Aziz Şah – 1983’te Denktaş KKTC’yi ilan edeceği zaman partileri çağırdı: Ya oylamada evet dersiniz, ya da siyasi hayatınız biter.
2022’de Ankara da aynısını yaptı: Ya Külliye rejimine evet dersiniz, ya da siyasi hayatınız Dianellos’ta biter.
İşgal rejimi yeni bir evreye giriyor:
Birinci dönem Dianellos dönemiydi. Dianellos dönemi 22 Ocak 2018’de ‘‘KKTC meclisi’’nin damına TC’li yerleşimci faşistler bayrak diktiğinde bitti. 22 Ocak linç rejimiyle geçiş dönemi başladı…
İkinci dönem Külliye dönemidir. Külliye inşası ile rejim inşası tamamlanacak. Önünüzde bir de Anayasa referandumu bulacaksınız. Rauf Denktaş’ın 1983 Anayasası’na koymak istediği ama koyamadığı Başkanlık Sistemi’nin referandumu.
Tabii ki Başkanlık da laf ola… Kıbrıs’ın kuzeyini TC’li iki General ile TC Elçisi Üst Koordinasyon Kurulu’yla yönetmeye devam edecek. Meclisin işlevini daraltacaklar. Üst Koordinasyon Kurulu’nun aldığı kararlar Başkanlık eliyle uygulamaya konacak. Meclis, Bakanlar Kurulu, tüzük hazırlamak gibi fasaryalarla uğraşmayacaklar.
Külliye rejimi ile Türkiye’de bugün uygulanan –zamanında Denktaş’ın da hayal ettiği- Türk tipi başkanlık sistemine geçilecek.
Bu sebeptendir ki dün Külliye’ye Fuat Oktay’ın gideceği haberini şu şekilde aldım: Ankara’dan Türk Standartları Enstitüsü’nden bir heyet Külliye inşaatını denetlemeye gidiyor…
Sömürgede Türk tipi başkanlık sistemini de Türk Standartları Enstitüsü denetler ancak!
***
1983’te Denktaş KKTC’yi ilan edeceği zaman partileri çağırdı: Ya oylamada evet dersiniz, ya da siyasi hayatınız biter.
2022’de Ankara da aynısını yaptı: Ya Külliye rejimine evet dersiniz, ya da siyasi hayatınız biter.
Bu sebeptendir CTP bir aydır oyalıyor örgütleri. Hiçbir şey yapmamak için toplantı yapıyor parti ve sendika merkezlerinde pinekleyen kravatlı mühim adamcıklar…
Yalnızca CTP değil suçlu, oyalandığını bilen ama oyalanmaya devam ederek bu piyeste yer alıp bu rezaleti meşrulaştıranlar da suçludur!
‘Külliyeye Hayır Platformu’ kurdular. Platform’da yer alan bazı örgütler toplantılara bile katılmadı. Yazın adımızı da tamamdır, dediler. Çünkü amaç mücadele değil!
Dün sabah bana haber geldi, Türk Standartları Enstitüsü’nden heyet geldi, Külliye inşaatını denetleyecekler diye.
Örgütlere haber verildi. Gelmediler… Biz 3 kişi pankart açtık ‘‘Külliyeye hayır’’ diye…
Haftalarca toplantı yaptı örgütler. Tek başına ‘Ankara’ kelimesini bildiride cümle içinde yazabilmek için CTP ile haftalarca kavga etti 1-2 kişi!
Ankara’dan Fuat Oktay geldi, Külliye’nin mal sahibi, inşaatını denetledi.
Örgütler ise sadece ‘Ankara’ kelimesi geçsin mi diye haftalarca tartıştılar… İşgal değil, istila değil, TC sömürgeciliği değil… Sadece ‘Ankara’! CTP Ankara kelimesini ağzına almamak için haftalarca oynadı örgütlerle. 1-2 kişi hariç kimsenin şikayeti de yok bundan…
***
1983’te Denktaş KKTC’yi ilan edeceği zaman partileri çağırdı: Ya oylamada evet dersiniz, ya da siyasi hayatınız biter.
2022’de Ankara da aynısını yaptı: Ya Külliye rejimine evet dersiniz, ya da siyasi hayatınız biter.
CTP de diğer örgütleri dizginleyerek kendi statükosunu koruyor Külliye rejiminde statüsünü yitirmemek için. CTP’nin örgütlere pankart yasağı getirmesinin nedeni de budur: Sendikalar, partiler, meslek odaları, yani toplumumuzun kurumsal yapıları kendi düşüncesiyle söz söyleyemez!
20 küsur sene önce Tayyip Erdoğan ile Mehmet Ali Talat’ın ilk konuşmasında geçen konu buydu. ‘Ne paranı ne memurunu ne paketini ne de askerini’ diyen sendikaların susturulması… Görev tamamlandı, CTP başardı!
Şimdi çıkıp örgütsüz birileri ne söylerse söylesin, CTP’nin Ankara’ya yapacağı izahat şu olacak: Onlar marjinallerdir, provokatörlerdir! Bakın partilere, sendikalara, meslek odalarına tek ses. Hizaya çekilmiş!
CTP kurumsal yapılara sansür koyarak, konuşan bireyleri marjinalleştirdi. Toplumun ifade özgürlüğünü terörize etti!
Kurşuna dizilebilirsiniz ancak idam mangasına son sözlerinizi söylemek yasak!
Külliye Kıbrıslı Türk ahalisinin mezar taşıdır.
Bu toplum nasıl yok oldu diye soranlara, bunları anlatırsınız…
(10 Kasım 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)