Aziz Şah – Herkesin dilinde bir ‘yok oluş’…
Dili Türkiye’ye ‘işgalci’ demeye varmayan Tufan Erhürman ‘‘Bu bir var oluş mücadelesidir’’ diyor. Kime karşı? Bizi yok eden kim?
Kıbrıs(lı) Türk solunun bir sansür ve oto-sansür mekanizması var. Gerçeği/hakikati çırılçıplak ortaya seremeyince, onun yerine geçebilecek bir kelime arar durur. Bu ‘yok oluş’ da öyle icat oldu…
Kıbrıs’taki gündemimize denk geldi: 21 Mayıs-Çerkes Soykırımı anması üzerine Çerkesler arasında bir tartışmada Türkiye’de gazeteciliğin yüz akı Çerkeslerden Fehim Taştekin’in kızı sosyal bilimci Akanda Taştekin şöyle diyor:
-‘‘Öncelikle şunu soralım: 21 Mayıs’ta ne diye alandasınız? Çerkes soykırım ve sürgününü görünür kılmak için mi? Hak talebi için mi? Yoksa desteğe mi? Dışarıdan biri olarak “desteğe” gelinir, kendini bu mücadelenin öznesi olarak gören kimse o eyleme “desteğe” gitmez. Hadi desteğe geldiniz olsun, can sağlığı… Mesele soykırımın tanınmasına yönelik bir var oluş mücadelesiyse, kültürel soykırıma karşı çıkmaksa, e hepimiz aynı mücadeleyi veriyoruz’’…
Kıbrıs’ta yok edilen Türkçe konuşan Kıbrıslıların muhalefetinin parmağının arkasına saklanmak için kullandığı ‘yok oluş’u, soykırımdan geçirilmiş Çerkes halkının kızı Akanda, ‘soykırım’ anlamında kullanıyor.
Kavramlar evrenseldir, hele ki hukuki boyutları da varsa…
-‘Mesele soykırımın tanınmasına yönelik bir var oluş mücadelesiyse, kültürel soykırıma karşı çıkmaksa’ diyor Akanda…
İşgal, sömürge/koloni, yerleşimci sömürgeciliği, savaş suçları, insanlığa karşı işlenmiş suçlar, soykırım, kültürel soykırım gibi kavramları ağzımıza alırken rastgele kullanmayız. Her biri uluslararası hukukta, sözleşmelerde ve literatürde tanımlanmıştır.
Kafanıza göre kavramları eğip bükemezsiniz…
‘‘Türkiye Kıbrıs’ın kuzeyini işgal etti, nüfus taşıyarak kolonileştirdi ve Kıbrıslı Türkleri kansız soykırımla zaman içinde yurtsuzlaştırdı’’ cümlesi yerine geçebilecek başka bir cümle yok…
Kıbrıs(lı) Türk solunun sansür ve oto-sansür dehası bile bunu başaramaz.
Erhürman’ın ve onlarca sendikacı ile siyasi parti yöneticisinin kurduğu ‘‘Bu bir var oluş mücadelesidir’’ cümleciği işgali örtmez!
Yarım asırdır kasabın bıçağını yalamaktan dili kesildi Kıbrıslı Türklerin. Dili kesilmese haykırırdı kelime oyununa sığınmadan, ama dilinden sızan kan aklını aldı…
Kelime oyunlarıyla gerçeği örtemezsiniz!
1974’ten ölene kadar yazdı Arif Hasan Tahsin bu kansız soykırımın safhalarını…
21 Haziran 1989’da Arif hoca şöyle diyordu:
‘‘1974 sonrasının Kıbrıslı Türkler üzerinde yaptığı tahribat, Makarios-Grivas ikilisinin yaptığı tahribatın çok üstündedir. Kıbrıslı Türkler tarihin hiçbir döneminde, bu denli yüksek sayıda ülkelerini terketmek zorunda bırakılmamışlardır. (…) Kıbrıs’ta bugüne dek varolan iddialı Kıbrıs Türkü ortadan kaldırılmış olacaktır. Bu mu Türkiye’nin Kıbrıs’ta istediği? Buysa, 1974 sonrasında başlatılıp günümüze dek sürdürülenler doğrudur, sürdürülsün’’…
1974’ten sonra TC Başbakanı Bülent Ecevit ve Maliye Bakanı Ziya Müezzinoğlu’nun yürüttüğü yerleşimci nüfus kolonizasyonu projesi ile başladı ‘yok oluş’…
‘İşgal’ yerine geçebilecek bir kelime aramanız boşunadır, çünkü her kavram başka bir gerçekliği anlatır ve uluslararası hukukta başka bir sayfadır.
CTP lideri Erhürman, ‘‘Bu bir var oluş mücadelesidir’’ diyor. Var oluştan bahsediliyorsa, demek ki bir yok eden vardır…
-Kimdir Kıbrıslı Türkleri yok eden?
İşgal yerine ‘yok oluş’ deyince işgalcinin gözünde rütbe almıyorsunuz: ‘Yok oluş’ da soykırım demek sonuçta!
Kökleriyle beraber İngiltere’ye göçen Kıbrıslılardan Ulaş Ocanoğlu şöyle dedi Ankara’nın UBP’ye bile yaptıklarından sonra sosyal medyada:
‘‘Ey Angara, sana aşık olanlara bile yaka silktirdin ve evet başardın bir toplumu kan dökmeden yok ettin!
Bunu tarih yazacak!
Eserinle gurur duyabilirsin.
Ülkemde işgal var…’’
(27 Mayıs 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)