Denizler ve Kommerler

Aziz Şah – Yarım asır geçmiş Denizlerin idamının üzerinden…

Bugünkü Türkiye ve Ortadoğu’nun aldığı şeklin miladıdır onların idamı.

Bugünkü uzlaşmaz anti-emperyalist gelenek de yine onların uzlaşmazlığının mirasıdır.

Kimi idam sehpasında Deniz’ler gibi, kimi elde silah Mahir’ler gibi, kimi de işkence tezgâhında İbo’lar gibi ölerek bir miras bıraktılar.

1968 dünya çapında bir devrim dalgasıydı. En kanlı muharebelerini Türkiye’de yaşadı…

Çok acelesi vardı 1968’lilerin, hemen devrim yapacaklardı, bu yüzden çok hızlı radikalleştiler: Üniversite işgallerinden toprak işgallerine, işçi ve köylü mücadelelerinden şehir ve kır gerillasına, ABD ile savaştan İsrail ile savaşa, NATO’ya karşı mücadeleden Ortak Pazar’a (bugünkü AB) karşı mücadeleye… Bütün dünyayı karşılarına aldılar!

ABD Büyükelçisi Kommer’in arabasının yakılmasından 6. Filo askerlerinin denize dökülmesine anti-emperyalist bir geleneği yarattılar.

***

Pek bilinmeyen bir detaydan bahsedeyim 50’nci yılda.

1968’lilerin ODTÜ’de arabasını yaktıkları ABD Büyükelçisi ‘Vietnam Kasabı’ Kommer’in şoförü Kıbrıslıydı, Kıbrıs’ın Afrikalılarından.

Kıbrıs’taki ABD Büyükelçiliği’nde çalıştığı sırada, başka bir büyükelçilikte çalışması teklif edilir–yanılmıyorsan Avusturalya. Bizim Kıbrıslı uzak olduğu için kabul etmez, Ankara önerilince gider.

Oğlundan dinledim…

Öğrenciler arabanın etrafını sardığında bizim Kıbrıslı şoför de oradaydı…

Kommer’in arabasını yakan öğrenciler şoförü de dövmek için yönelirler. Bir yumruk kalkar Kıbrıslıya vurmak üzere, tam o sırada yumruğu havada başka bir el tutar.

Deniz’in elidir o…

-Bizim emekçilerle işimiz olmaz, diyerek çekip alır Kıbrıslı şoförü ortalarından.

(Bildiğim kadarıyla Kommer’in arabasının yakılması olayında Deniz Gezmiş yoktur. Babasının oğluna oğlunun bize anlattığı gibi yazdım…)

***

Temmuz 1968’de 6. Filo askerlerinin denize dökülmesi ve 1969’da CIA’nın Vietnam’da pasifikasyon (baskı, terör, işkence, katliam) sorumlusu Kommer’in aracının yakılması Türkiye’ye o güne kadar giydirilen NATO gömleğinin yırtılıp atılmasıydı. Bu yüzden acımasızca –tam Kommer’in uzmanlığıyla- pasifikasyon yöntemleriyle bir kuşağı yok ederek bugün Türkiye’yi yöneten kadrolara yer açtılar.

Bu durumu Kommer şöyle itiraf eder:

‘‘ODTÜ olayı bence siyaset bilimi açısından yeni bir gelişmenin göstergesiydi. Amerika’nın meselenin siyasi boyutunu göremeyip başarısızlığa uğramasının göstergesi. Biz o yıllarda müfredatını teknik alanlara oturtmak suretiyle ODTÜ öğrencilerini politika dışında tutabileceğimizi sanmıştık, elektriğin ve fiziğin ağır konsantrasyon gerektiren dersleri o günkü kafamıza göre öğrencilerin politize olmasını önleyecekti. Halbuki üniversiteyi, giderek politize olan Türkiye’nin dışında tutabilmek olanaksızdı’’…

***

Böyle yıldönümleri geçmişi yad etmenin ötesinde günümüzün çelişkilerini serer ortaya…

Biz kendi özelimizde söyleyelim:

Dün 5 Mayıs’tı ABD’den barış ve özgürlük beklediniz…

Bugün 6 Mayıs, Denizlerin idamının 50’nci yılı. Deniz’in idam sehpasında söylediği gibi ‘Kahrolsun ABD emperyalizmi’ diyorsunuz…

Yarın 7 Mayıs, ABD Kıbrıs Özel Temsilcisi milyonuncu kez ‘‘Kıbrıs’ta iki bölgeli iki toplumlu federasyondan yanayız’’ dese, sorgulamadan sevineceksiniz…

Daha ‘dün’ ABD’nin Ukrayna kasabı Victoria Nuland geldi Kıbrıs’a, aynı Kommer gibi! Çiçeklerle karşıladınız onu…

Bugün 6 Mayıs, 6. Filo’yu denize döken gençliğin katledilmesi karşısında hüzünlüsünüz…

Yarın 7 Mayıs, Ukrayna’da NATO güçlerini ve faşist kontrgerillayı alkışlayacaksınız…

Daha ‘dün’ ABD Büyükelçiliği Kıbrıslı gençlere ‘yılın aktivisti’, ‘yılın cesur kadını’, ‘yılın en iyi projecisi’ ödülleri verdiğinde sevindiniz…

Bugün 6 Mayıs, ABD Büyükelçisi Kommer’in arabasını yakan gençleri anıyorsunuz…

Yarın ABD’den fon isteyip sözde insan hakları projesi yapacaksınız bre sahtekârlar!

***

Bugün Denizleri anıp yarın Kommerlerin kapısında uşaklık yapılmaz!

(6 Mayıs 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author