Aziz Şah – KKTC meclisinde 50 iskemlenin ve Bakanlar Kurulu’nun boş kaldığını düşünelim…
Sömürge sisteminin çalışması mı kilitlenir?
Hiç etkilenmeyeceğini söyleyemem. Çünkü sömürgeci efendi alışık değil maşasız iş yapmaya. Vitrin önemli!
İdarede en önemli konu para… Memurun maaşını kim ödeyecek?
Çünkü memleketin nesiller boyu kaderi ‘ödenecek memur maaşları’na indirgendi!
Hatta ‘KKTC illüzyondur ve işgalin perdesidir’ diyenlere itiraz ederek ‘KKTC devlettir’ diyenler ‘‘memura maaş ödediği için’’ KKTC’ye ‘devlet’ der.
Belediyeler de maaş öder, ama hiçbiri devlet olduğunu iddia etmez.
Lefkoşa Türk Belediyesi’nin zabıta olarak ‘kolluk gücü’ var. KKTC’nin ise ‘kolluk güçleri’ Ankara’ya bağlı.
Lefkoşa Belediyesi çeşitli hizmetler için fatura keser ve vergi toplar. Belediye aynı faturayı Dolar Milyarderi’ne de gönderir emekçiye de. Dolar Milyarderi ödemediğinde onu mahkemeye verir. KKTC ise sadece emekçiden vergi alır, Dolar Milyarderi’nin borcunu ‘teşvik’ adı altında siler. Belediyenin ‘anayasa’sı yok ama faturada herkes eşit, KKTC ‘anayasa’sında herkes eşit olmasına karşın kimse eşit değil.
Ayrıca belediyenin kadın sığınma evi, aşevi, kreşi ve hayvan barınağı var. KKTC’nin yok!
Ne diyeceğiz yani? Lefkoşa Belediyesi’nin KKTC’den daha çok vasfı var diye ‘devlet’ mi diyeceğiz; maaş ödüyor, vergi topluyor, fatura kesiyor, çeşitli sosyal hizmetler veriyor ve kolluk gücü var diye ‘devlet’ midir belediye?
Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kendine ait İtfaiye Teşkilatı da var, KKTC’nin İtfaiye Teşkilatı Ankara’ya bağlı.
Maaş ödemek ‘devlet’ olma kriteri değildir. Bağımsız para politikası, maliye ve bütçedir temel kriter. Ki bunların üçü de KKTC’de yok…
Bütçesi TC bütçesinin ‘ek bütçesi’dir, maliyesi doğrudan Ankara’daki Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü’ne, para politikası da TC Merkez Bankası’na bağlıdır.
Şimdi gelelim baştaki soruya…
İşgalcinin kukla perdesi KKTC meclisinde 50 iskemle boş kalırsa sömürge sisteminin çalışması mı kilitlenir?
Maliye adına mecburen perdenin önüne ya Kıbrıs İşleri Koordinatörü ya da Yardım Heyeti’nden (Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği Ofisi-KEİ) bir bürokrat çıkacak…
Altyapı yatırımları zaten TC’deki yetkili bakanlık ve buradaki Yardım Heyeti (KEİ) ve TİKA (Türkiye İşbirliği Koordinasyon Ajansı) tarafından yapılıyor. Cami yapılacaksa işin içine Evkaf da giriyor.
Konu sağlıksa TC Sağlık Bakanlığı ve Yardım Heyeti (KEİ), ulaştırmaysa TC Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile TC Karayolları Müdürlüğü, tarım ve hayvancılık konusunda TİKA ve KEİ öne çıkıyor; belediyelerde yetki TİKA ve KEİ’de, eğitim konusunda halihazırda okulların ihtiyaçları sözde ‘KKTC eğitim bakanlığı’ tarafından değil Elçilik ve Evkaf tarafından karşılanmakta, müfredat ‘Uyumluluk Yasası’ gereğince TC’ye entegredir.
‘Bakanlar Kurulu’nun olmaması da sorun değil sömürgeci rejim için. Çünkü 2020 Mali Protokolü ile tüm bakanlıklara asgari 3 yetkiliden oluşan Proje Uygulama ve Takip Komisyonları adı altında kayyum atandı.
Sonuçta iradesiz ‘boş 50 iskemle’ye müjde vererek Erdoğan ‘yeni meclis binası’ yapılacağını ilan etti!
Son tahlilde sömürge protokollerle yönetilir. Karayollarından suya, elektrikten eğitime, vatandaşlıktan sağlığa, mobeseden yargıya her alanda çerçeve protokollerle çizilmiştir.
Korgeneral Hasan Memişoğlu’nun dediği gibi:
-“Bölgenin tüm sorumluluğu Kolordu komutanına aittir. O bölgede sizin de iş ola bir Parlamentonuz vardır, Başbakanınız, Cumhurbaşkanınız vardır”…
Yetki TC’li iki General ile Elçiden oluşan Üst Koordinasyon Kurulu’ndadır.
50 iskemle boş kalsa, sömürgeci iktidar çıplak kalır!
(15 Ocak 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)