Aziz Şah – AB’den fon alarak “sivil toplumculuk” kariyeri yapan bir avukat, güney Lefkoşa’daki ABD Büyükelçiliği’nden bir selfie paylaşmış, “İnsan kaçakçılığı hakkında eğitime alındık” yazmış üstüne.
Fotoğrafa bakarken ilk anda öfkeleniyorum!
“İnsan hakları” ile ilgili ABD Büyükelçiliği’nde eğitime alınmış, utanmıyor, gururlanıyor, paylaşıyor.
Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarından Ebu Garip zindanında Iraklı direnişçilere yapılan işkencelere ve tecavüzlere ABD emperyalizminin kısa tarihi gözlerimin önünden geçiyor…
İnsan kaçakçılığı hakkında “workshop”a katılmış…
İnsan kaçakçılığı deyince aklıma ABD’nin yarattığı IŞİD’in köle pazarlarında satılan kız çocukları ve kadınlar geliyor…
Çıldırıyorum!
Bir avukat, insan hakları aktivisti, feminist…
Saygon’daki son Amerikalıları götürmek için ABD Büyükelçiliği’nin çatısına konan son helikopter geliyor aklıma. Vietnamlı işbirlikçiler o kadar emindi ki Yankee’nin kendilerini hizmetlerinden dolayı alıp “rüyalar ülkesi”ne götüreceğinden…
Çatıdaki o helikoptere çıkmak için dayanan merdivene tekme atmıştı Vietnam’daki son Amerikan deniz piyadesi. “Son tekme” diye geçti o fotoğraf tarihe…
Merdivenden aşağıya düştü işbirlikçiler!
ABD Büyükelçiliği’nde eğitime alınmış olmakla övünen ‘feminist insan hakları aktivisti’nin kim olduğunun bir önemi yok. Onlardan çok var! 1990’lardan bugüne binler geçti o tezgâhtan…
Irak’tan Yugoslavya’ya, Afganistan’dan Suriye, Libya, Yemen’e…
30 sene önce eğitilen “aydın”cıklar ara ara o eski “güzel günleri” yad ederler. Sosyal medyada yazarlar, biz de okuruz gaflet uykularını…
Sorar dururuz neden Kıbrıs’ta savaş suçlarının yargılanması için hiç girişim olmadı diye. Bu çürümüş cesette ancak kurtçuklar yetişir çünkü…
1974’ten beri Türkiye’nin Kıbrıs’ın kuzeyinde taşıma nüfusla sürdürdüğü yerleşimci nüfus sömürgeciliği 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri’ne, BM’nin 1968 tarihli Savaş Suçları ve İnsanlığa Karşı Suçlar Bakımından Kanuni Sınırlamaların Uygulanmayacağına Dair Sözleşmesi’ne ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin 1998 tarihli Roma Statüsü’ne göre savaş suçu ve insanlığa karşı işlenmiş suçtur.
Etnik temizlik bir savaş suçudur, etnik temizlikle arındırılmış bir bölgeye nüfus taşımak ise başka bir savaş suçudur. İki savaş suçu birbirini tamamlar. İşgal edilen toprağı iskân etmek savaş suçudur. İşgal edilen toprağı etnik olarak homojenleştirmek ise hem savaş suçudur hem de ırkçı apartheid rejimi kurmaktır!
Savaşta uygulanan sistematik tecavüzler de etnik temizliğin parçasıdır, tecavüze uğrayan kadın ve ailesi hâlâ hayattaysa başka bir yere kaçmak zorunda kalır. İşte bu ırkçılığın temelidir.
İşte, gelinen noktada Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yerleşimci nüfusla işlenen bu savaş suçu masaya yatırıldı. Kıbrıs’ta sözde insan hakları derneklerinin ağzına almadığı, Kıbrıslı mültecilerin evlerine yerleştirilen illegal yerleşikler konusu Lahey’de dosyalandı. Bunun için kimsenin sevindiğini görmedim burada!
Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi TC’nin Kıbrıs’a nüfus taşıyarak işlediği savaş suçlarını gündemine alınca ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price ABD’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararıyla ilgili ciddi kaygıları olduğunu bildirdi ve mahkeme kararının inceleneceğini söyledi.
Kıbrıslı “aydınları” eğiten ABD mahkemeye baskı uygulamaya başladı…
Ne aksi tesadüf ki, Kıbrıs’taki savaş suçlarının Lahey’de gündeme gelmesinden rahatsız olan ABD, Rus ordusunun Ukrayna sınırını geçtiği ilk saatlerde ‘‘Putin Lahey’de savaş suçlarından yargılanacak’’ diye başladı homurdanmaya! Savaşın ikinci haftasında Polonya’yı ziyaret eden ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris de Ukrayna’da ‘‘akıl almaz boyutlarda vahşet yaşandığını’’ söyledi.
-‘‘Kesinlikle bir soruşturma yapılmalı ve hepimiz tanık olmalıyız’’ dedi.
1974’ten beridir Kıbrıs’ta uygulanmayan Cenevre Sözleşmesi’ni de hatırladılar Ukrayna’da!
Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde bir Kıbrıs dosyası var. Silah zoruyla evlerinden atılan Kıbrıslı Rumların yerine Türkiye’den taşınan yerleşimci nüfus aracılığıyla TC’nin işlediği savaş suçunun dosyası Lahey’de!
ABD mi engelliyor bu davanın görülmesini Ms. Harris?
(18 Temmuz 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)