Aziz Şah – Ankara elini yakamızdan çek!
Bize diktiğin gömlek dardır, yakaları bağlanmaz, bağrımız açıktır. Ne kadar çekiştirirsen çekiştir bu gömlek iliklenmez…
Ankara elini gırtlağımızdan çek!
Gömlek iliklenmeyince boğazımıza sarıldın, olmaz Ankara. Nefesimizi mi keseceksin?
Ankara elini inançsızlığımızdan ve inancımızdan çek!
Bizden ne Sünni mezhepçi çıkar, ne Salafist, ne Vahhabi…
Siz gelmeden önce Rumun bayramında Türk çalışırdı onun yerine tarlada, Türkün bayramında Rum, sonra da oturup içerlerdi beraber…
Bizden tekfirci mezhepçi çıkmaz, memleketçi çıkar…
Ankara elini türkülerimizden çek!
Arap Ali’yi ve dahi Gavur İmam’ı bile Ege türküsü sanmayı bırak. Anadolu’da toprağı sıksan türkü fışkırır, çek elini türkülerimizden…
“Hanaylar yaptırdım döşedemedim
Çifte kumruları eş edemedim
Zalim felek ile baş edemedim
Gonma bülbül gonma çeşme başına
Şu gençlikte neler gelir başıma”
Ankara elini toprağımızdan çek!
Tarihle yaşıt zeytinle nedir alıp veremediğin? Toprakla yaşıt harnıpla nedir alıp veremediğin? Nedir narla incirle üzümle alıp veremediğin? Ankara nedir toprakta kök salan insanla alıp veremediğin?
Ankara elini çocuklarımızdan çek!
Çocuklarımızı toplayıp Çanakkale’de “Gırtlağınızı keserim” diyen Ankara, çek elini çocuklardan…
Çocukları toplayıp ideolojik eğitim kamplarında asker yetiştirmeye çalışan Ankara, çek elini çocuklardan…
“Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir” demişlerdi bir zaman, şimdi çocuklar tecavüze uğrar tarikat yurtlarında…
Ankara elini denizimizden çek!
Kumarhanelerin denizimize bok akıtır, kıyılara kadar gırgır tekneleriyle gelip balık yumurtalarını talan edersiniz, açıkta doğalgaz arıyoruz diye saltanat kayığı yüzdürürsünüz, 6. Filo’nun peşinde Kıbrıs denizini bataklığa çevirdiniz…
Ankara elini göklerimizden çek!
Hava sahamızdan geçen uçaklardan bizim adımıza para kesersiniz, Geçitkale’den kalkan İHA/SİHA’ları tepemizde uçurursunuz, aklınıza estiğinde Amerikan malı teneke kuşlarla gökyüzüne kalp çizersiniz…
Bu ne sevgi ah, bu ne ızdırap…
Ankara elini cebimizden çek!
Bir gecede Kıbrıs Lirası’nı Türk Lirası’na çevirdiniz, bir vurgun oradan…
Bize Dolar üstünden mal satarsınız, bizden TL ile mal alırsınız, amma Amerikan sevicisisiniz. Bir vurgun oradan…
Osmanlı’ya ödediğimiz vergileri de saymıyorum. Bir vurgun da oradan…
Besleme deyip durursunuz, alacağımız çoktur 1853’ten beri…
Ankara elini suyumuzdan çek!
İstemeyiz dedik anlamadın. Kıbrıs üstünden İsrail’e su satmak için “asrın projesi” diye boru döşedin, elinde patladı. Ne altyapı bıraktın ne üst. Şimdi susuzluktan kırılırken Kıbrıslı, şükran mı beklersin?
Hayat boruya sığmaz Ankara…
Ankara elini elektriğimizden çek!
Lambasuyu ile aydınlansa da gece, her ampulün bir ömrü vardır. Her gecenin bir sabahı…
Bir avuç Kıbrıslıyı elektrikte kendine bağımlı yaparsan zengin olmazsın Ankara…
Ankara elini hastanelerimizden çek!
Yoklukta kıt kanaat kurulmuş hastanelerimize dahi göz koydunuz. Onları da satıp savma peşindesiniz…
Bak Ankara, hayat müteahhitlerin kasasına sığmaz…
Ankara elini tabiplerimizden çek!
Türkiye’deki tabipler yetmedi, faşistlerin Kıbrıslı tabiplere de musallat oldu. Musalla taşından önce tabipler var Ankara, çek elini onlardan…
Ankara’nın eli alt-üst koordinasyon kurulları, elçilik, yardım heyeti, kalkınma ajansı, hemşehri dernekleri, protokolleri, gazeteci kılıklı tetikçileri, anketçi kılıklı ajanları, kumarhaneci kılıklı sömürge ağaları ve zurnanın son deliği yerli işbirlikçileri.
Ankara başımıza dayadığın silahı çek.
Rehine olmaktan yorulduk…
(23 Eylül 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)