Sine-i Millet ve Sinek

Aziz Şah – ‘Evimizin efendisi olacağız’ sözü 2000’lerin başına damga vurdu…

Evin efendisi olmak zor gelince, ‘Evimizin içini temizleyeceğiz’ lafı peydahlandı 2010’lu yıllarda.

‘Evimizin efendisi olacağız’ sözü Mustafa Akıncı kuşağına aittir. ‘Evimizin içini temizleyeceğiz’ ise Tufan Erhürman-Kudret Özersay kuşağını temsil eder.

Akıncı 1974 öncesi, Erhürman-Özersay 1974 sonrasının nesilleri olsa da ‘EV’den kastettikleri aynı şeydir: KKTC!

Bugüne kadar ‘ülke’ derken Kıbrıs’ın bütününü kasteden ve ülke-yurt-vatan kelimelerini Kıbrıs’ın bütünü için kullanan bir siyasetçi görmedim Kıbrıs’ın işgal bölgesinde.

Çünkü sömürgecilik ‘ülke gerçeği’ni ortadan kaldırır. Kıbrıs’ın işgal bölgesinde faaliyet yürüten bütün siyasi partilerin dili tek tiptir: ‘Ülke’ dediklerinde hiçbir şartta Kıbrıs’tan bahsetmezler, KKTC’yi kastederler.

Yarım asırlık işgalin ve NATO’nun ‘iki bölgeli Kıbrıs’ projesinin başarısıdır bu. Bu sebepten ‘iki bölgelilik’ söylemi KKTC’ci solu ve sağı birleştirir. Çünkü bu söyleme göre kuzeyde bir ‘ev’, güneyde başka bir ‘ev’ var. 

‘Ülke’ kelimesini her duyduğumda tüylerim diken diken olur. Çünkü Kıbrıs’ı işgal eden yabancı bir devletin çizdiği sınırları ülke/ev olarak benimsemiş bir güruh vardır karşımızda. ‘KKTC ülkesi’nin yurtseveri, devrimcisi, liberalidirler!

‘Ülkeyi bu hale düşüren hükümet’, ‘ülkenin anayasası’, ‘ülkemizin demokrasisi’ dedikleri anda zaten kastettiklerinin KKTC olduğu ortadadır.

Bir ‘ülke’ lafı bu kadar mı önemlidir? Evet, önemlidir!

Bir sömürge halkı ‘ülke algısı’nı yitirmişse, ülkesinin neresi olduğunu dahi bilmiyorsa, hiçbir mücadele veremez!

Kürt halkı bu yüzden çıkardığı birçok gazetenin adına ‘ÜLKE’ kelimesini koydu. Unutmamak için! Çünkü Kürtlerin de ülkesi dört parçaya bölünmüştür. Bir parçaya ülke derseniz, diğer parçaları yitirirsiniz.

Bu sebepten Kıbrıs’ta ‘iki bölgeciliğe’ ister federasyon, ister taksim adı altında olsun karşı çıkarız; Kıbrıs’ın bütününe vatan demekte ısrar ederiz. Bu asimile olmamakta ısrardır!

‘Ülke’ ve ‘Ev’ kelimelerine bu kadar çok sarılmalarının diğer bir nedeni de KKTC’nin esas adını söyleyememektir: İşgal Rejimi diyemezseniz ‘ülke’ dersiniz. Bir yalanı tekrar ettikçe de o yalan sizin ‘gerçeğiniz’ olur!

KKTC’ye ‘ülke’  ve ‘ev’ dediler, o yalana büründüler.

Önce ‘Evimizin efendisi olacağız’ dediler.

‘Ev’in üstünde olduğu toprağın işgalcisi TC Devleti’nin evin efendisi olduğunu fark edince, bu defa da ‘Evimizin içini temizleyeceğiz’ dediler…

-Evin efendisi olamadık bari içini temizleyelim…

‘Evin efendisi olma’ söylemi yaklaşık 20 sene sürdü; 18 Ekim 2020’de Mustafa Akıncı Ankara tarafından evden yaka paça atılana kadar…

‘Evimizin içini temizleyeceğiz’ söylemi ise 3-4 sene zor dayandı. 2018 seçimlerinde CTP ve HP’nin temel söylemiydi ‘evin içini temizlemek’… Bugün ağzına alan yoktur bu sözü!   

Erhürman-Özersay kuşağının ‘ev’in içini temizleyemeyeceğini anlaması için Dörtlü Hükümet deneyimi yetti. Ondan sonra bir daha ağızlarına almadılar ne ‘ev’i ne ‘temizliği’!

2022 seçim kampanyasında ne temiz toplum temiz siyaset, ne de evi temizlemekten bahsettiler!

Bugün KKTC meclisinde ‘oturma’nın ne kadar önemli olduğunu anlatan CTP ile Sine-i Millete dönmekten bahseden HP ‘ev’in tavan arasında kapalı kaldı.

Denktaş sinek dedi bu ahaliye senelerce…

Muhalefet Sine-i Millete dönerse sinek olmadığını ispat edecek; dönemezse gene Denktaş haklı çıkacak!

Sinek misiniz, değil misiniz, görelim…

(12 Mayıs 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author