Kutlu Adalı’nın ateşe verdiği sandıklar (1)

Aziz Şah – TC Devleti’nin “vatan için kurşun atan ve kurşun yiyen evlatları”nın öldürdüğü Kutlu Adalı’mız 12 Ağustos 1993’te kaleme aldığı “Garantörlüğün Böylesi” başlıklı yazısının ilk cümlesinde şöyle diyordu:

-“Seçimlerde en büyük ve en etkili müdahale Türkiye’den getirilerek Kuzey Kıbrıs’a yerleştirilen on binlerce kişinin Kıbrıs Türkü gibi seçme ve seçilme hakkına sahip olmasıdır”…

Türkiye’nin yerleşimci nüfus aracılığıyla Kıbrıslıların kendi kaderini tayin hakkını gasp ettiğini bir Arif Hasan Tahsin tespit etti o yıllarda, bir de Kutlu Adalı…

Özker Özgür’ün bir özelliği vardır. Bir siyasetçi olarak olaylar olurken değil, olup bittikten sonra “tarihçi” edasıyla tespitte bulunurdu.

Siyaseti bıraktıktan sonra yayınladığı “Yanılmayı çok isterdim” kitabında şöyle der:

-“Türkiyeli göçmenler, taksimi kalıcılaştırmak için başvurdukları önemli bir araçtır. Başvurdukları bu araç insanlardan oluşmaktadır”…

Günah çıkarırken bile Özker Hoca yerleşimcilere “göçmen” demeye devam etmişti. Ki o Özker Özgür’dür 1990 seçimlerinde yerleşimci nüfusun faşist partisi YDP ile TKP ve CTP ittifak kurduğunda,

-“Türkiye’nin icazete bu kez bizdedir” diyen ve yerleşimcilerin köylerini dolaşarak,

-“Biz kazanırsak size tahsis edilen evlerin, toprakların tapusunu vereceyik” diyen!

Kutlu Adalı, Kıbrıs’ın işgal bölgesinde taşıma nüfustan dolayı hiçbir zaman serbest seçim yapılamayacağını yazar.

Özker Özgür ise ölümünden kısa bir süre önce verdiği bir mülakatta şöyle der:

-“Esas amaç dünyaya Kıbrıs’ın kuzeyinde demokratik seçimler yapılıyor imajı vermekti. Türkiye dünyaya ‘biz ayrılıkçı değiliz KTFD’yi kurduk ama, federal çözümden yanayız’ mesajını gönderiyordu. Oysa Türkiye’den aktarılan nüfus, gemiden iner inmez, TC nüfus cüzdanlarını göstererek ‘76 seçimlerinde oy kullandılar. Denktaş ve UBP’nin yüzde 53.7 oy aldığını ve muhalefetin de yüzde 46.3 oy aldığını düşünürsek, daha ilk seçimde, Türkiye’den gelen oyların kaderimizi ne kadar etkilediğini anlarız”…

Ne zaman yapıyor bu tespiti Özker Özgür?

1976’dan yaklaşık 25 sene sonra!

TC’nin Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki seçimleri “imaj” amacıyla yaptırdığını tespit ediyor ama bu “imaj”ın senelerce parçası oluyor…  

Nüfus taşınırken, 1975’te KTFD Dışişleri Bakanı Vedat Çelik BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim’a yalan söylerken, 1976’da seçimlerde TC kafakağıdı ile yerleşimciler oy kullanırken neden dünyayı ayağa kaldırmadınız mesela?

Ateş sıcakken ellerini sokmadılar, ateş küllenince de “ateşin tarihi”ni anlattılar bize.

Siyasetçi/devrimci olaylara müdahale eder, tarihçi ise tespit eder. Bizim siyasetçilerimiz hep “tarihçi” gibi mezar taşımızı yazdılar…

Adalı şöyle diyordu:

-“Bugüne dek Kıbrıs sorununa çözüm bulunamıyorsa, Türkiye’den aktarılan on binlerce nüfusun oy’a dönüştürülmüş olmasındandır”…

Adalı Kıbrıs’ın işgal bölgesinde seçime müdahalenin temel aracı taşıma nüfustur diyordu.

Seçime müdahale ne TC Elçiliği, ne asker, ne para, ne medya, ne tehdit ile yapıldı. Türkiye’nin Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki temel kontrol mekanizması “nüfus aygıtı”dır.

Devletin aygıtları vardır: Polis, asker, yargı, eğitim, medya gibi…

İşgal altında sürdürülen yerleşimci sömürgeciliğinde ise devletin temel aygıtı nüfustur. İşgal altındaki Filistin’de ve işgal altındaki Kıbrıs’ta İsrail ve Türkiye devletlerinin dışarıdan nüfus taşıyarak hem toprağı hem de ideolojik hakimiyeti kontrol etmek için kullandığı şey “nüfus aygıtı”dır.

Kutlu Adalı öldürülmesinden 3 sene önce şöyle diyordu:

-“Ben Kıbrıs’ta baskısız, müdahalesiz demokratik serbest bir seçim yapılacağına inanmıyorum. Çünkü başta Ankara olmak üzere bu hak Kıbrıs Türklerinin elinden alınmış, Türkiye’den getirilen ve oy’a dönüştürülen on binlerce nüfusun sonucu belirleyen ellerine teslim edilmiştir.

Bugüne dek Kıbrıs sorununa çözüm bulunamıyorsa, Türkiye’den aktarılan on binlerce nüfusun oy’a dönüştürülmüş olmasındandır. Bu oyun, ta başından bilerek sahneye konulmuştur. Ve Türkiye getirdiği nüfusu geri çekmeye hiç de niyetli olmadığına göre, yalnız seçimlerde değil, Kıbrıs’ın geleceğinin belirlenmesinde de onların çok etkili müdahalesi, sözde demokrasimize yön verecektir”…

(9 Ocak 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author