Aziz Şah – IMF, Dünya Bankası, AB Merkez Bankası, ABD Merkez Bankası’nın halk sağlığındaki karşılığı Domuz Gribi, Kuş Gribi, Sars, Mers, Ebola, Korona’dır…
IMF’nin ve Dünya Bankası’nın dayattığı tarım politikası ile Kuş ve Domuz Gripleri çıktı…
IMF’nin ve Dünya Bankası’nın dayattığı sağlık politikası ile bütün dünyada sağlık sistemi talan edildi.
IMF ve Dünya Bankası’nın koşullarını oluşturduğu hastalıklarla IMF ve Dünya Bankası’nın yıktığı sağlık sistemi mücadele etmeye çalışıyor…
Hastaneler özelleştirildi, sigortaların kapsamı daraltıldı, kamu-özel modeliyle hastaneler otelleştirildi, fix menü hastalık ya da ekstraları ödemeniz gerek, tabipler sağlıkçı olmaktan çıkıp işçileşti, sağlık emekçileri “hizmet sektörü” çalışanlarına dönüştü…
Doktorların önlüklerine kamera taktılar ne kadar sürede hasta bakıyor diye. Çok uzun süre hasta bakıyorsa hastane zarar ediyor çünkü…
Korona’yı merak ediyorsanız, korona sorunu işte bu yüzden tepeden tırnağa sistem sorunudur.
Virüsün biyolojisi ayrı bir tartışma, onunla tıbbi olarak nasıl mücadele edileceği apayrı bir mesele. Ama siz o uzmanlara virüsle mücadele edecek alan bırakmamışsanız nasıl mücadele edecekler?
1970’lerden beridir kapitalist sistemin neo-liberalizm adındaki canavarı 400 senede dünyaya verilen zararın kat ve kat fazlasını 40 senede verdi…
Bu korona illetinin hijyen saplantısını anlamakta hiç zorlanmıyorum…
En kaba ifadeyle bokun içinde yaşıyor milyarlarca insan!
Kapitalizmin son 40 yılda kentleştirdiği ormanlarda kanalizasyon ve temiz su sorunu var. Yeni hastalıklar tabii ki görülecek…
Ortaçağ’da Floransa’da veba salgınında köylere kaçmışlardı ölmemek için, bugün halk için ne kaçacak köy kaldı ne dağ…
İngiliz basınının yazdığına göre %1’i oluşturan zenginler fakir insanlardan oluşan %99’dan uzakta ya süper lüks şatolarına çekildi, ya İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma sığınakları salgınlara göre düzenlediler, ölümlü fakirlerle birlikte seyahat etmemek için özel jetler aldılar; jetlerini, şatolarını, sığınaklarını bir güzel ameliyathane gibi sterilize ettiler…
Şatoların, sığınakların, jetlerin içine özel doktor ve hemşireler, dışına da paralı askerleri dizdiler…
40-50 senedir duyduğumuz kalkınma, büyüme, kentleşme, küreselleşme, piyasalaşma, yapısal reform, yükselen borsa ve kemer sıkma, savaş bütçesi, küresel ısınma, çevre kirliliği, ekolojik felaketlerin sonucudur Domuz Gribi, Kuş Gribi, Sars, Mers, Ebola, Korona…
Ekonomi büyür, büyürken doğayı talan eder, ekonomi büyüsün diye yapısal reform yapılır, halk fakirleşir, hasta olur. Milyonlarca insanı hasta eden ve öldüren sistemin zenginleri de sığınaklara saklanır…
“Son çeyrekte ekonomi %5 büyüdü” lafını duyduğunuzda anlayın ki yeni felaketlerin kuluçka evresidir…
“Son çeyrekte ekonomi resesyona girdi, daraldı” lafını duyduğunuzda da anlayın ki daralmanın faturasını hastaneye, okula, bilimsel harcamalara ayrılan bütçelerden kesecekler…
Son 40-50 senedir kapitalizm dünyanın her metrekaresini sömürgeleştirdi. Yeni talan alanları buldu; ormanlar, su kaynakları, yeraltı kaynakları talana açıldı. Ormanlar gecekondulaştı. Biyolojik çevre yok edildi, virüsler yeni ekolojilere ihtiyaç duydu.
Bugün kanalizasyonsuz gecekondu bölgelerinde milyarlarca insan yaşıyor. Salgın bu sefaletin kusma eylemidir!
Kıbrıs’ta da Girne, Beşparmaklar, kıyılar yok edilmedi mi? Akdeniz’den doğalgaz çıkarılmıyor mu? Biz de bu ateşe odun taşıyoruz!
Hıfzıssıhha krizi deniyor buna: İnsanın içinde yaşadığı çevrenin yokoluşu…
(16 Mart 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)