Avrupa-Afrika gazetesinin çeyrek asrı

Aziz Şah – 25 yaşına bastı Avrupa-Afrika, dile kolay çeyrek asır…

Kıbrıs’ın işgal bölgesi gibi “anormal” bir yerde çeyrek asırlık bir itaatsizlik, itiraz, icazetsizlik, isyan ve inat asra bedeldir.

2017’de hiç unutmam, gazetenin kuruluş yıldönümü kutlanacak Bedesten’de… Faşistler saldıracak diye haber gelince çapalardan söktüğümüz sopaları sakladık kapının arkasına.

Normal ülkelerde normal gazete çıkarılır, işgal altında bir kolonide değil!

3 doğum günü var bu gazetenin: İlk doğumu 17 Eylül 1997’de Avrupa olarak. İkinci doğumu Denktaş’ın ve askerin mengenesini kırıp 15 Aralık 2001’de Afrika olarak. Üçüncüsü de AB’den fon alan ABD Büyükelçiliğinden beslenen “sol liberal” insan hakları tüccarlarının gerçekleştirdiği linç saldırısından sonra Afrika’dan Avrupa’ya dönerek. Afrika’nın maymuncuğu gitti, Kıbrıs’ın eşeği geldi…

1974 istilasından sonra evlerinden kovulan Karpazlı Rumların mallarını gasp eden yerleşimciler eşeklerini salmalatmıştı. O gün bugündür Karpaz’ın sembolüdür o yabani eşekler…

Bu sene 15 Aralık’ta doğum günü hediyesi olarak Tayyip Erdoğan da Ankara’da davalar açtırdı gazetemize… Lefkoşa’da açılan her davaya paralel olarak Ankara’da da aynı dava açılıyor. Bu Ankara’nın Lefkoşa’daki yargıçlara parmak sallamasından başka bir şey değil…

Kıbrıs’ta Avrupa-Afrika gazetesini yok sayarak ne insan hakları ne basın tarihi konuşabilirsiniz. Ancak insan hakları dernekleri ve gazeteci örgütleri kendi parmacıklarına gıynık batsa ortalığı velveleye verirler, bu gazetenin başına taş ve dava yağdığında sessizliğe gömülürler.

Türk basınının gözünde Kürt gazetecileri ne ise, “Kıbrıs Türk basını” için de Avrupa-Afrika odur. Aynı yok sayma, aynı düşmanlaştırma!

Ancak şöyle bir durum var: Bu gazetenin başına gelenler toplumun başına geleceklerin habercisi olageldi hep!

Avrupa-Afrika’nın 25 senede mahkemelerde elde ettiği hukuki kazanımlardan nasıl bütün toplum faydalandıysa, Avrupa-Afrika’nın bombalanması, haczedilmesi, kurşunlanması, taşlarla linç edilmesi ve Ankara’da açılan paralel davaların sonuçları yaşamak zorunda kaldığımız tarihsel iklimi yarattı.

Bir AB projesi olarak 700.000 Euro’ya bir İnsan Haklar Platformu kuruldu. Tam da Ankara’da gazetemize açılan paralel davaları manşete taşıdığımız hafta bir konferans düzenlediler “Zor zamanlarda insan hakları” diye.  

Bu memlekette zor zamanda konuşan tek bir gazete vardır: Avrupa-Afrika.

Askerde “intiharlar” olurken de, bankalar batarken de, komutanın darp ettiği genç için de, askerin evinden attığı aile için de, insan hakkı derneklerinin ilgilenmediği diyalize giremeyen böbrek hastaları için de, Afrin savaşında da, Andreas Soutzi davasında da, Isaak ve Solomu’yu anarken de, askerin attığı mühimmatlarla yaktığı zeytinlikler için de, Lurucina’da 10 sene önce kaybolan ve kimsenin arayıp sormadığı Mustafa Gazi için de, KANSIZ BANYO gerçeğini ortaya çıkarırken de, Sedat Peker konuşmazdan çok önce Kutlu Adalı cinayetini tırnaklarıyla kazırken de, buradaki bütün mafya çetelerinin üzerine gittiği için kapısına başı kesik köpek bırakılırken ve kurşunlanırken de, “zor zaman”da tek başına konuşan bu gazeteydi.

-Bu gazeteyi faili meçhulleri yazmak için çıkardım, demişti Şener Levent.

Kutlu Adalı 1996’da öldürüldü, gazete de 1997’de yayınlanmaya başlandı. En çok Ahmet Gürkan, Ayhan Hikmet, Fazıl Önder ve Kavazoğlu’nun isimleri yazıldı bu sayfalara…

Geçenlerde hastanedeyim. Tabip tahlillerimi ciddi ciddi incelerken şöyle dedi:
-“Senin hayati tehliken var”…
-“Ne oldu?”, dedim…
-“Daha n’olsun, Avrupa gazetesinde çalışın, sizi silahlarla daraycaklar” dedi.
Memleketin bir hekimi böyle görürken meseleyi, karikatür davasında gazetemize karşı Tayyip Erdoğan’ın tanıklığını yapan DAÜ’den gelen Kıbrıslı “Barış Gazeteciliği” uzmanı iletişimci akademisyen, Afrika’nın “nefret söylemi” kullandığını söylemişti.

Avukatımız Tacan Reynar ona sordu:

-Nefret söylemini tanımlar mısınız?

Cevap veremedi Tacan Reynar’a. Yüksek Yayın Kurulu ilkeleri falan dedi…

“Nefret suçu” işlediğimizi söyleyen liberaller ile Kıbrıslılara nefret kusan işgalcilerin arasında geçti bu gazetenin 25 senesi.

Çok yaşasın ölülerimiz!

(24 Aralık 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author