Mağduriyet söylemiyle tarihin gerçeklerini eğip bükemezsiniz!

Aziz Şah – Ne zaman uluslararası bir müsabakada göndere Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı çekilse bizim ahalinin mağduriyeti başlar…

Hele ki Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşı bir sporcu ile bir TC vatandaşı aynı kürsüye çıkmışsa katmerlenir bizim ahalinin mağduriyeti…

Makarios’un Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilanından sonra Ankara’yı ziyaretinde askeri törenle karşılandığında Türk ve Kıbrıs bayrakları nasıl yan yana dalgalandıysa, aynen öyle dalgalanır her madalya töreninde bayraklar…

Kıbrıslı ve Türkiyeli sporcuların olduğu her madalya kürsüsü, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni terk edip kimsesiz kalan Kıbrıslı Türklere Makarios’un Ankara’yı ziyaretini hatırlatır herhalde…

Cumhuriyet demek ‘kimsesizlerin kimsesi’ demektir, kimsesizliğimiz buradan gelir.

Hulusi Akar Paşa her Kıbrıs konuşmasında hamasetle karışık, ‘Türkiye Kıbrıs’taki garantörlüğünden vazgeçmez’ diyorsa bir nedeni vardır. Çünkü Türkiye’nin BM, AB, Avrupa Konseyi toplantılarında Kıbrıs’taki işgalci varlığına karşı tek savunma ‘kılıf’ı Garanti Anlaşması’dır.

Bu sebepten Kıbrıslıtürklerden başka dünyada hiçbir toplum yoktur ki geriye giderek ileriye gidebilsin… Ne kadar tuhaf bir cümle, ha!

Kabileler devletleşir, bizi ise Özel Harp Dairesi’nin sopasıyla varolan devletten atıp devletsizleştirdiler.

Bizi Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti’nden Türk Özel Harp Dairesi attı. İleriye, demokratik çoğulcu bir topluma sıçrayacağımız, anayasal bir nizamı terk edip sopa ile idare edildiğimiz Özel Harp nizamına geçtik.

Özker Özgür bunu şöyle anlatır:

-‘‘Teşkilat (TMT) Cumhurbaşkanı Muavini Dr. Küçük’ün sarayını bastı ve yönetime el koydu. Toplum yönetiminin sivil kanadı arka plana itildi. O gün bu gündür, toplum seçilenlerce değil atananlarca yönetilir.’’

Sahip çık(a)madığı Cumhuriyetin sporcuları kürsüye çıktıkça mağduriyetini ve ‘dünyadan dışlanmış’lığını hatırlayan Kıbrıslıtürklere bir tokat da İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan geldi.

Avrupa, Akdeniz, Balkanlar ve Britanya’daki çeşitli oyunlar ve müsabakalardan sonra İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İslami Dayanışma Oyunları’nı küçümseyenler var. Önce Kıbrıslıtürklerin neden katılamadığını bir anlayın, sonra ‘İslami spor’a laiklik eleştirisi yaparsınız…

Kıbrıslı Türk sporcuların katılamadığı Konya’da yapılan İslami Oyunlar’ın açılışına atanmış Ersin Tatar katılınca gelen eleştirilere Silihtar sarayı İTİRAF NİTELİĞİNDE BİR CEVAP vermiş:

-‘‘İslami Dayanışma Oyunları ilk olarak ‘1. İslam Ülkeleri Spor Oyunları’ ismi altında Türkiye’nin ev sahipliğinde 1980 YILINDA yapıldığı zaman KIBRIS TÜRK FEDERE DEVLETİ olarak farklı branşlarda katılmış ancak sonrasında İslam İşbirliği Teşkilatı’na bağlı üye ülkelerin katılımıyla dört yılda bir düzenlenen İslami Dayanışma Oyunları’nın HİÇBİRİNDE organizasyonun iç tüzüğündeki maddeler nedeniyle KKTC yer alamamıştır’’.

İtiraf şudur: 1980’de Kıbrıs Türk Federe Devleti iken İzmir’de yapılan ilk İslam Ülkeleri Spor Oyunları’nda 75 sporcumuzla 3 altın, 3 gümüş, 3 bronz madalya kazandık. BM kararlarına karşı 1983’te KKTC’yi ilan edince 1984’teki ve sonrasındaki hiçbir oyuna katılamadık… KENDİ AYAĞIMIZA KURŞUN SIKTIK!

İtiraf şudur: Bizi kimse mağdur etmedi. Biz önce Kıbrıs Cumhuriyeti’ni terk ederek devletsiz kaldık, sonra da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgal edilmiş topraklarında korsan KKTC’yi kurarak dünyadan kendimizi dışlattık.

Aynı durum ticarette de var: 1972’den 1991’e kadar Kıbrıslı Türkler uluslararası ticaret yaptı. KKTC’nin mührü vurulana kadar izolasyon ve ambargo yoktu!

Ne zaman ki Denktaş KKTC mührünü vurdu kapılar kapandı suratımıza. Avrupa Topluluğu Adalet Divanı’nın (ABAD) 1994’te aldığı kararla elimizde sahte KKTC mührü ile kala kaldık.

ABAD Davası’na da müdahil bile olunmadı; Hüseyin Angolemli’nin aktardığına göre,

-“Ankara öyle istedi. Biraz beklememi söylediler” dedi Derviş Eroğlu Meclis’te!

1994’te ABAD kararı öncesi Avrupa’ya 80 milyon dolar ihracat yapabiliyorken 2010’larda 8,5 milyon dolara kadar geriledi bu rakam…

Mağduriyet söylemiyle kendinizi acındırarak tarihin gerçeklerini eğip bükemezsiniz!

(8 Ağustos 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author