Aziz Şah – Kıbrıslıyı ‘kendi’nden kurtarmaktır zor olan!
Kıbrıslı işgalcisinden kurtulur, sömürgecilerden, emperyalistlerden kurtulur, ‘son kurtaran’dan kurtulur, ama bunun tek bir şartı var: Kıbrıslı ‘kendi’ derisi zannettiği üzerindeki deligömleğinden kurtulursa ancak!
Kurtarıcıdan değil, önce ‘kendi’nden kurtulması lâzım Kıbrıslının!
Kıbrıslının üzerindeki deligömleğini adlandırmak için 2010’lu yılların başında ‘‘TC’nin çifte sömürgeciliği’’ adı altında Kürdistan ve Kıbrıs’ı kıyaslıyordum.
Kıbrıs’ı YERLEŞİMCİ SÖMÜRGECİLİĞİ’nin çerçevesinde yazmaya yaklaşık 2017’de başladım. Filistin’le paralel tartışarak…
Sömürgecilik kadar eskidir SETTLER COLONİALİSM. Ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeni bir boyut kazandı: İnsanlığa karşı işlenen suçlardan biri olarak savaş suçları arasında yerini aldı.
Özellikle 22 Ocak 2018 linçinden sonra YERLEŞİMCİ SÖMÜRGECİLİĞİ ayakları üzerine oturdu. Çünkü 22 Ocak yerleşimci nüfusun öznesi olduğu para-militer faşist terördür. Türkiye’de Erdoğan talimat verdi, buradaki yerleşimci nüfus harekete geçti…
Kıbrıs’ta yerleşikler konusu uluslararası akademik literatürde ele alınıyor. Birçok kitapta değiniliyor, uluslararası toplantılarda konuşuluyor. Bu konuda 1990’lar ve 2000’lerin başında YKP’nin çabası yadsınamaz.
Bu konuda çalışan bir araştırmacı, ‘Dünya Kıbrıslı Türklerden duymak istiyor bu sorunu, Rumlardan değil; çünkü bu sorunu siz yaşıyorsunuz’ demişti bana.
Bu konuda kardeşim Oz Karahan’ın başkanlık ettiği Kıbrıslılar Birliği örgütünün uluslararası platformlarda çabası büyüktür.
Son zamanlarda yeni arkadaşlar da ilgilenmeye başladı konuyla: YERLEŞİMCİ KOLONYALİZMİ adı altında irdeliyorlar. Bir elin parmakları kadar Kıbrıslı (Türk) yok bu konuya emek veren. Ancak gerçek inatçıdır, karşılığını verir…
Bir gün Kürt bir feminist gazeteci ‘Yerleşimci sömürgeciliği konusundaki yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum’ diyerek röportaj istedi…
Başka bir gün adını Che Guevara’nın kurduğu enternasyonal örgütten alan Tricontinental Enstitüsü’nden bir araştırmacı ‘‘Kıbrıs’ta yerleşimci sömürgeciliği’’ üzerine sorular gönderdi…
Başka bir ‘yabancı’ çıkıyor Lahey’de Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde dosyalanmış olan ‘‘Kıbrıs’ta Yerleşimci Sömürgeciliği’’ davası üzerine kendi kendine yazı yazıyor!
Sonra, Leyla Halid’in Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Kıbrıs ve Filistin üzerine ortak bir yazı yazmamızı istiyor yerleşimci sömürgeciliği üzerine.
Kıbrıslılar bu kadar az çaba göstermesine rağmen, Kıbrıs’ta yerleşimci sömürgeciliğinin küre çapında insan hakları mücadelesi verenlere dert olmasının tek bir sebebi var: Gerçek!
İnsanı insan yapan ve insan kalmasını sağlayan gerçeğin peşinden gitmektir.
Kıbrıs’ta hiçbir insan hakları yapısı, siyasi örgüt ve sendika Lahey’de dosyalanan ‘‘Kıbrıs’ta yerleşimci sömürgeciliği’’ davası ile ilgilenmezken bir ‘yabancı’ ilgileniyor. Çünkü ‘yabancı’nın derdi gerçek, Kıbrıs’taki ise kendi gerçeğine yabancılaşmış!
Kıbrıslının kendi gerçeğini düşünmesini, konuşmasını, yazmasını engelleyen üzerine deri gibi yapışmış deligömleğidir.
Üzerindeki deligömleğini kendi derisi zanneden sömürgeleşmiş, benliğini yitirmiş, kendine işgalcinin gözleriyle bakan ‘Kıbrıs(lı) Türk solu’, ‘KKTC solu’, ‘Kıbrıslı Türk devrimcisi’ de bize saldırdı durdu.
Gerçeği haykıran işgal altındaki ve mülteci Filistinlilere anti-semitist (Yahudi düşmanı) diye saldırdılar, Kıbrıs’ta işgal ve işgalin gerçek adı olan YERLEŞİMCİ SÖMÜRGECİLİĞİ’ni haykıranlara da IRKÇI ve ‘Türkiye düşmanı’ diye saldırdılar. Filistinlilere saldıran işgalciler ve onların fonladığı liberallerdi, bize saldıran ise Kıbrıslılar oldu hep!
Türkiye solu –bile- bizi anlamaya başlarken, kendi benliğini yitirmiş, özgüvenini işgalciye teslim etmiş, yaralı ve asimile, kendini inkâr eden ‘Kıbrıslı’, üzerindeki deligömleği nefesini kestikçe bize saldırdı.
Herşeyin bir nedeni var: Teslim olmayı tercih etmenin de…
(10 Mayıs 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)