Aziz Şah – Kıbrıs’ın işgal bölgesine “TC Büyükelçisi” olarak atanan Türk diplomatlarının üç tane çelişkisi vardır:
-Türk diplomatı Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığını Garanti Anlaşması üzerinden savunur dünya karşısında. Kıbrıs’ta işgalci olmadığını, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörü olduğunu söyleyerek savunur 1974’ten beridir 40-50 bin askerle 200.000 yerliyi silah zoruyla evlerinden attığı istila savaşını.
-Kıbrıs’taki bütün varlığını Kıbrıs Cumhuriyeti kurucu anlaşmalarına dayandıran Türk diplomatları, Garanti Anlaşması’nın yasakladığı Kıbrıs’ın taksim edilmesini kalıcılaştırmak için yarım asırdır “iki bölgeli federasyon” ve “iki devletli çözüm” siyaseti etrafında bölücülük/ayrılıkçılık yaparak KKTC’yi savunur.
Türk Devleti Kıbrıs’taki varlığını o kadar çok bağlamıştır ki Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığına, 4 Mart 1964’te 186 sayılı BM kararına oy vererek Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti’ni Kıbrıs’ın tek temsilcisi olarak kabul ederek bölücü Kıbrıs Türk Liderliği’ni dünyadan dışlamıştır.
Türk diplomatı/askeri bir yandan Kıbrıs’taki tüm varlığını Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dayandırır, diğer yandan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgal edilmiş toprakları üzerindeki KKTC’yi “milli dava” diye savunur.
Bu şudur: Türkiye’de hem Misak-ı Milli’yi hem Türkiye’nin bölünmesini savunabilir misiniz?
Türkiye Kıbrıs’ta hem “Misak-ı Milli”yi (Kıbrıs Cumhuriyeti kurucu anlaşmalarını) savunur hem de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin KKTC veya federasyon çatısı altında bölünmesini savunur.
Türk diplomatının ve kurmayının en önemli çıkmazıdır bu: Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü ve anayasal birliğini garanti eden Garanti Anlaşmasına tecavüz ederek federasyonu ve/veya KKTC’yi savunmak. Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkıp-bölerek federasyonu ve/veya KKTC’yi savunmak arasında hiçbir fark yoktur.
Türk diplomatı ve kurmayı Türkiye’de bir federasyonu ve/veya ayrı bir Kürt devletini savunur mu? İşte, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğüne tecavüz etmesinin en önemli çelişkisi Misak-ı Milli’dir.
-Kıbrıs’ın işgal bölgesine “Büyükelçi” olarak atanan Türk diplomatının üçüncü çelişkisi ise “Yardım Heyeti Başkanlığı” ya da Sömürge Valiliği’dir. AKP döneminde atanan birkaçı hariç bugüne kadar atanmış herkes Türk hariciyesinin koridorlarında yetişti. Diplomat olmakla Sömürge Valisi olmak arasında gidip geldiler, bir yandan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörü olduklarını tekrar ettiler, diğer yandan KKTC’yi savundular ve Sömürge Valisi olarak Kıbrıslılara karşı toplum mühendisliği yaptılar.
“Büyükelçi” olarak onca Türk diplomat Sömürge Valisi olarak atandı Kıbrıs’ın işgal bölgesine. Diplomat olarak gelip diplomat olarak giden sadece Sayın Kaya Türkmen oldu. Bu sebeptendir yazılarımda sadece Kaya Türkmen’e “sayın” diye hitap ederim. Sayın Türkmen’e de “Sömürge Valisi” olmayı kabul etmemenin bedelini ödettiler. Geri çekilen Büyükelçiye verilmesi kanunen zorunlu mühlet dahil 7 buçuk ay görevde kalabildi, Kıbrıslıları aşağılamayı kabul etmediği için…
Sömürge Valisi olarak atanan Türk diplomatlarının hariciye ezberini “Yardım Heyeti” bozar.
Türk diplomatı Türkiye’nin çıkarlarını Kıbrıs Cumhuriyeti kurucu anlaşmaları üzerinden savunur. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgal edilmiş toprakları üzerindeki KKTC’yi “Türk’ten Türk’e propaganda” olarak savunur. Türk diplomatı şizofren değil ki olmayan hayali bir “devlet”i savunsun…
KKTC var olmadığı için onun yerine bir teşkilat tesis edilmiştir: TC Büyükelçiliği Yardım Heyeti (Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği Ofisi).
İşte, TC Yardım Heyeti Kıbrıs’ın işgal bölgesine “diplomat” olarak geleni Sömürge Valisi yapar.
Burada hatırlatmadan geçemeyeceğim bir “anı” var. CTP seçimden % 44.5’le birinci parti çıkmış, 24 vekili var. 2005 yılında bir resepsiyonda dönemin KTBK komutanı Korgeneral Hasan Memişoğlu CTP’li Özkan Yorgancıoğlu, Eşref Vaiz ve Fatma Ekenoğlu’na şöyle der:
-“1974’ten beri bu ülkede ateşkes koşulları vardır. Türkiye Genelkurmayı’na bağlı bir Kolordu’nun sorumluluğunda bir devlette CTP hükümet ortağı olmuştur. Bölgenin tüm sorumluluğu Kolordu komutanına aittir. O bölgede sizin de İŞ OLA bir Parlamentonuz vardır, Başbakanınız, Cumhurbaşkanınız vardır”…
Korgeneral Memişoğlu şizofren değil ki KKTC’yi savunsun! “İŞ OLA bir KKTC var” der, çünkü TC Yardım Heyeti “Mersin’in bir ilçesi olarak” idare eder Kıbrıs’ın işgal bölgesini…
(19 Mart 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)