Oz Karahan – Türkçe konuşan Kıbrıslıların liderlik seçimleri yaklaşıyor.
Bu seçimler hakkındaki görüşümü daha önce de defalarca açıkladım.
Son beş sene içerisinde verilen “vatandaşlıklar” ile, zaten yasal olmayan Kıbrıs’ın kuzeyindeki seçimler artık tamamıyla meşruiyetini yitirmiştir.
1974 yılından bugüne kadar işgal bölgesinde yapılan nüfus mühendisliği çalışmaları neticesinde Türkçe konuşan Kıbrıslıların sayısı, sözde vatandaş sayısının en iyimser ihtimalle yüzde 35’ini oluşturuyor.
Bu rakam da yine KKTC denilen sahte devletin verdiği “resmi” datalara dayanmaktadır.
Cenevre Konvansiyonu’na aykırı bir şekilde savaş suçu işleyerek kolonize edilen bir toprak parçasında yapılacak bir “seçimin” sonucu, bizi uluslararası arenada temsil edecek kişiyi belirleyemez.
Türkçe konuşan Kıbrıslıların seçmediği bir kişi, Türkçe konuşan Kıbrıslıların lideri olamaz.
Kıbrıslılar Birliği kuruluşu, aylar önce bu duruma alternatif olarak yapılması gerekenleri madde madde kamuoyu ile paylaşmıştır.
O yüzden detaylara girmeyeceğim.
Kazanma şansları olmadığı halde bu seçimlere katılarak işgal bölgesinde “demokrasi şöleni” yaratan Akıncı’cı sözde solcuların bazıları, seçimin ertesi günü bu yazdıklarımı söyleyerek ağlamaya başlayacaklar ama çok geç olacak.
Konumuza gelelim…
Geçtiğimiz günlerde, bu güruhun, yaşadığımız kansız soykırım haricinde sessiz kalmayı tercih ettiği başka bir konu daha ortaya çıktı.
Akıncı’nın Türkiye’nin suyuna giden bir açıklamasının içinde kullandığı “bizden ‘otur Arap, kalk Arap’ misali biatçı bir anlayış da çıkmaz” şeklindeki cümlesi.
Kendisinin, halk arasında kullanılan ve kullanılması da gayet normal olan bu söylemi dillendirmesinde hiçbir problem yoktur, olmamalıdır da.
Ancak tabii ki bir avuç bilindik liboş ve rakiplerinin şakşakçıları Akıncı’ya karşı “ırkçılık” iddiaları ile saldırıya geçtiler bile bu cümlelerden ötürü.
Bu konuda yorum yapmayacağım.
Bütün bunlar yaşanırken benim gözüm düne kadar Afrika-Avrupa gazetesinin yanında olan Akıncı’cı sözde solcuları aradı.
Hani şu aynı liboş ve lümpen tayfanın durup dururken gazetemize karşı ismimiz ve logomuzdaki maymuncuk sebebiyle başlattığı linçte yer alarak “hümanizm kasan” Akıncı’cı sözde solculardan söz ediyorum.
Evet, “solcu kariyerleri” için bir basamak olarak kullandıkları Afrika-Avrupa gazetesini yine çıkarları için bir kalemde silerek haksız bir linç kampanyasına katılan bu ekipten çıt yok!
Aksini bekliyor muydum?
Hayır.
Ancak böyle zamanlarda haysiyet ve onur denilen şeylerin toplumumuzda ne kadar az kaldığını bir kez daha farkediyorum…
Sağımız, solumuz, önümüz, arkamız kahpe ve hain doluyken işgale karşı saflarımızı daha da güçlendirmemiz gerektiğini de…
(23 Ağustos 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)