki İran güçlerini vurdu “IŞİD karşıtı koalisyon”… Muhtemelen haberlerde görmeyeceksiniz; Korona olmasaydı dünyanın birinci gündem maddesi bu olurdu tartışmasız…
İran bir yandan hem birkaç cephede ABD ile savaşıyor (Irak, Suriye, Yemen), hem Korona ile mücadele ediyor, hem de ABD’nin ambargolarıyla…
Hiçbir ciddi üretimi olmayan ve tarım alanlarını da betona boğarak kendini açlığa mahkum eden bu ülkede marketler ve eczaneler talan edilecek kadar doluydu. Talan ettiniz, istiflediniz değil mi? Piyasayı harladınız, kendi cehennem ateşinize odun attınız, kendi elinizle fiyatları yükselttiniz; bravo size…
Siz market ve eczaneleri talan edebilirken İran’da yoktur sizin talan ettiğiniz birçok temel ihtiyaç malzemesi Amerikan ambargoları yüzünden…
Suriye’de savaş durmadı. İdlib muharebesi Korona var diye askıya alınmadı. Korona olmasaydı akşam televizyonda saatlerce İdlib dinleyecektiniz. Size göstermiyorlar diye buhar olmadı savaşlar…
Korona salgınının tam ortasında Erdoğan mültecileri Türk-Yunan sınırına tehcir etti. Salgın ve sürgün at başı gitti…
Korona korkusu mülteci korkusuna eklendi. Demografik obeziteye kıtlık korkusu eklendi. Gözü doymaz insanlığa karnı aç insanlar eklendi…
Korona salgını var diye mülteci sorunu askıya alınmadı. Savaşlar devam ediyor. Yeni cepheler açılıyor…
Mesela Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında da aynı anda bu saydıklarım vardı: Salgın, sürgün, kıtlık, savaş, mülteciler ve istifçi, stokçu, aşağılık, bencil insanlık…
Geçtiğimiz Pazartesi gününe “Kara Pazartesi” dediler; bir yandan petrol fiyatı savaşı, diğer yandan Korona…
Borsa çökmesin diye kapattılar, kara borsa açıldı…
Lübnan’da Ekim ayından beridir devrim sürüyor, halk sokakları terk etmiyor. Lübnan’da Korona görüldükten sonra bile halk sokağa döküldü maskeleriyle. Başka bir hayata sahip olmak için 6 aydır sokağı terk etmiyordu halk ki Korona vurdu Lübnan’ı, devlet iflas ilan etti…
Savaş, sürgün, salgın, sosyal patlama olarak devrim, sosyal patlama olarak faşizm iç içe geçti…
Savaş kıtlığı tetikler, istifçilik kıtlığı tetikler, kapitalist üretim ilişkileri, tekelleşme, özel mülkiyet kıtlığı tetikler, üretim yapılan toprakların savaşlar ve insan yapımı felaketler ile yok olması kıtlığı tetikler…
“Ya kıtlık ya komünizm” noktasına geldi insanlık ama akıldışılık aldı yürüdü.
Dur yolcu, dünya yoruldu!
(13 Mart 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)