Korona günlerinde aşk: Ya duvar ya komünizm!

Aziz Şah – Berlin duvarını yıkmakla övünen kapitalizm yeni duvarlar inşa ediyor…

Daha kalın, daha yüksek, daha aşılmaz, daha korkunç…

Korona salgını, paniği, korkusu yeni duvar rejiminin bir fragmanıdır sadece…

Ya yeni duvar rejimleri kurulacak, ya da komünizm yeniden bütün duvarları yerle bir edecek!

Bugün dünyada en ünlü duvar ABD-Meksika sınırındaki duvardır.

Trump’ın parasını Meksikalılara ödetmeye çalıştığı duvar…

Bugün dünyada yapılmakta olan en yeni duvar ise Türkiye-Yunanistan sınırına inşa ediliyor…

Türk-Yunan sınırında süren kriz sonucunda Yunanistan duvar inşasına sessiz sedasız başladı bile. Geçilmez dikenli teller seriliyor…

Kıbrıs’ın iki yakası arasındaki duvarlar Korona’dan sonra yeniden yükselebilir…

Korona yeni bir milliyetçi dalganın kod adıdır…

Biyolojik Korona virüsü Çin’den çıkıp dünyaya yayıldı, Avrupa’yı zapt etti, Amerika’da acil duruma dönüştü…

Kapitalist virüs Wall Street’ten çıktı, dünyaya yayıldı, insanlığın damarlarında dolaşan dolar zehri pompalandı bütün hücrelerimize…

Komünist Manifosto şöyle başlar: “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor – komünizmin hayaleti. Eski Avrupa’nın tüm güçleri, papa ve çar, Metternich ve Guizot, Fransız radikalleri ve Alman polisleri, bu hayaleti kovmak üzere kutsal bir ittifak kurdu”…

Uzun zamandır dünyanın üzerine Yeni Dünya Düzeni’nin duvarları çöktü…

Eski Dünya Düzeni’nde sadece Berlin duvarı vardı…

Yeni Dünya Düzeni’nde duvarlar Korona mikrobu gibi yayılıyor…

Fas’ta İspanya’ya ait Melilla ve Ceuta yerleşim bölgesinin etrafı devasa bariyerlerle çevrilidir. Geçmeye çalışan mülteciler ağa takılan kuş gibi kalır, çırpınır…

Sınırları ortadan kaldırmakla övünen Avrupa Birliği 40 milyon Euro bağışta bulundu Fas-İspanya sınırına çekilen duvar için…

Kuzey Kudüs-Kalendiya arasında da bir duvar vardır, Kudüs’ün yerlileri ile işgalcileri ayıran…

Beytüllahm’i kuşatır başka bir Siyonist duvar…

Batı Şeria boyunca uzanan duvar ile ABD-Meksika sınırına yapılan duvarı aynı şirket inşa etti…

Hindistan-Bangladeş sınırı geçilmezdir…

Hindistan-Pakistan sınırından fare geçmeye kalksa dikenli tellerden kuyruğu kopar…

Suudi Arabistan-Yemen arasında çölde üç metre yüksekliğinde duvar vardır…

Güney Afrika’daki ırkçı Aparheid rejimi yıkıldıktan sonra Güney Afrika Zimbabve ile arasına elektrikli bir güvenlik duvarı inşa etti…

Suudi Arabistan-Irak sınırı şöyledir:

Kum setleri, tel örgü-üst kısmı iki yandan dikenli tel, arkasından piramit dikenli tel, yeraltı sensörleri, 885 kilometre büyük Suudi duvarı, mor ötesi gözetleme, sensörler, yüz tanıma programı, tel örgü-üst kısmı iki yandan dikenli tel, yüz metrede bir helikopter pisti ve komuta kulesi, Hadrianus duvarı 117 kilometre…

Hindistan’ın Pakistan, Bangladeş ve Burma ile olan sınırları duvarla ayrılır…

Hindu-Keşmir sınırında iki sıra dikenli tel arası mayınlı bölge var…

Berlin duvarı yıkıldıktan sonra eski Sovyet cumhuriyeti Özbekistan eski Sovyet cumhuriyetleri Kırgızistan ile Türkmenistan ve ayrıca Afganistan ile arasına duvar inşa etti…

Bağdat’ta da Amerikan işgalinden sonra Şii-Sünni mahallelerinin arasına beton bariyer kondu…

Berlin duvarını yıkan ABD emperyalizmi Irak’ta Şii ve Sünni mahallelerini duvarla ayırdı…

Bağdat’ın etrafına yerleştirilen bariyerler “Jersey bariyerleri” olarak bilinen duvarın büyük versiyonu olan “Teksas bariyerleri”dir…

Botsava-Zimbabve sınırında elektrikli tel var…

Tayland ve Malezya karşılıklı çelik-beton alaşımı duvarlar inşa etti…

Mısır’la Gazze’yi birbirinden ayıran duvarı aşmak için Filistinliler tünel kazmıştı, o tüneller de defalarca bombalandı…

İran-Pakistan arasında duvar var…

Limbang-Brunei arasında duvar var…

Çin-Kore arasında da duvar var…

Kudüs’ün “Hoşgörü Müzesi”nin etrafında da duvar var…

Acaba adı hoşgörü duvarı mı?

Şu günlerde de Türk-Yunan sınırına duvar inşası başladı…

Bu saydığım duvarların hepsi “küreselleşme” çağında inşa edildi…

Bu saydığım duvarlar Berlin duvarı yıkıldıktan sonra inşa edildi…

Kapitalist virüs Berlin duvarının molozlarıyla bütün dünyayı duvarlarla parçaladı…

Durun bakalım daha bitmedi…

Sermayenin, malın ve insanın dolaşım serbestisi olan Avrupa Birliği içerisindeki duvarları sayalım…

Avrupa ilk duvarı Ceuta’da Fas’a karşı çekti. 8,4 kilometre uzunluğunda 3 metre yüksekliğinde… Suudi Arabistan-Yemen arasındaki duvar gibi. Bu durumda Suudi Arabistan Avrupa oluyor, Fas da Yemen oluyor…

2005’te mülteciler Ceuta’dan geçmeye çalışırken tellere takılıp ölünce duvar 6 metreye yükseltildi, uzunluk 11 kilometreye çıkarıldı…

Avrupa’nın ikinci duvarı Fas-Melila sınırına çekildi…

Sonraki duvar Türk-Yunan sınırına çekildi, 2020’de o teller güçlendiriliyor, duvarlaştırılıyor…

Akabinde Bulgaristan-Türkiye sınırına 146 kilometre tel çekildi…

Geliyoruz yılanın başının oynadığı yere: Macaristan!

Avrupa’nın tam ortasında olan, Güney Avrupa ile Orta Avrupa arasında jeopolitik bir konumu olan Macaristan da dört bir tarafına duvar ördü…

Macaristan Sırbistan, Hırvatistan, Romanya ve Slovenya ile arasına duvar ördü…

Su yollarına jiletli tel örgüler çekti…

Hitler’in memleketi Avusturya da Mussolini’nin memleketi İtalya ile arasına duvar ördü…

Slovenya-Hırvatistan sınırına 2 metre yüksekliğinde 150 kilometre uzunluğunda tel çekildi…

Estonya-Letonya-Litvanya Rusya ile sınırına duvar ördü…

Fransa-İngiltere arasına da “Calais duvarı” inşa edildi…

Danimarka da Almanya ile arasına duvar inşa etti…

Kuzey Makedonya da Yunanistan ile olan sınırına “Macaristan modeli duvar” inşa etti…

Norveç de Rusya sınırına duvar inşa etti…

Birkaç sene önce de Fransa İtalya ile olan sınırını kapatmıştı tamamen…

Kolera, İspanyol gribi, Sars, Mers, Ebola ya da Korona yüzünden değil, bildiğiniz milliyetçilik yüzünden bir dönem İtalya-Fransa birbirine girdi, sınırı kapattılar…

Son saydığım vakaların tamamı 2010’dan sonra yaşandı…

Avrupa Birliği kendi içerisinde Berlin duvarının tahmini olarak 6 katını inşa etti…

Avrupa ülkelerinin birbiri arasında inşa ettiği bu duvar günden güne uzuyor…

Nasıl diyor liberal entelijansiya?

Globalizeyşın!

Küreselleşme!

Çokkültürlülük!

İşte bu duvarların hepsi küreselleşme çağında inşa edildi…

Sınırların ortadan kalktığını ilan ettikleri çağda “Berlin duvarı”nın molozlarıyla bir kale inşa ettiler kendilerine…

Önce “barbar”lardan korunmak için, daha sonra da her bir Avrupa devleti diğeri ile arasına duvar ördü…

Danimarka’nın Almanya sınırına duvar inşa etmesinin nedeni de “yaban domuzlarını engellemek”…

İnanırsanız…

Avrupa kendisini önce dışarıya doğru bir kale olarak inşa etti…

Sonra kalenin güvenli bölgesi olarak Türkiye’ye para verdi…

Avrupa kalesinin içi de duvarlarla örüldü…

Korona salgınının esas nedeni duvarlar yaratan, düşmanlıklar üreten sistemdir; küreselleşme maskesi altında zengin ulusların fakir uluslar üzerinde, çokkültürlülük diyerek büyük ulusların küçük etnik gruplar, halklar, dinsel azınlıklar üzerinde kurduğu hakimiyettir…

Berlin duvarı yıkılmadan önce Orta Asya, Kafkaslar, Balkanlar, Doğu Avrupa, Baltıklar arasında sınır yoktu, bugün kan var, hınç var, nefret var, duvar var…

Berlin duvarı yıkılır yıkılmaz başlayan savaşlardan geriye mezhepçi “Teksas bariyerleri” kaldı…

Berlin duvarı yıkılmadan önce Avrupa’da bir tane duvar vardı, bugün o duvarın 6 katından fazla duvar var…

Berlin duvarını yıkan kapitalizm kıtaları duvarlarla ayırdı, ülkeleri duvarlarla ayırdı, semtleri duvarlarla ayırdı…

En son insanları odalara, karantinaya ayırdı!

Bir ailenin, iki sevgilinin, anne ile çocuğunun, iki kardeşin arasına duvar dikti…

Kapitalist milliyetçiliğin kod adı oldu Korona…

Korona’nın kapitalist virüsü yeni korkular, yeni düşmanlıklar, yeni bir duvar rejimi vaat ediyor…

Daha kalın, daha yüksek, daha aşılmaz…

2008’den beridir süren, derinleşen, yoğunlaşan, fay hatlarını kıra kıra ilerleyen Üçüncü Büyük Depresyon korona salgını ve geçtiğimiz pazartesi (9 Mart) yaşanan Wall Street borsası çöküşü ile yeni bir aşamaya girdi…

Depresyonlar zaten faşizmi harlar. Korona da milliyetçiliği harlıyor…

Depresyonlar devrimi de harlar. 2008 yılından beridir Tahrir’den Wall Street’e, Şili’den Lübnan’a devrimin dünya turu da yaşandı…

Bu saatten sonra ya duvarlar yıkılacak ya da daha da yükselecek…

Bu saatten sonra ya gezegeni yiyerek yok eden kapitalizm yok olacak, ya da Korona ne ki bundan sonra olacakların yanında…

Sars, Mers, Ebola, Korona virüsleri…

Dorian, Florence, Maria, Harvey, Irma Jose, Sandy, İrene, Katrina kasırgaları…

Afganistan, Irak, Suriye, Mali, Somali, Yemen, Libya savaşları…

ABD, Amazon, Sibirya, Kanada, Avusturalya, Bolivya, Portekiz yangınları…

Hepsi kapitalizmin doğaya tecavüzünün sonucudur…

Ya insanlık kapitalizmi yeryüzünden siler, ya da kapitalizm canlı yaşamını ortadan kaldırır…

İtalya’da Korona karantinasında evlerinin balkonlarından halkın söylediği şarkı ile bitirelim bu yazıyı: 

Siena uyuduğunda, herşey sessizliğe bürünür ve ay kuleyi aydınlatır…

Sakinlik içerisinde karanlıkta yapayalnız kalan Gala Çeşmesi’nin mırıldandığı şarkıyı,

Aşk ve tutkunun şarkısını hisset…

Verbana çiçeği Plazza del Campo meydanında doğmuştur…

Yaşasın Siena, çok yaşa Sienamız!

(15 Mart 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author