Şener Levent – Son önerisi ile Anastasiadis sanki bomba attı her iki tarafa da…
Kuzeyden ses çıkmadı…
Herkes sustu…
Sanki duymamış gibi yaptı…
Çözümcü ve barışçı kesimlerin değerlendirmesini bekleyenler boşuna bekledi…
Tuhaf ya, milliyetçi cephemiz de sessizliğe büründü…
Güneyde ise gördüğüm kadarıyla Anastasiadis topa tutuldu…
Anastasiadis’i eleştiren Kıbrıslı bir Rum dost bu önerinin kabul edilmesi durumunda neler olabileceğini sıralarken tercümanlık konusuna kadar uzandı ve Türkçe ve Yunanca bilen en az 300 tercümana ihtiyaç duyulacağını yazdı kamu hizmetlerinde…
Hatta cumhuriyetin televizyonunu da dert edindi ve haftada 72 saatlik Türkçe yayın olacağını yazdı…
Başka neler olacakmış?
%70-30 oranı paylaşımı var ya, şimdi mesela bin memur varsa güneyde, bunların 300’ü Türklere yer açmak için işten çıkarılacakmış…
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 10 bakanından 3’ünü Kıbrıslıtürklere kaptıracaklarmış…
Ve en önemlisi garantörlük sistemi yürürlükte kalacakmış…
Ama bir de işin kârlı tarafına değiniyor arkadaş…
Bugünkü 56 milletvekili 35’e düşürülecek ve böylelikle bundan tasarruf yapılacak diyor…
Kıbrıs Cumhuriyeti Meclisinde 50 milletvekili vardı…
35’i Rum, 15’i Türk…
Meclis daha sonraları 80 sandalyeye çıkarıldı…
56’sına Rumlar kuruldu, 24’ü ise Türkler için boş bırakıldı…
***
Bana sorarsanız, Anastasiadis çok cesur bir adım attı…
Sanırım bu adımı atarken Türk tarafından olumlu bir yanıt gelmeyeceğinden, kendi toplumunda ise topa tutulacağından emindi…
Ama öneriyi sunmakla hiçbir şey kaybetmedi…
Tam tersine kazanmış sayılabilir…
Herkesin maskesini düşürdü…
İkide bir Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklarına sarılan kuzeydeki şovenist kesimlerin sahtekarlığını gözler önüne serdi herşeyden önce…
Ama ondan da daha önemli olan şu:
Çözümcü ve barışçı olarak bilinen kesimlerin samimiyetsizliğini ortaya çıkardı…
Bakın, çok gerçekçi olan bu çözüm önerisi karşısında susup kaldılar…
Neden?
Çözüm istemiyorlar mıydı?
İşte çözüm…
Federalistler beğenmedi mi?
Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki Rum-Türk ortaklığı da bir federasyon değil mi?
Ancak onların istediği gibi iki bölgeli değil, tek bölgeli…
İki kurucu devlet değil, tek hükümet…
Beğenmedikleri bunlar mı?
Yoksa,
-Bu cumhuriyet yürümedi, bir daha dönemeyiz ona mı, diyorlar…
Asla katılmam…
İlk deneme başarısız olduysa, bundan sonra hep öyle olacak demek değil…
Hem 1960’ın koşulları ile şimdiki koşullar aynı değil…
O zamanlar dünyada bir Sovyetler Birliği vardı, iki kutuplu bir dünyaydı…
Komünizm, Küba gibi her yerde çok tehlikeli görülüyordu…
Bundan eser kalmadı şimdi…
Kıbrıslırum toplumunun enosisçiliğinden de eser kalmadı…
Cumhuriyet anayasasının yeniden tesis edilmesinde hiçbir sakınca ve engel yok…
***
Kuzeyde bu öneriye soğuk bakanların tek gaylesi ne olabilir?
Ganimetçilik!
Demek ki barışçı olsun veya olmasın, herkes Rum mallarına bir yerden yapıştı…
Bırakmak istemiyor…
Bu malı elinden alacak olan her türlü çözümü reddediyor…
Sanırım iki bölgelilik talebinin ardında da bu yatar…
Bu korku olmasa, Anastasiadis’in bunca yıl sonra yaptığı bu teklife dört elle sarılırlardı…
Galiba barışçılarımızın gönlünde de iki devlet yatıyor…
***
Federalistlerimiz sanıyor ki, ben bu öneriyi federalizme karşı olduğum için destekliyorum…
Ne münasebet…
Ben onların talep ettikleri federalizme de bir çözüm olarak karşı değilim, ama Kıbrıs Cumhuriyeti ortaklığını daha gerçekçi ve daha makul buluyorum…
Temennim, Anastasiadis’in bunu BM Genel Sekreteri’nin önüne koyması…
Tatar’a verilen cevabın içinde sıkışıp kalmamalı…
Bir de Birleşmiş Milletler baksın…
Böylelikle Anastasiadis de ne kadar ciddi olduğunu bize kanıtlasın…
Olmaz mı?
(28 Ağustos 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)